'Danıştay imamı' böyle atandı
Türkiye’nin kritik dönemlerinde FETÖ’nün yıkıcı faaliyetlerine odaklanan Atilla, örgüt üyelerinin devlette nasıl örgütlendiğini, 15 Temmuz’a giden süreçte MİT krizini ve 15 Temmuz’dan sonrasını gün yüzüne çıkarıyor.
Seyhan Avşar
Atilla’nın kitabından öne çıkan bazı olaylar şunlar:
Gülen’le birlikte 13 firari
12 Eylül darbesi sonrası arananlar listesinde yer alan Fethullah Gülen, 6 yıl boyunca kaçmayı başardı. 1986’da ise Burdur’da polisin çevirdiği üç otomobilde yakalandı. Yanında daha sonraları önemli pozisyonlara gelecek olan 14 kişi daha vardır. İddiaya göre 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 13 isim yurtdışına firar eder. O otomobilde yer alan sadece 1 isim tutuklanır. O isim ise Danıştay üyesi Bülent Olcay’dır. Olcay, darbe girişiminden 24 saat önce Danıştay’daki odasının kapısına, “Giderken odamı boşaltmayacağım. Hırsızlara her şey caizdir” yazılı bir not bırakmıştır. Olcay’ın darbe girişiminden hemen önce böyle bir not kamuoyunda yeterince tartışılmazken, Olcay hakkında hazırlanan iddianamede 30 yıl önce Gülen ile aynı araçta yakalandığı bilgisi de yer almaz. Olcay 16 Ekim 2018’de cezaevinden “sağlık sorunları” gerekçesiyle tahliye edilir. Olcay’ın cezaevinde spor yaparken düştüğünü, kolunu bacağını kırdığı belirtilir. Böylelikle Gülen ile aynı otomobilde yer alan 13 kişi firar durumdayken, 1 kişi ise tahliye edilmiş olur. (Olcay, mart ayında Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti tarafından 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılarak yeniden tutuklandı)
Oyun içinde oyun
Gündemde önemli bir çok meseleye değinilen kitapta 7 Şubat 2012’de MİT Krizi’nin perde arkasında yaşananlar da anlatılıyor. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Danıştay’a atadığı 15 isimden 5’i FETÖ mensubudur. Galip Tuncay Tutar, hiç şüphesiz Gül’ün Danıştay’a atadığı en önemli isimlerden biriyken, FETÖ’nün oyun içinde oyun kurduğunun en güzel örneklerinden biridir. İstanbul Özel Yetkili savcılarından Sadrettin Sarıkaya, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski müsteşar Emre Taner, eski müsteşar yardımcısı Afet Güneş ve iki MİT görevlisini “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağırır. MİT krizi giderek derinleşir. Hükümet ise bu krizden kurtulmanın yolunu aramaktadır. Danıştay’daki 32 üyenin görev yeri değiştirilir. Bu değişiklik sonrası gözler Danıştay 1. Dairesi’ne çevrilir. 1. Daire’nin ifadeye çağıran Cumhuriyet savcısının kanaati yönünde karar vermesi durumunda MİT müsteşarına ve diğerlerine yargı yolu görünebilir. Onun için Danıştay 1. Dairesi’nde birtakım değişiklikler yapılır. Dairenin üye sayısı azaltılır. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde görevlendirilen Atatürkçü 3 isim görevden alınır. Yerlerine Galip Tuncay Tutar getirilir. Tutar, 15 Temmuz’un ardından gözaltına alınır. Hakkındaki en güçlü iddia ise “Danıştay imamı” olduğu yönündedir. Tutar’ın yargılanmasına devam ediliyor.
Darbeyi anlatan FETÖ’cü
FETÖ’nün MİT’in kılcal damarlarına nasıl sızdığını da kitapta detaylarıyla yer veriliyor. İdris Karagöz de FETÖ’nün önemli bir ismidir. MİT mensubudur. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın özel kalem müdürlüğünü yapmıştır. 15 Temmuz’un ardından şüpheli sıfatıyla ifade verir. İdris Karagöz’ün kardeşi ise Bern Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı Volkan Karagöz’dür. Darbe girişiminden 73 gün sonra İsviçre’de, “Türk demokrasisi darbeden daha güçlü” başlıklı bir konferans düzenlenir. Kardeş Karagöz, abisinin gözaltına alınmasından tam 33 gün sonra bu konferasa katılan konuşmacılar arasında yer alır. Türkiye Karagöz’ün dünyaya FETÖ’yü anlatacak bir heyette yer almasına onay vermiştir. Karagöz’ün de abisi gibi FETÖ mensubu olduğu bu konferanstan yaklaşık 1 yıl sonra anlaşılır. Ancak artık çok geçtir. Karagöz, İsviçre’ye sığınma başvurusu yapar.
Tamince inkâr etti Toygun kitabını kaleme alırken, birçok FETÖ soruşturmasında adı geçen ancak hakkındaki dosyalar tek tek kapatılan Rixos otellerinin sahibi, işadamı Fettah Tamince ile görüşmeyi de ihmal etmiyor. Tamince’nin 15 yıl önce Hürriyet gazetesinde verdiği bir söyleşide söylediği, “Fethullah Hoca benim için bir değerdir, bir idoldür. Sık sık Amerika’ya gidip ziyaret ediyorum. 12 yaşındayken Van’da onun misyonunu temsil eden insanlarla görüşmeye başladım...” ifadeleri gazeteci Toygun Atilla hatırlatır. Tamince ise verdiği röportajda Fethullah Gülen’in idolü olduğunu söylemediğini belirterek “Fethullah Gülen iyi bir proje dedim. Neden idolüm olsun ki? Röportajdaki o cümle bana ait değil. Ben gücün peşinde koşmadım” diyerek yanıt verir. Tamince cemaat ile nasıl tanıştığını ise anlatmak istemez. 15 yıl önce Tamince ile röportaj yapan gazeteci Yener Süsoy, şu an hayatta olmadığı için Atilla onunla görüşmez, ancak 15 yıl içerisinde bu röportaja dair Hürriyet gazetesine bir açıklama ya da tekzip gelmediği ise çok açık ortadadır. |