David Baldacci'den 'İnfaz'

David Baldacci’nin kaleme aldığı “İnfaz”, politik göndermeler içeriyor. Roman kahramanlarının geçmişi hatırlayışı ve eskiyi kurcalayışı, kendini gerçeği öğrenme arzusuyla hırpaladığı bir araştırma hâlini alıyor.

Deniz Ergün

Âdil bir adalet için
 
Hemen her polisiye yazarının kendisiyle özdeşleşen bir kahramanı var. Bunlar, dizi kitaplarda hayatından mesleki bunalımlarına, kendisine kurulan kumpaslardan şahsına atılan iftiralara kadar geniş bir olay örgüsüyle çıkıyor okur karşısına. David Baldacci’nni Amos Decker adlı karakteri de onlardan biri.

Türkiyeli okur, Decker’la Unutamayan Adam isimli kitapla tanışmıştı. Eski bir futbolcu olan Decker, çıktığı ilk maçta aldığı darbeyle kariyerine son verdiği gibi ölümden dönmüş; bu olay, onun her şeyi hatırlamasına neden olmuş ve deyim yerindeyse sırtına taşımakta zorlandığı bir yük bindirmişti. Fakat asıl darbe, bir gece eve döndüğünde eşini ve kızını ölü bulmasıydı. Decker, futbolcuyken başına gelen talihsiz olayın yardımıyla eşinin ve kızının katilini bulmaya çalışmıştı.

Baldacci’nin, karmaşık cinayet ve futbol gibi öğeleri yeni kitabı İnfaz’da da Decker’ın başına musallat ettiğini görüyoruz.
 
HAKİKATİN PEŞİNDE

FBI’yla ortak işler yapan özel bir dedektiflik bürosunda çalışan Decker ile yakın geçmişin ünlü futbolcusu; annesini ve babasını öldürme suçlamasıyla karşı karşıya olan ve idam saatini bekleyen Amos Mars, romanın iki önemli ismi.  

Baldacci romanda, ailesi öldürülmüş Decker’ın tuhaf cinayetin faili olarak suçlanan Mars’la empati kuruşunu gündeme getiriyor en başta. İkincisi, sıradan davalar yerine parçaların henüz tam anlamıyla yerine oturmadığı dosyalara ilgi duyan Decker’ı karşımıza çıkarıyor yazar.

Üçüncüsü, Baldacci klasiği hâline gelen sürprizler; İnfaz’dakilerin en anlatılabilir olanı, Mars davasında birden bire beliren itirafçı. Mars’ı “şimdilik” ölümden kurtaran bu kişi, davanın seyrini değiştirdiği gibi Decker’ın “normal” çalışmayan zihnini de harekete geçiriyor.

Baldacci, Decker’ı davaya gömdükçe okurun zihninde de “Siyahî bir annenin ve beyaz bir babanın oğlu olan Mars’ın yaşadığı hayat ne kadar gerçek?” benzeri sorular uyanıyor. Bu ikircikli durum, “Sahte bir hayat mı, yoksa bir suçlamayla bu hayatın sonlanma ihtimali mi?” sorusuyla birlikte doğuyor aslında.

Decker, Mars davasında hakikate ulaşmanın zorlu bir yolculuğa benzediğinin farkında. Zaten Baldacci’nin romanda çizdiği rota ırk ayırımcılığı, hukuk sorgulamaları, devletin pek çok biriminde yuvalanan karanlık ilişkiler ağı ve suç şebekelerini içeriyor. Bunların her biri, yazarın hikâye içine yerleştirdiği hikâyelerin zeminini oluşturuyor.

Adalet- güç ilişkisinin çoğunlukla şaşıran terazisi, Mars dosyasının özü. Böyle bakınca bir polisiye olan İnfaz’ın aynı zamanda politik bir kitaba dönüştüğü görülüyor.

Baldacci’nin, Mars ve Decker üzerinden kurduğu öykü, salt bir cinayetle açıklanamayacak kadar farklı noktalara gidiyor. Mars’ın hukuk mücadelesinin ve Decker’ın hakikatin peşine düşüşünün çıktığı tek bir yol var: Daha âdil bir adalet istemi…

Romanın bu yönü ve Mars’ın ulaştığı sonuçlar, politik göndermeler içeriyor. İnfaz, bütün bunları bir arada düşündüğümüzde, hem Decker’ın geçmişi hatırlayışıyla hem de Mars’ın eskiyi kurcalayarak gerçeği öğrenme arzusuyla kendini hırpaladığı bir araştırma hâlini alıyor.

Baldacci’nin kitabı, gerek tek başına gerek topluca adalet arayanlara seslenen tarafıyla öne çıkıyor.   
 
İnfaz / David Baldacci / Çeviren: Mehmet Gürsel / Doğan Kitap / 512 s.