‘Daha özgür hissetmek isterdim’
BluTV’de şovu yayınlanan ilk kadın Stand-up komedyenimiz Lesli Karavil kendine has mizahı ve ele aldığı konuların çeşitliliğiyle dikkat çeken bir isim. Karavil ile Cumhuriyet Pazar için konuştuk.
Emrah KolukısaAçıkçası Lesli Karavil’in bir süredir yaptığı stand-up şovlarından haberdardım ama gidip hiç izleme fırsatı bulamamıştım. BluTV’de yayınlanmaya başlayınca hemen açıp izledim ve keşke canlı olarak da izleseymişim duygusuna kapıldım. Ne de olsa bir komedyeni, dolu bir salonda (buradaki örnekte Zorlu PSM’deki Touché), izleyicilerin de enerjisini hissederek ve sahneden taşan güce kendini bırakarak izlemek bambaşka bir şey. Ama, pandemi sağolsun, şu sıralar hiçbir şeyi topluca ve kapalı bir mekanda izlemek mümkün değil. O yüzden BluTV’nin yayın politikasını ayrıca takdir ettim, bizi bu az bulunur şovdan mahrum etmediği için. Uzatmayalım ve kadın erkek ilişkilerinden, market tezgahındaki karnıbaharın yalnızlığına, bir dönem Leyla adlı bir teröristi canlandırdığı “Savaşçı” dizisindeki oyunculuk macerasından hayata dair bekletilerine kadar birçok konuda mizah yapan Lesli Karavil’e dönelim…
Stand-up komedi Türiye’de kadınların çok fazla öne çıkmadığı bir alandı ama son yıllarda kadın komedyenlerin sayısında belirgin bir artış oldu. Sizin sahne maceranız nasıl başladı? Bu alanda bir açık olduğunu mu gördünüz yoksa oldum olası hayaliniz miydi stand-up?
Stand-up Show çok uzun zamandır aklımda olan ve uzun yıllar cesaret edemediğim belki de doğru zamanı beklediğim bir şeydi. 3-4 sene önce Türkiye’de bu konuda bir hareket başladı. Sanki aniden bazı yeni nesil komedyenler anlaşmışçasına bu işle kendini göstermeye başladı. Ben de bu akımın içinde yer aldım. Kimseye bağlı olmadan tek başıma bir gösteri yazdım. Ve 2017 de ilk kez Cihangir’de sahneye çıktım. Geri dönüşler çok olumluydu ve her şeyden önce ben çok eğlendim ve yolculuğum başlamış oldu.
Dünyada çok sık karşılaşsak da Türkiye’de İlk kez bir kadın stand-upçının gösterisi yerli bir dijital platformda gösteriliyor. BluTV’yle nasıl yollarınız kesişti, bir ikna süreci oldu mu?
Benim yazdığım ikinci gösterim 002 Upgrade. Bu gösteriyi bir buçuk senedir Zorlu Psm, Oyun Atölyesi, BKM mutfak, BKM Komedi Festivali gibi farklı mekanlarda seyirci ile buluşturuyordum. Her üç gösteride bir gösteriyi kameraya kayıt ediyorduk. Tek kamera olan bu çekimler sadece benim anlattığım hikayeleri daha iyi nasıl anlatabilirim için bir araştırmaydı. Bir keresinde sevgili dostum Semih Güngör, Showlardan birini 3 kamera ile çekmemi tavsiye etti. KaliPro ekibi zaten Zorlu PSM için çalışıyordu ve bana ücretsiz yaptıkları bu iyilik sayesinde elimde bir tane gösteri dijital platforma uygun şekilde çekildi. Pandemi sürecinde elimde olan bu gösteriyi BluTV ekibine sundum. Kendileri çok beğendi. BluTV açık görüşlü ve yenilikçi bir platform. Sonuç olarak KaliPro ve Semih Güngörün yaptığı bu iyilik benim hayatımda önemli bir rol aldı. Kendilerine minnettarım.
Konu seçimlerinizi nasıl yapıyorsunuz? Nedir daha çok işlemeyi sevdiğiniz konular?
Ben kendimi analiz etmekten keyif alan biriyim. İnsanları, yaşamın kendisini gözlemlemek çok değerli. İnsan yapısı çok muazzam bir yapı. Benim korkularım, güvensizliklerim, başarılarım, başarısızlıklarım, hayatın içinde gel gitlerim benim temel malzemem. Benim yaşadıklarımı bir çok kişi yaşıyor. Dediğim gibi farklı hikayelerle ama aynı duyguları yaşıyorlar. Kendimden yola çıkıyorum. Yaşadıklarım deneyimlerim değiştikçe anlattıklarım da değişiyor.
Seyirci karşısında çok rahatsınız ama bu rahatlığa erişmek kolay oldu mu? Zorlandığınız dönemler olmuş muydu örneğin?
Aslında çok rahat değilim. Çok korkarım sahneye çıkmadan evvel. Enerjimi yükseltmek için bazı çalışmalar yaparım. O gün çok insanla görüşmem hatta çok konuşmam bile. Gösteri 1,5 saat sürüyor. Enerjimi en yüksek tutmak için dinlenirim ve gösteriyi tekrar tekrar gözden geçiririm. Şu sıra benim konum bu aslında. Sadece sahnede değil hayatın içinde daha rahat nasıl olurum? Daha korkusuz nasıl olurum? Daha serbest nasıl olurum? Kendi içsel enerjime nasıl daha güvenirim? Bir bağlantı var sahnede. Bağlantı sırasında teslim olmak ve akışa güvenmek çok değerli aynı hayat gibi...
Tabularınız var mı, şunu asla yapmam, şunu söylemem ya da şu konuda şaka yapılmaz gibi…?
Artık bir konu veya bir şey için asla demenin anlamsızlığını fark etmiş vaziyetteyim. Her konuda şaka yapılır. Şaka nasıl yapılır o önemli. Şakayı yaparken kendimi feda ederim ben. Yani salak olan, yanlış yapan, herkes bir yöne giderken farklı yöne giden olurum hikayelerde ve bazen hayatın akışında gördüğüm anlamsızlığı anlaşılır şekle getirmektir isteğim. Ben çok rahat gibi görünsem de tedbirli biriyim. İnsanları güldürmek amacım. Her şeyden önce bana eğlence veren şey başkalarını eğlendirmek. Kimseyi rahatsız etmek değil. Bu son üç senedir çok şey öğrendim. Özellikle ilk gösterimde hoşuma gitmeyen bazı tavırlarım vardı. Bu tavırlar benim kendi kadın enerjimle barışmamla daha iyi bir alana taşındı. Öğreniyorum ve evet dikkatliyim. Çünkü insan değerli.
Ofansif mizaha nasıl yaklaşıyorsunuz? Bu konu çok tartışıldı bir dönem sosyal medyada?
İnsan neye karşı ise, ne için sürekli savaşıyorsa karşı tarafın enerjisini büyütür, güçlendirir.
Hayatta karşıt durduğumuz her şey bizim yüklediğimiz anlamlar yüzündendir. Biz ne kadar önem verirsek o kadar önemli. Biz ne anlam verirsek o kadar anlamlı. Ofansif mizah tarzım değil. Yorulmak ve yormak da tarzım değil. Benim için tüm yaşananlar bir film. Bir film seyrettiğimde yükseldiğim kadar yükseliyorum olan bitene. Filmin içinde kaybolmak değil amaç. Filmime bakıp daha çok nasıl keyif alırımı araştırıyorum. Savaştığın şeylerin anlamsızlığı ve arkasında bir ömür geçirdiğin fikirlerine sıkı sıkı tutunmanın trajedisidir komedi.
Mizah sizce muhalif mi olmalı? Ve eğer öyleyse Türkiye’de mizah yapmak zor mu?
Bir şeye muhalif olmak şart değil. İlla birilerine karşıt fikirli olmama gerek yok komedi yapmak için. Yeterince karşıt fikir içindeyiz zaten. Bazı insanlar hayatlarını bir konuya, bir kişiye, bir düşünceye sürekli muhalif olarak geçirir. Senin inandığın ve savunduğun kadar karşı tarafın da savunduğu ve inandığı şey var. Muhalif olmaktan huzur doğmaz. Bizim, içinde benim de dahil olduğum, bizim yaptığımız bu anlamsız davranış ve düşünceler üzerine yazmaya çalışıyorum. Ama elbet daha özgür hissetmek isterdim. Ne de olsa benim ve bizim kafamızdaki kalıplar kırılsa belki her şey kırılır. Bilmiyorum. İnsan kendi kendine sınırlar koyar, kendi kendine o sınırların içinde yaşar. Bunları görüp farkettikçe de özgürleşir seçim yapma şansı olur.
Mizah yapan biri olarak Türkiye’de ifade özgürlüğü olduğunu düşünüyor musunuz?
Bilmem sizce var mı?
İzleyiciden beklediğiniz tepki gelmediğinde ne geçiyor aklınızdan?
Samimiyet ve açıklık çok değerli sahnede. Neden gülmediniz, bu bence baya komik diyorum ona gülüyorlar. Bir sonraki sahnemde o konuyu farklı bir şekilde kurguluyorum. Deniyorum sürekli...
Dünyadan ve Türkiye’den hangi komedyenleri beğeniyorsunuz?
Türkiye’de tabi ki Cem Yılmaz çok değerli bir showman ve asla vazgeçemediğim, onların şakaları ile büyüdüğüm Huysuz Virgin/Seyfi Dursunoğlu, Ferhan Şensoy, Levent Kırca, Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Kemal Sunal benim için çok değerli sanatçılar. Yurt dışında Wanda Skyes çok değerli bir kadın komedyen, Ali Wong, Kevin Hart, Ricky Gervais, Louis CK, Dave Chapelle, Ellen de Generes, Jerry Seinfeld, George Carlin ve Robin Williams’ın sahne aldığı showlar çok keyifli. Her biri kendine has ve bu çok değerli.
Başarı nedir sizin için?
Harekete geçmek ve yapmak.