Daha dişi roller istiyorum

Zeki Demirkubuz ve Uğur Yücel gibi iki isimle çalışmak ona hayli tecrübe kazandırmış. “Kendi adıma bir kariyer başlattım” diyor Berrak Tüzünataç, şimdi bir de kadın yönetmenle kamera karşısına geçmek istiyor.

cumhuriyet.com.tr

Berrak Tüzünataç, tek kelimeyle güzel bir kadın. O, oyunculuğu setlerde öğreniyor ve giderek yükselen bir ivme yakaladığını görmemek imkânsız. Evet, 2010 resmen onun yılı. Hem “Bu Kalp Seni Unutur mu?” adlı TV dizisinde oynuyor, hem de Zeki Demirkubuz’dan Uğur Yücel’e tüm ünlü ve yetenekli yönetmenler, filmleri için onu seçiyorlar. “Büyüyorum” diyor Berrak ve ekliyor; “kız çocuğundan kadın olmaya doğru gidiyorum. Ve artık daha dişi rollere ilgi duyuyor ve yeni yeni şeyler denemek istiyorum.”

- Zeki Demirkubuz’un “Kıskanmak” adlı son filminde, güzel ve bahtsız kadın Mükerrem’i canlandırdınız? Demirkubuz, setteki otoritesiyle bilinir. Zorlandınız mı?

- Demirkubuz, mutlak bir otorite... Onun çektiği bir filmde yer almak benim için çok önemliydi. Ve üstelik Kıskanmak, Zeki Demirkubuz’un yedi yıl boyunca hayal ettiği bir projeydi. O, inanmadığı bir kastla asla yola çıkmaz. Çok ciddi bir uğraş verdiğini bildiğim ve hayal ettiğim insanlarla çalışmak, oyunculuğa devam etme kararında yanılmadığımı gösteriyor.

- Bir sonraki filminiz “Ejder Kapanı”nda da Uğur Yücel ile çalıştınız.

- Evet, bu yıl hayli tecrübe kazandım. Kendi adıma bir kariyer başlattım. Yönetmenler konusunda gerçekten şanslıyım. Ve “tercih” yapma lüksüm bulunduğu sürece bu şansın yanımda olduğunu hissedeceğim. Kadın yönetmenlerle ise hiç çalışmadım, çok isterim.

- Uğur Yücel, Türk Sineması için önemli bir isim, neler öğrendiniz?

- Sezen Aksu müzik için neyse, Uğur Yücel de sinema için odur. Bunun adı “sorgulanmaz saygınlık”tır. Uğur Ağabey, oyunculuk da yaptığı için bizleri çok iyi anladı. Onunla, severek, eğlenerek ve öğrenerek çalıştık.

- Hem Kıskanmak hem de Ejder Kapanı’ndaki sevişme sahneleri çok konuşuldu.

- Sonuçta ve temel olarak, film içerisindeki sevişme sahneleri, oyuncudan gizlenilen bir şey değil. Yönetmene ve karşındaki partnere güvenmek gerekiyor. Asıl olan, yönetmenin kendi anlayışı içinde sahnenin çirkin görünmemesini sağlamak. Estetik elbette çok önemli... Kıskanmak’taki tensel bir şey idi, romantizm yoktu. Mükerrem, buna daha sonra belli anlamlar yükledi. Ejder Kapanı’nda canlandırdığım Ezo’nun sevişme sahnesi aslında romantik başlıyor. Sonra erkek karakterin (Kenan İmirzalıoğlu - Akrep Celal) dönüşüm ve işin çözülme anında giderek kontrolünü kaybetmesi üzerine, Ezo rahatsız oluyor.

- Biri yabancı diğeri yerli iki yetenekli ve başarılı aktrisi, bizim için tarif edebilir misiniz?

- İlki Meryl Streep. Her yaşın rolünü hakkıyla oynuyor ve ödüle doymuyor. “Sophie’nin Seçimi”nde de iyiydi, bugün de öyle... Komediye, drama, dansa, müziğe, istisnasız her şeye yatkın... Ve başarı insanı yaşın kaç olursa olsun güzel ve seksi kılar.


Müjde Ar sayesinde rahatız

- Ya Müjde Ar?

- Türk Sineması’nın öncülerinden biri de Müjde Ar’dır. Onun sayesinde çıplaklık denilen tabu yıkılmış oldu. Benim jenerasyonum onun sayesinde rahat etti, belli şeyleri ailelerimiz de gördü. İyi bir yönetmen ve senaryo ile kimse saygınlığından ödün vermez. Yeter ki; gerçekten niyetine sadık işler kotarılsın.

- Oyunculuk adına herhangi bir eğitim aldınız mı?

- Hayır, oyunculuğu setlerde öğreniyorum. Üç buçuk yıldır aralıksız çalışıyorum. Tatil bile yapamadım. Dizilerde rol alacaksan özel hayatı, özel zevkleri unutmak zorunda kalıyorsun. Telefon elinde çağrılmayı bekliyorsun. Adeta yorgunluktan ölüyorsun. Bakın dizilere, ilk iki bölüm herkes güzel ve canlıdır. Üçüncü bölümden sonra yüzler düşmeye başlar. Bir senem şöyle dizisiz, koşturmasız geçerse, planlarımın arasında oyunculuk eğitimi almak da var.

- Aileniz, oyuncu olma isteğinize destek verdi mi?

- 10, 11 yaşlarında yatılı okudum. Sonra benim üniversite tercihlerimi annem doldurdu. Yani işletme okumayı ben seçmedim. Ardından bir TV kanalında staja başladım. Sonra 19 yaşındayken “Organize İşler” adlı filmde rol aldım. Aileme oyuncu olmak istediğimi söyleyince mutlu olmadılar, en başta desteklemediler de. Kısa süreli bir macera diye düşündüler, vazgeçerim sandılar. Ama zamanla büyüyorsun. Direnme gücün kadar ikna kabiliyetin de artıyor.

- Güzel olmak başa bela mıdır?

- Avantajı da var dezavantajı da... Önüne fırsatlar çıkartabilir, seni daha yargılanabilir bir hale de sokabilir. Çirkin bulunup zeki olduğu düşünülen bir kadın, birçok noktada güzel kadına tercih edilebilir. Kıskanmak’taki rol arkadaşım Nergis Öztürk, çirkin bir kadını canlandırabilmek için Türkiye’de pek örneği bulunmayan büyük bir özveride bulundu. Tam altı kilo verdi, kaşını, yüzünü, gözünü bıraktı. Aylarca bu filmle yattı, kalktı. Dünya standartlarında bir performans sergiledi.

- Magazin basını, Nejat İşler ile size, “alkolik ikili” gibi bir benzetmeyi uygun görmüş. Ünlü olunca içki içmek de yasak mı oluyor?

- Alkol kullanmak kriminal bir vaka mıdır? Zaten “eğlendi” de denilmiyor, kullandıkları kelime “dağıttılar”. Tanınmışsan edebinle içmen gerekiyor. Magazin basınının terbiyesinden geçeceksin, onları gördün mü gülümseyeceksin. Yoksa aksini yazarlar. Numara yapacak halim yok. Sempati güzeli olmak gibi bir çabam da... Onlara göre ben, ifade özürlüyüm ve sürekli sinir krizleri geçiren, marjinal bir tipim. Şimdilik böylesi işlerine geliyor. Belki zamanla vazgeçerler.

- Sizin için nereden türetildiğini pek anlayamadığım “Sosyetik Güzel” tabirini kullananlar, 12 Eylül Cuntası sürecini anlatan dizide ne aradığınızı da soruyorlar. Ben ise dönem dizisine nasıl hazırlandığınızı öğrenmek istiyorum.

- “Bu Kalp Seni Unutur mu?”dan önce de yakın tarihimize elimden geldiğince ilgi duyardım. Ancak şimdi sorumluluklarım daha da arttı. Yönetmenimiz Aydın Bulut’un yönlendirmesiyle, siyasi kitaplar okumaya, DVD’ler seyretmeye başladım.