Darbe sanığı:Hayırlı bir görevi yapmak için askerliğe gitmiştim

FETÖ'nün 15 Temmuz'da İstanbul Valiliğini işgale giden askerler arasında olan er Sezgin Can ise “Hayırlı bir görevi yapmak için askerliğe gitmiştim. Nasıl bu hale geldik hiçbir şey anlamadım" dedi.

DHA

 

 

 

 

 

 

 


FETÖ'nün 15 Temmuz'da gerçekleştirdiği darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliği'ni işgale giden 90 askerin yargılandığı davaya devam edildi. Davanın ikinci celsesinde savunmasını yapan sanıklardan Yüzbaşı Mehmet Eker Biçer, “Darbe teşebbüsü olduğunu öğrenince hepimiz sağduyulu hareket ettik. Olayın asıl mağdurlarının bizler olduğunu düşünüyorum" dedi. Olay günü yaralanan davanın tutuksuz sanığı, er Sezgin Can ise “Hayırlı bir görevi yapmak için askerliğe gitmiştim. Nasıl bu hale geldik hiçbir şey anlamadım" dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Cezaevi'nin karşısındaki yer alan 3. No'lu salonda görülen duruşmaya, 12 tutuklu sanık ve 25 tutuksuz sanık ile avukatları katıldı.

“KALABALIK ARTINCA TATBİKAT OLMADIĞINI ANLADIK"

Sanık Üsteğmen Halit Turan, komutanlarının Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından tatbikat emri verildiğini söylemesi üzerine konvoyla valiliğe gittiklerini belirterek “Valiliğe gidene kadar olağandışı bir şey olmadı. Halk kalabalığı artınca ve sloganlar çoğalınca bize söylendiği gibi tatbikat olmadığını anladık" dedi. Turan, “Hiç kimseye ve herhangi bir araca zarar verilmedi. Ateş açılmadı" diyerek herhangi bir terör örgütü üyesi olmadığını belirtti.

“ÇATIŞMASIZ AYRILMAMIZDAN MEMNUN OLMAYANLAR VARDI"

Sanık Yüzbaşı Mehmet Eker Biçer de komutanları tarafından 47. Alay Komutanlığına gidecekleri ve alınan emirler doğrultusunda hareket edeceklerinin söylendiğini belirterek “İçtima alanına gittiğimizde personel araçlara bindirilmişti. Seyir halindeyken vatandaşların tepkisiyle karşılaşmadık. Valiliğe gidildiğinde polisle emniyete alma konusunda konuşmalar yapıldığını duydum. Tatbikatı olağandışı olarak değerlendirmedik. Saat 22.00 gibi valilik önünde kalabalık oluşmaya başladı. Farklı bir durumun olduğunu anladık ve tabur komutanımız o sırada askerlere şarjörlerini silahlardan çıkarmaları yönünde emir verdi. Vatandaşlar bize tezahürat yapmaya başladı. 'Siz oyuna gelmediniz' diyenler oldu. Kendimiz ayrıldık. Ama çatışmasız şekilde ayrılmamızdan memnun olmayanlar vardı. Bu hususun araştırılması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

“DARBE TEŞEBBÜSÜ OLDUĞUNU ÖĞRENİNCE SAĞDUYULU HAREKET ETTİK"

“Silahımı kullanmadım ve komutanlarımdan da kullanan görmedim. Bu da bizim yola darbe için çıkmadığımızın göstergesidir" diyen Biçer, “Valilikten ayrıldıktan sonra Haşim İşçan Geçidi'nde üzerlerine doğrudan ateş edildi. İki askerin yaralandığını öğrendim. Burada da hiçbir asker silah kullanmamıştır. Almış olduğumuz emirler yasal görünümlüdür. Emre itaat hepimizde refleks harekettir. Darbe teşebbüsü olduğunu öğrenince hepimiz sağduyulu hareket ettik. Olayın asıl mağdurlarının bizler olduğunu düşünüyorum. Tunceli, Afganistan gibi zorlu yerlerde görev yaptım. Bylock kullanmadım. FETÖ okullarında bulunmadım" şeklinde konuştu.

“KIZIMI TEDAVİ ETTİRMEK İÇİN TAHLİYEMİ İSTİYORUM"

Sanık Yüzbaşı Mehmet Umut ise “Biz kurmay subay olmak için yetiştiriliyoruz. Birçok tatbikata katıldık. 47. Alay'da görevlendirilmemizde de herhangi bir olağandışı durum sezmedim. Sonuç olarak biz orada kanuna aykırı bir görev içinde bulunmadık" dedi. Umut, “Bylock'un ne olduğunu 15 Temmuz sonrası öğrendim. Bize atılan suçlamaların hepsini reddediyorum. 8 aydır tutukluyum. Küçük bir kızım var ve yüzde 40 engelli. Burada olduğum için eğitimine devam ettiremiyoruz. TSK'dan ihraç oldum. Hiçbir askeri kuruma girme ihtimalim, delil karatma durumum yok. Hem kızımın tedavisini devam ettirmek hem de mağdur olduğum bu durumdan kurtulmak için tahliyemi istiyorum" diye konuştu.

YARALANAN ASKER: “NASIL BU HALE GELDİK HİÇBİR ŞEY ANLAMADIM"

Tutuksuz sanıklardan er Sezgin Can ise hala askerlik görevini sürdürdüğünü belirterek, olay gecesi valilikten döndükten sonra Fatih'teki Haşim İşcan alt geçidinin olduğu bölgede üzerlerine ateş açıldığı, sırada yaralandığını anlattı. Can savunmasında, “Çevik kuvvet polisleri önümüzü kesmişti. İlerleyemedik. Arkadaşımızın biri daha ayağından yaralanmıştı. Ben artık bitmiştim. Kendi halkıma karşı bir şey de yapamıyordum. Bize buna karşı bir emir de verilmedi. Elimiz kolumuz bağlı ama saldırıya uğramıştık. Korkmaya başladık ve silahı oraya bıraktık. Kolumdan yaralanmıştım, arkadaşlarım kolumu sardılar. Diğer yaralı arkadaşımla birlikte bizi bir taksiye bindirip askeri hastaneye götürdülerö diye konuştu. Can, olay tarihinde henüz 7 günlük asker olduğunu belirterek “Orada, vatani görevimi yapmak için gitmiştim. Hayırlı bir görevi yapmak için askerliğe gitmiştim. Böyle bir şey neden başımıza geldiğini düşünüyordum. Hastanedeki 3 günlük tedavinin ardından polis ekipleri beni teslim aldı. Daha sonra cezaevine götürüldük. 15 gün içerde kaldık, ifademizi verdik ve serbest kaldık ama gerçekten nasıl bu hale geldik hiçbir şey anlamadım" dedi.


İDDİANAME

Darbe girişiminde 47. Motorlu Piyade Alayı'ndan, Kurmay Albay Nizamettin Aydın komutasında İstanbul Valiliği'ni işgale giden 90 asker hakkında ise “Anayasal düzeni, TBMM'yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Bir kısım şüphelilerin ise "Örgüte üye olmadan örgüt adına suç işlemek" suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar hapsi talep ediliyor.