'Dava emsal oldu'

Kültür varlığı hukuku uzmanı Lawrence Kaye, ‘Elmalı sikkelerinin Türkiye’ye iade edilmesi davasının bir dönüm noktası olduğunu ve dünyada bu konudaki bilinci artırdığını belirtti.

CANAN COŞKUN

Kendilerini, yurtdışına kaçırılan kültürel hazinelerin ait olduğu ülkelere iadesi konusunda “marka” olarak değerlendiren Herrick- Feinstein avukatlık bürosunun kurucu ortağı, avukat Lawrence Kaye, Contemporary İstanbul’un konuklarından biri. Etkinlik öncesi konuştuğumuz Kaye, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Metropolitan Müzesi’ne kaçırılan Elmalı Sikkeleri’nin Türkiye’ye iade edilmesi davasının bir dönüm noktası olduğunu belirterek, “Bu kararın ardından çalınan kültürel hazineleri bulundukları ülkelere iade etmeye başladılar” dedi.

Özgen Acar ortaya çıkardı

Kaye, Antalya’dan yurtdışına çıkarılan Elmalı Sikkeleri’nin Kalforniya’da bir müzayedede açık artırmaya çıkarıldığını Özgen Acar aracılığıyla duyurulduğunu belirterek, “Gidip durumu açıklamaya çalıştık. Bunun Türkiye’ye ait olduğunu ifade ettik. O zaman bu sikkelerin sahibi Bill Coch adında bir milyarderdi” dedi. Araştırma döneminde Antalya’nın Elmalı bölgesine giderek sikkelerin ABD’ye kaçırılmasına yardımcı olan hırsızlarla bire bir görüşmeler yaptıklarını açıklayan Kaye, “Önce işbirliği yapmadılar bizimle. Çok zorlu oldu ama sonra nasıl çaldıklarını açıkladılar. Savaş zamanında bir asker bir kutuya koymuş sikkeleri ve toprağa gömmüş. Zaman içinde bunlar toprağın üstüne çıkmış ve hırsızlar o şekilde bulmuş” dedi. Ardından ABD’deki federal mahkemede durumu ifade etmeye çalıştıklarını kaydeden Kaye, “Çok zorlu bir mücadeleydi. Çok uzun sürdü. Çünkü karşı taraf, bu sikkelerin başka bir ülkeden kaçırıldığına dair ifade verdi. Kesinlikle kabul etmediler. Fakat biz hırsızlarla olan görüşmeden sonra yaptığımız araştırmaların yanı sıra, bir de sikkelerle ilgili uzman birkaç kişiyle görüştük. Onlardan raporlar aldık. Dünya üzerinde yalnızca 12 tanesinin var olduğu konusundaki raporları da aldık. Mahkemede o kadar çok delilimiz vardı ki, karşı tarafın karşı çıkması onları gülünç bir noktaya taşıdı” diyerek iade sürecini anlattı.

Bilinç artırıldı

2006 ve sonrası dönemde müzelerin bu kadar uzun süreli ve masraflı olan davalarda yer almamak ve sıkıntılı süreçleri yaşamamak adına gerekeni yapmaya başladıklarını aktaran Kaye, “Çalınan kültürel hazineleri bulundukları ülkelere iade etmeye başladılar. Bu konudaki bilinç artırıldı. Mahkeme dışında dostane şekilde halletmeye çalışıyorlar. Bu bir trend. Likya hazinesi ve Elmalı sikkeleri ile ilgili başarılar genel olarak dünyada çalınan tarihi eserlere sahip olan müzeler ve kuruluşlarda daha farklı bir tutum yarattı. Daha fazla saygı duymaya başladılar. Bu davalar bir dönüm noktası oldu” dedi.

20 milyon dolarlık süreç

Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, yurtdışına kaçırılan tarihi eserlerin yurda geri getirilmesi için yargı sürecinin ülkeye çok pahalıya mal olduğunu açıklamıştı. Karun Hazineleri ile Elmalı sikkelerinin getirilmesi için Amerikan Herrick Feinstein avukatlık firmasına 20 milyon doların zorlukla ödenebilmesini de buna örnek olarak göstermişti.

‘Öncüyüz’

Sanatsal ve kültürel hazinelerin iade edilmesiyle ilgili davalara 1980’lerde başladıklarını ifade eden Kaye, “Başladığımızda bununla ilgili başka bir hukuk firması yoktu. Bu davaların çözümlenmesinde öncüyüz. Yasaları en iyi anlayan firmayız” dedi. Kaye, Türkiye’nin kültürel hazinelerin iade edilmesiyle ilgili davalarda kendilerini iyi bildiğini aktararak, “Başka ülkelere de yardımcı olduk. Guatemala’da bir ormanda çalınan Maya hazineleriyle ilgili yardımcı olduk. Bir Rus sanatçısı tarafından yapılan 5 eserin ailesine iade edilmesine yardımcı olduk. Şu anda da savaşlarda kaybedilen sanatsal eserlerin farklı ükelerden iade edilmesine yardımcı oluyoruz” diye konuştu.