'Dava' var, '12 Eylül' yok
Evren ve Şahinkaya'nın sanık olduğu davada üç duruşma geride kaldı.
cumhuriyet.com.tr“Yargılanırsam intihar ederim” diyen Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın sanık olduğu davada üç duruşma geride kaldı. Manşetlere “tarihi 12 Eylül davası” olarak yansısa da; ortada “dava” vardı, ancak “12 Eylül” yoktu. 12 Eylül zulmünü çekenlerin gözü, sürekli sanık sandalyesindeydi. İki darbeciyi sanık sandalyesinde görme istediği o kadar fazlaydı ki, gerekirse Mısır’ın devrik lideri Mübarek gibi kafes içinde yatağında veya Şilili diktatör Pinoceht gibi tekerlekli sandalyeyle getirilmesi teklifi yapıldı.
Sanıkların yokluğunda yapılan ilk üç duruşma, bir anlamda “12 Eylül belgeseli” niteliğinde oldu. “Oğlumun yaşadıkları nedeniyle 7 yıl bir yatakta uyuyamadım.” Bu söz, oğlunu kaybeden bir anneye aitti. Öğretmenken gözaltına alınan İsa Tekin, “Diyarbakır zindanları”nı anlatırken, “70 çeşit işkence yapılıyordu. Tecavüz edilmeyen kadın değil, erkek sayısı bile azdı” dedi.
‘O ellerin sahiplerinden hesap sorulmalı’
Nimet Tanrıkulu ise bir kadın olarak, darbenin zulmünü bedeninde, ruhunda yaşamış bir isimdi: “Gayrettepe’ye götürüldük. Bizi çırılçıplak soydular, bazı eller bizlere dokundu. O anlar asla unutulmaz. Genç kızların bedenlerine dokunan bu ellerin sahipleri bulunmalı ve hesap sorulmalı”
Belki de üç günlük yargılamanın en önemli anı, 104 yaşındaki Berfo Ana’nın (Kırbayır) 1981’de gözaltına alınıp kaybedilen oğlu Cemil için duruşmaya gelişiydi. Berfo Ana içeri girerken, duruşma salonu alkışlarla inledi. Berfo Ana’nın Evren’e “Oğlumu niye aldın benden, namuzsuz herif? Ocağımı söndürdün. İnşallah senin de ocağın söner” sözleri 31 yıllık acının yansımasıydı.
Salonda sağdan birçok isim de vardı müdahillik talebinde bulunmak için. Ama sadece bir kişinin varlığına bu kadar tepki gösterildi: Ökkeş Şendiller, Maraş katliamı davasının bir numaralı sanığı...
Bir mağdurun, tüm talepleri özetleyen şu isteği, 12 Eylül davasının nasıl sonuçlanması gerektiğini anlatıyordu: “Eğer gerçek bir yargılama yapıp sanıkları da duruşmaya getirirseniz tarihe geçersiniz...”