Darüşşafaka ile okuldan yuvaya: 'Uçarak gelin’

Darüşşafaka ’nın en küçük öğrencileri yatılı okul günlerine başladı. Bu yıl 41 ilden gelen 121 öğrenciden 66’sı erkek, 55’i kız. Sınavı birincilikle kazanan Ahmet Baki Mavi, “Peluş oyuncağım Zeytin’i de getirdim” derken, Batman’daki Çocuk Evi’nde yaşayan Taybet Sevinti, “Burada günler çok eğlenceli geçiyor. Hiç ağlamadım buraya gelince. Saliha ve Elif’le arkadaş olduk” diyor.

Figen Atalay

Darüşşafaka’nın ‘‘bitmeyen hikâyesi’’nde yeni bir sayfa açıldı. Okulun 121 miniği, öğretmenleri, mezun ağabey ve ablalarının sevgisi, ilgisi ve etkinlik dolu günlerle yatılı okul yaşamına başladı.
Sınavı kazanan, daha sonra da sağlık ve mali kontrollerden geçen çocuklar, geçen hafta anne, baba ya da başka bir yakınlarıyla okula geldiler. Birlikte geçirilen üç günden sonra anneler, babalar okuldan uğurlandı. Okul yönetiminin hazırladığı çok eğlenceli programla günlerinin nasıl geçtiğinin farkında olmayan çocuklara, akşamları yatma saat-inde mezun ağabey ve ablaları eşlik etti. Ağlayanlar teselli edildi, koyu sohbetler yapıldı, bol bol gülündü ve en sonunda da masallarla uykuya dalındı.

Sınavın birincisi

Ertesi gün de yoğun bir programın içinde olan çocuklarla, öğle yemeği ile koro çalışması arasındaki boş zamanlarında bir araya gelerek sohbet ettik, okuldan önceki hayatlarını, geleceğe dair hayallerini dinledik.

Sınavı birincilikle kazanan Ahmet Baki Mavi, Aydın’da annesi ile yaşıyormuş. Annesinin Darüşşafaka’yı sosyal medyadan öğrenmesiyle sınava girmiş. Ahmet, o günleri şöyle anlatıyor:
‘‘Kazanacağımı düşünüyordum ama birinci olacağım aklıma gelmemişti. Duyunca da çok sevinemedim. Daha sağlık kontrolü filan var diye. Sonra onları da geçtim, buraya geldim. Peluş oyuncağım Zeytin’i de getirdim.’’

Okulda en çok spor salonlarını seven Ahmet, ‘‘İlerde ne olacağım belli değil. Mimar ya da basketbolcu olabilirim ama bunlar olmazsa ne tutarsa’’ diyor.

‘Hiç ağlamadım’

Batman’daki Çocuk Evi’nde yaşayan Taybet Sevinti’nin, Darüşşafaka’ya geliş öyküsü şöyle: ‘‘Fatih Cerran öğretmen vardı, ‘sen çok çalışkansın bu sınava git’ dedi. Sınava kaydoldum, sonra da kazandım. 9 kardeşim var. 2 yıldır jimnastik yapıyorum, buradaki spor alanları çok güzel. Burada günler çok eğlenceli geçiyor. Planeteryum çok değişik, çok gerçekçi. Ben hiç ağlamadım buraya gelince. Saliha ve Elif’le arkadaş olduk. Çocuk Evi’ne beyin cerrahı gelmişti. Ben de kalp ve damar cerrahı olmak istiyorum.

İkizler sebze sevmiyor

Bu yılın ikizleri Doruk ve Kıvanç Öğretmenoğlu, kendilerini çok şanslı hissediyor. İkisi birden okulu kazandıkları için çok mutlular. İkisi de sınav sonucunda ilk 10’a girmiş. Üstelik de Esentepe’de oturuyorlar! Yani evleri okula birkaç durak ötede.

Kendisinden bir saniye büyük olduğu için Kıvanç’a ‘‘abi’’ diyen Doruk, ‘‘Biz bu sınavı 1. sınıftan beri biliyor ve hazırlanıyorduk. Kazanacağımıza emindik. Duyunca çok sevindik ama yer kırılır diye çok zıplamadık’’ derken Kıvanç, okuldaki annesiz ilk gününde “gözündeki şişlikle duyguları birleşince biraz ağladığını’’ anlatıyor.

Çok yemek seçtiklerini, sebze sevmediklerini söyleyen ikizlerden Doruk gemi mühendisi, Kıvanç da bilgisayar programcısı ya da mühendisi olacak. Sohbetimizin sonunda ‘‘bu yıl 4. sınıfa gidecek öğrencilerden bu okula gelmek isteyenlere ne demek istersiniz’’ diye sorunca Taybet, ‘‘Burası çok güzel bir okul. Hepiniz bu okulu hak edersiniz. Uçarak gelin’’ cevabını veriyor. Bunu duyan Doruk, espriyi yapıştırıyor: ‘‘Bir bakıyoruz Hazerfan Ahmet Çelebi gibi gökyüzünden uçarak gelip, okula iniyorlarmış!’’

Okuldan yuvaya...

Okulun öğretmenleri, ‘‘Daçkalı’’ olmanın ne anlama geldiğini şöyle anlatıyor: 
‘‘Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen öğrenciler Darüşşafaka’daki yaşamlarında sosyal, duygusal ve fiziksel olarak pek çok açıdan değişim yaşıyor. Bu nedenle, öğrenciler için zamanla ‘Darüşşafaka’ kavramı eğitim-öğrenim görülen bir okuldan sevilen, ait hissedilen ve kendini geliştirme/gerçekleştirme olanağı veren yuvaya dönüşüyor.Ortaokul 5. sınıfa kadar yatak toplama, kıyafetlerini düzenleme, özbakım gibi temel becerileri anne-babaları tarafından yapılmış ya da desteklenmiş çocuk, Darüşşafaka’da bu sorumlulukları kendisi yapmak durumunda. Bunun yanı sıra zaman yönetimi, toplumsal kurallara uyum ve aynı anda birden fazla işi yönetebilme gibi alanlarda kendini geliştiriyor. Bu değişim sürecinde, öğrencinin en önemli desteklerinden biri Darüşşafaka ruhu, bir başka deyişle ‘Daçkalılık’ oluyor. Öncelikle bu süreçte kendisinin yalnız olmadığını ve her zaman onu destekleyecek bir arkadaşın, ablanın, ağabeyin veya öğretmenin olduğunun farkında.’’

‘Bu gidişe dur diyelim’

Darüşşafaka Cemiyeti Başkanı Talha Çamaş’ın, okulun yeni eğitim yılına başlaması nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmadan:

‘‘Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nın öncelikli hedefi; öğrencilerinin sağlıklı, mutlu, özgüvenli bireyler olarak yetişmeleri, akademik olarak en üst seviyede performans sergileyebilmeleri, bilim, sanat, spor, edebiyat ve felsefe gibi farklı alanlarda ilerleyerek yurdumuzun en önemli ve başarılı üniversitelerini kazanmalarıdır.

Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu’nun, ‘Eğitim Kalitesi 2018’ başlığıyla yayımladığı listede 99’uncu sırada yer aldı. Ülkelerin eğitim sistemi kalitesine göre oluşturulan listede Katar, Malezya, Endonezya, İran ve Pakistan gibi ülkeler Türkiye’nin önünde sıralandı. Türkiye’nin PISA karnesi de ne yazık ki farklı değil. Türkiye’nin eğitimdeki bu tablosunu değiştirmek için hepimize görev düşüyor. Bu gidişata dur demek için Darüşşafaka var gücüyle çalışırken, ülkemizin eğitim dünyasında öncü bir konumda bulunuyor ve diğer okullar için örnek teşkil ediyor. Bu sebeple de tek hedefimiz şudur; sizlere sunduğumuz olanakları sürekli geliştirerek sizleri en iyi şekilde yetiştirmek ve bu tablonun değişmesinde etkin rol oynamak.’’