David Edwards: Türkiye’de eğitime saldırılar endişe veriyor

Eğitim Enternasyonali Genel Sekreteri David Edwards, Türkiye’deki öğretmenlere ilişkin “Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin karşılaştığı durum endişe verici. Örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırıları da haziran ayında ILO’da (Uluslararası Çalışma Örgütü) ele alacağız. Bilime, akıl ve mesleki özerkliğe yapılan saldırı, eğitim kalitesinin temel unsurlarına saldırılardır” dedi.

Ozan Çepni

170 ülkeden 400 eğitim sendikasını temsil eden bir çatı örgüt olan Eğitim Enternasyonali’nin Genel Sekreteri David Edwards, Eğitim Sen’in “Uluslararası Sendikal Özgürlükler Sempozyumu” için ziyaret ettiği Ankara’da bir grup gazeteci ile bir araya geldi. Edwards, Türkiye’deki eğitim sendikalarının durumu, baskılar ve tartışma yaratan yeni öğretmenlik yasası gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de öğretmenlerin durumunu “endişe verici” olarak değerlendiren Edwards, bilime, akla ve mesleki özerkliğe yapılan saldırıların eğitim koşullarını düşürdüğünü vurguladı. 

‘Evrensel ilkeler baltalanıyor’

Edwards, Türkiye’de öğretmenlerin çalışma koşullarına ilişkin, “Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin karşılaştığı durum endişe verici. Uygulanan politikalar, 1966 ILO-UNESCO Öğretim Elemanı Statüsü Tavsiyeleri’nde yer alan temel evrensel ilkeleri baltalamaya devam ediyor. Bu kapsamda örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırıları da haziran ayında ILO’da ele alacağız. Bilime, akıl ve mesleki özerkliğe yapılan saldırı, eğitim kalitesinin temel unsurlarına saldırılardır. Eğitim Enternasyonali olarak öğretmen hakları için mücadele ediyoruz ve Türk hükümetini de bu haklara saygı duymaya ve tüm öğretmenler için iyi ve sağlıklı çalışma koşulları oluşturmaya çağırıyoruz” dedi.

‘Öğretmenler kendini geliştirebilmeli’

Edwards, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un ‘hazır’ dediği ancak eğitim sendikaları ile henüz tartışılamayan ve içeriği bilinmeyen yeni Öğretmenlik Meslek Yasa tasarısını da değerlendirdi. İdeal bir öğretmenlik yasasının eğitim sendikalarının ve eğitimcilerin görüşleriyle hazırlanması gerektiğine vurgu yapan Edwards, nitelikli eğitim için nitelikli öğretmen yetiştirilmesi gerekliliğini vurguladı. Öğretmenlerin mesleğe girmeleri sürecinin öncesinden başlayarak yaşamları mesleki gelişimlerinde devam etmesi gerektiğini belirten Edwards, “Bu fırsatlar kamu görevlileri veya diğer işverenler tarafından öğretmenlere ücretsiz olarak sağlanmalıdır. Öğretme ve öğrenme ortamı, öğretmenleri ve eğitim çalışanlarını görevlerinde destekleyecek şekilde tasarlanmalıdır. Kamu otoriteleri bu ortama uyum sağlamak için gerekli altyapı ve kaynakları sağlamalıdır” dedi.

‘Tüm öğretmenler katılmalı’

Edwards, nitelikli eğitimin araştırmalarla desteklenmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Eğitim, araştırma süreçleri ve pedagojik becerileri geliştirmek ayrılmaz bir bütündür. Eğitim Enternasyonali olarak, öğretmenlerin yüksek mesleki standartlarını sürdürmeleri ve topluma karşı sorumlu olmaları gerektiğine inanıyoruz. Her ülkede öğretmenlerin tam katılımı ile mesleki standartlar oluşturulmalıdır” dedi.

‘Çerçeve müfredat’

Bakanlığın, tüm öğrenciler için ortak hak ve sorumlulukları belirleyen geniş ve dengeli bir çerçeve müfredat sağlaması gerektiğini belirten Edwards, “Çerveçe, okulların bunu tüm öğrencilerin ihtiyaçlarına uyarlamalarına izin verecek kadar esnek olmalıdır. Eğitim kurumları, müfredat çerçevesini ilgili toplumsal bağlamın gereksinimlerine uyarlamaktan sorumlu olmalıdır” diye konuştu.

‘Güveni baltalar’

MEB’in vazgeçtiği ancak dönem dönem gündeme gelen performans sistemine ilişkin ise Edwards, “Değerlendirmenin amacı, eğitime katılan herkese açık olmalıdır. Eğitim sistemlerinin, okul ve yükseköğretim topluluklarının, öğretmenlerin ve öğrencilerin değerlendirilmesi farklı amaçlara sahiptir ve ayrı olmalıdır. Belirli bir amaç için tasarlanmış bir değerlendirme şekli farklı bir amaca hizmet etmek için kullanıldığında, sonuçlar öngörülemeyen ve zarar verici olabilir. Bir başka zararlı değerlendirme şekli, yüksek riskli değerlendirmedir. Örneğin, yüksek riskli test sistemleri ve cezalandırıcı okul teftiş modelleri, temel olarak test edilen ve denetlenen konulara odaklanan okullara, yenilik yapma kapasitesinin sınırlandırılmasına, müfredatın daraltılmasına ve öğretmenlerin güveninin baltalanmasına yol açabilir” dedi.

‘Test yaratıcılığı engeller’

Tüm değerlendirme biçimlerinin “cezalandırıcı olmak yerine biçimlendirici olması gerektiğini” vurgulayan Edwards, “Eğitim Enternasyonali olarak eğitimin değerlendirilmesinde araçsal yaklaşımları reddediyoruz. Öğretme ve öğrenme süreçlerinin test edilmesi ve değerlendirilmesinde standardizasyon ve tek boyutlu bir yaklaşıma itiraz ediyoruz. Genel olarak ‘test öğretme’ olarak adlandırılan bir fenomen, yenilikçiliği ve yaratıcılığı engeller, müfredatı daraltır ve profesyonel özerkliği baltalar” ifadelerini kullandı.

‘Gücümüzü sınırlamaya çalışıyorlar’

Edwards, “Türkiye’deki bazı eğitim sendikaları iktidara yakın duruşlarıyla biliniyor. Böyle bir sendikalaşma anlayışını ve iktidar yanlısı uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna da “EI, bağımsız sendika hareketini desteklemektedir. Bu bağımsızlık, sosyal diyalog için ön şarttır. Dünyanın dört bir yanındaki eğitimciler, gerçekten demokratik ve bağımsız sendikaların çıkarlarını temsil için mücadele etti. Bunu anlamayan hükümetler her zaman bizi kontrol etmeye ve ortak gücümüzü sınırlamaya çalıştı” yanıtını verdi.

‘Eğitim manipülatif olmamalı’

Edwards’ın, “Türkiye’deki öğrenciler radikal dini yapılara yönlendiriliyor. Böyle bir sistemde başarı mümkün mü?” sorusuna yanıtı ise “Kaliteli eğitim, eleştirel düşünme, bilimsel yöntemi kullanma ve yaratıcı olmaya dayanır. Demokratik vatandaşlık bilincinin geliştirilmesi, öğrencilerin haklarını bilmesi, çeşitliliği ve açık fikirliliği benimsemesi için kaliteli eğitim ön koşuldur. Eğitim, öğretici ve güçlendirici olmalı, öğretici ve manipülatif olmamalıdır” şeklinde oldu