Dağ fare doğurdu...

Açılış filmi ‘Herkes Biliyor’ ile düş kırıklığı yaşatan Asghar Farhadi özgün sanatçı kimliğini yitirmiş...

Mehmet Basutçu

Film ilerledikçe sıkıntımız artıyor. İnsan gerçeğinin karmaşıklığından derinlikli yansımalar getiren incelikli senaryolarıyla beğenilen, saygı gören, ödüllendirilen Asghar Farhadi bu kez yaratıcı kimliğini yitirmiş sanki... Dramaturjik örgü alabildiğine gevşek ve sıradan; sözümona senaryo cilveleri on dakika önceden kolaylıkla tahmin edebileceğiniz kadar klasik. Arjantinli bir eleştirmen “tam bir ‘soap opera’ örneği!” diyerek özetliyor hoşnutsuzluğunu... Yer yer Yeşilçam toprağından beslenmiş olduğunu düşündürecek kadar melodramatik öğeler içeren bir büyük kitle sineması örneği izliyoruz; sıkılarak ve Farhadi adına üzülerek... “Herkes Biliyor” aslında popüler bir açılış filmi niteliğiyle keşke yarışma dışı sunulsaydı da, bu zayıf senaryoyu kaleme alan, bu sıradan mizanseni gerçekleştiren İranlı usta yönetmen bu kadar yıpranmasaydı...

İtalya’da ve Japonya’da çektiği son filmleriyle özgün kimliğini korumayı başaran Abbas Kiarostami’den (1940-2016) sonra İran sinemasının umudu olan Farhadi (1972), Fransa’daki vasat denemesi “Le Passé” (2013) ardından, Hollywood soslu bu filmiyle kendini harcamış gibi gözüküyor. Görüşlerine güvendiğim bir İtalyan eleştirmen, “yeni fikir yoktu diyemezsin; sıfır fikir vardı bu senaryoda!” derken daha acımasız bir tepki veriyor ve ekliyor: “Bugün ölüm haberini aldığımız Ermanno Olmi (1931-2018), tam kırk yıl önce kendisine Altın Palmiye kazandıran ‘Nalın Ağacı’ndan söz ederken, filmin ana karakteri için Marcello Mastroianni’nin evet dediğini, ancak kırsal yöre insanını yeterince inandırıcı biçimde yorumlayamayacağını düşündüğü için son anda başka bir oyuncu seçimi yaptığını söylemişti”. Olmi’yi anımsamakta çok haklı: Bardem/ Cruz ikilisi, usta oyunculuklarıyla filmin gişe yapmasına kuşkusuz olumlu katkıda bulunacaklar ama, yaşamlarına uzaktan yakından bulaşmadıkları, iç dünyalarını anlamakta zorlandıkları karakterlerini yeterince inandırıcı kılamıyorlar... Farhadi, festival sonrasında rahatlıkla ülkesine girip çıkabilecek (umarız bundan sonra Batı sinemasına öykünmeden yeni filmini kendi ülkesinde çeker) ancak Altın Palmiye’nin ikinci İranlı adayı, 2011’de 6 yıl hapis ve 20 yıl film çekmeme cezasına çarptırılan Jafar Panahi’nin (1960), Farhadi’nin kendisine açıkça destek veren beyanlarına rağmen, İran’da kaçak olarak çektiği “Se Rokh”un (Üç Çehre) gösterime katılmak için Cannes’a gelemeyeceği kesin. Bu gece galası yapılacak “Yaz” filminin ev hapsindeki yönetmeni Kirill Serebrennikov da gelemeyecek ama, Vladimir Putin’in, kendisine iletilen resmi çağrıya verdiği yazılı yanıt, Rusya’nın Paris elçiliği aracılığıyla festival yönetimine açılış gecesi ulaştırıldığına göre, herhalde bu akşam yapılacak gala gösteriminde açıklanacak.

İranlı yetkililerin, en azından bu tür diplomatik bir nezaket gösterip gösteremiyeceklerini önümüzdeki günlerde göreceğiz.