Davutoğlu, CHP'den 'taşeron' sözü için özür istedi

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, CHP'nin Türkiye'nin Suriye konusunda taşeronluk yaptığı ve kendilerinin bilgilendirilmediği konusundaki eleştirilerine yönelik, "Bu ithamı aldıktan sonra gidip de benim bilgilendirmem beklenmesin. O zaman öncelikle bir özür dilesinler taşeron ifadesinden vazgeçsinler o zaman benim söyleyecek sözüm var demektir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cude ile İstanbul'daki Conrad Otel'de gerçekleştirdikleri görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında, hükümete "Amerika'nın taşeronu" diyen anamuhalefet partisi CHP'nin kendilerinin bilgilendirilmediği açıklamasına sert tepki gösterdi.

Davutoğlu, "Şu konuda haksızlık edildiğini düşünüyorum. Hükümetimiz her aşamada dış politika konusunda muhalefet partilerini ve meclisimizi bilgilendirmeyi bir ilke haline getirmiştir. Parlamenter sistem içinde dış politikamızın nihai meşruiyet kaynağı meclisimizdir ve her vesile ile bilgilendirilir bunu kendileri ve daha önceki genel başkanları Sayın Baykal çok iyi bilirler" dedi.
 

'Taşeron bütün misyonumu gölgeye düşüren bir açıklama'

Kafkasya ve Ermeni gelişmeler, Orta Doğu'daki gelişmeler, Kıbrıs ve Libya konusunda bizzat giderek bilgi sunduklarına dikkat çeken Davutoğlu, "Ama şimdi herkes açık yüreklilikle konuşmalı ben Suriye'de Türkiye'nin ve bölgenin geleceğini ilgilendiren çok uzun maratonvari bir görüşme gerçekleştirirken benim oraya bir 'taşeron' olarak gittiğimi iddia etmek suretiyle benim bütün misyonumu gölgeye düşüren bir açıklama yapmak ana muhalefet partisinin sorumluluk anlayışına yakışır mı?" ifadelerini kullandı.
 

'Taşeron muamelesi Türkiye'nin menfaatini riske atar'

Suriye'den bütün muhalefet liderlerini bilgilendirmek niyetiyle geri döndüğünü vurgulayan Davutoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti devleti gibi güçlü devlet geleneğine sahip olan dışişleri bakanına taşeron muamelesi yaparsanız görüşmeler daha sürerken bu her şeyden önce hem o misyonu sabote etmek anlamına gelir hem de küçük siyasi hesaplar adına Türkiye'nin âli menfaatlerini riske atmak anlamına gelir" dedi. Davutoğlu şöyle devam etti: "Eğer biz taşeronsak asıl mesaj neyse gitsinler onlarla görüşsünler denir. Buna rağmen biz sükunetle bu meseleyi kamuoyuyla paylaşmaya çalıştık. Türkiye Cumhuriyeti'nin dışişleri bakanı kendi milleti adına konuşur başka hiçbir güç adına konuşmaz her şeyden önce bunu idrak etmek gerekir"
 

'Söyleyecek sözümüz yok sözü olana gitsinler'

Davutoğlu, "Bu ithamı aldıktan sonra gidip de benim bilgilendirmem beklenmesin. O zaman öncelikle bir özür dilesinler taşeron ifadesinden vazgeçsinler o zaman benim söyleyecek sözüm var demektir ama ben taşeronsam veya bizim hükümetimiz böyle bir rol üstleniyorsa o zaman söyleyecek sözümüz yok sözü olanı dinlesinler" dedi.
 

'Devlet Bahçeli'nin görüşme talebini reddetmeyeceğinin garantisi yok'

Diğer muhalefet partisi MHP lideri Devler Bahçeli'nin ise bundan önce iki randevu talebini reddettiğini vurgulayan Davutoğlu, "Tekrar reddetmeyeceğinin garantisi yok ki ben gidip bilgilendireyim desem" dedi. BDP'nin ise daha mecliste yemin bile etmediğine dikkat çekerek, "Daha meclisimize saygı gösterip yemin etmemiş bir grubu siyasi topluluğu muhatap almamız doğru olabilir mi?" şeklinde konuştu.

'Muhataplar işin ciddiyetinin farkında olmalı'

Dışişleri Bakanı Davutoğlu şöyle devam etti: "Parlamenter sistemin bütün kurallarına riayet ettik her aşamada bilgilendirdik yine bilgilendirelim bundan kaçınmak anlamında değil ama her şeyden önce bilgilendireceğimiz muhataplarında bu işin ciddiyetinin farkında olmalarını bekleriz."
 

'Şu anda tampon bölgeden bahsedemeyiz'

Türkiye'nin Suriye sınırına tampon bölge oluşturması haberlerine ilişkin ise Davutoğlu, Türkiye'nin çok yerleşik bir dış politikası olduğuna dikkat çekerek, "O da komşu ülkelerle sınırlar konusunda komşu ülkeleri hepsinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygıdır bu konuda hiçbir zaman farklı bir politikası olmamıştır ancak bu çerçevede tampon bölge ilgili tartışmalar kamu oyunda ve uluslararası basında sürüyor. Yaklaşık 900 kilometrelik bir sınırdan bahsediyoruz şuanda bu anlamda bir gelişmeden bahsedemeyiz" dedi.

Ahmet Davutoğlu Tahran'da da vurguladığı, "Biz yan yana yaşayan komşu ahşap evler gibiyiz her hangi bir yerde çıkması muhtemel yangının o evle sınırlı kalması mümkün olmuyor çevredeki diğer evlere de mutlaka tesir ediyor. Dolayısıyla Suriye'deki her hangi bir gelişmenin Türkiye'yi etkilemeyeceğini düşünmek bu coğrafyayı bilmemek anlamına gelir" ifadelerini hatırlattı. Ayrıca, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasıyla demokrasisiyle dünyanın şu anda istikrar adalarından birini oluşturduğunu dile getirerek, "Biz bu istikrarı bozacak her türlü gelişmeye karşı tabi ki kendi çıkarlarımızı korumak adına politikalar geliştiririz" şeklinde konuştu.

'Türkiye'nin sessiz kalması mümkün değil'

Suriye'nin Türkiye'nin dost ve kardeş halkı olduğunu ve onların geleceğiyle ilgilenmesinden daha doğal bir şey olamayacağını belirten Davutoğlu, "Suriye'nin geleceğinin parlak olması için her şeyi yapıyoruz ama bunun, için öncelikle saldırıların durması lazım operasyonların durması lazım Suriyeli kardeşlerim sükunetle düşünebilir hale gelmesi lazım. Mübarek Ramazan ayında daha bu operasyonlar sürerse çok ciddi can kayıpları yaşanırsa buna da Türkiye'nin sessiz kalması mümkün değil" ifadelerini kullandı.

'Bu mesele tek başına Türkiye'nin meselesi değil'

Davutoğlu, Suriye konusundaki muhtemel gelişmeler üzerine Türkiye'nin atacağı adımları başta Ürdün gibi komşu ülkelerle, bölge ülkelerle istişare edeceğini belirterek Suriye ile uluslararası toplumla ve BM ile istişare edeceğini belirterek "Ama bu mesele tek başına Türkiye'nin meselesi değil eğer bütün bu gelişmeler bölgesel bir sorun haline dönüşürse tabi ki Türkiye bunlara kayıtsız kalamaz" dedi.
 

'Suriye'de diyalog mantığı hakim olmalı'

Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cude ise, siyasi istikrarın Ürdün için en önemli konular arasında olduğunu ve bugünkü görüşmelerde Suriye'deki olayları ele aldıklarını vurgulayarak, Suriye'deki şiddetin acilen durdurulması gerektiğine dikkat çekti. "Suriye'de şiddet mantığının değil, diyalog mantığının hâkim olması gerekiyor" diyen Nasır Cude ne tür bir model ve gelecek istediklerine Suriye halkının kendisinin karar vermesi gerektiğini ve dışarıdan empoze edilmemesi gerektiğini belirtti.