Dadaizm: Bir isyandı
Onur Ataç’ın yayına hazırladığı “On İki Öfkeli Sanatçıyla Dadaizm”, her şeyi yıkıp yeniden başlamak isteyenler için esin ve umutla dolu bir yıkım rehberi...
Gamze AkdemirTristan Tzara, Marcel Duchamp, Francis Picabia, Hugo Ball, Jean Harp, Hannah Höch, Sophie Taeuber-Arp, Marcel Janco, George Grosz, Kurt Schwitters, Man Ray, John Heartfield...
Yaşadıkları dünyaya, tanık oldukları hatta kendilerinin de katılmak zorunda kaldıkları dünya savaşlarına, bu savaşların geride kalanlar üzerinde de yarattığı maddi manevi yıkıma, sistemin ta kendisine ve buna sessiz kaldığını imledikleri sanata isyan eden on iki anarşist, on iki dadaist!
Herhangi bir lidere ya da ideolojiye ihtiyaç duymadan otoriteye karşı durdular. Toplumsal yerleşik yargıları ve biçimci sanatı yerle bir ettiler.
BİR YIKIM REHBERİ
Onur Ataç’ın yayına hazırladığı “On İki Öfkeli Sanatçıyla Dadaizm” (Destek Yayınları), her şeyi yıkıp yeniden başlamak isteyenler için esin ve umutla dolu bir yıkım rehberi... İki dünya savaşının gölgesinde yepyeni bir sanat yaratmak isteyen öfkeli ama iyi niyetli bu on iki sanatçının hikâyesi.
Dadaizm, topluma yerleşik anlam ve düzen kavramlarına, modern, kapitalist toplumun yerine anlamsızlığı ve mantıksızlığı savunan anti-burjuva tepkileri olarak ortaya çıkmış; farklı sanat akımlarına, disiplinlere 1920’li yıllardan sonra yerini bıraktığı sürrealizme ve pop-art, kavramsal sanat gibi hareketlere esin sağlamış bir sanat akımı. 20. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan, Amerika’da özellikle New York’ta derken tüm dünyada etkisini göstermiş bir sanat dalı olan dadaizm ya da dadacılığın tekel itkisi, savaşa ve toplumsal düzensizliğe başkaldırmaktı. Bu yönden sosyalist devrimci mücadeleyle bütünleşiyorlardı.
Marcel Duchamp, Bisiklet Tekerleği
ÖNCÜ TZARA!
Tristan Tzara’nın öncülüğünde kurulan akımın Hugo Ball, Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Jacques Magnifico, Marcel Janco ve Emmy Hennings gibi savaş karşıtı dönemin genç sanatçıları, dada hareketinin ilk bildirisini 1916’da, Hugo Ball ve Emmy Hennings’in Zürih’de açtığı bir kafede, “Voltaire Cabaret” adıyla yayımladılar.
Dadacılık, anlamı ve kökeni hakkında pek çok farklı görüş bulunmakla birlikte yaygın olarak kabul edilmiş hikâyeye göre Avusturyalı sanatçı Richard Huelsenbeck, eline bir sözlük alıp içine bıçak saplamış ve bıçak dada sözcüğüne denk gelmiştir! Fransızcada “oyuncak at” anlamına gelen dadanın kökeni ile ilgili bir diğer açıklama ise sözcüğün bebeklerin ilk amatör sözü olmasıdır.
Umutsuzluğa düşmüş insanlığı şaşırtmayı, sarsmayı hedefleyen dadacılar, kısa ömürlü olsa da -1922’ye kadar sadece 6 yıl- bunu başardılar. Sorgulayan, hiçlikle hemhal ve absürt yapıtlarla algıları yıktılar, sanat tarihinde çığır açtılar, kırılma yarattılar, pek çok başka sanat dalına esin sağladılar.
Bu yolda edebiyat, tiyatro ve resim sanatında alışılmış estetik ve dil biçimlerinin dışına çıktılar, çağrışımları önceleyerek dilde, içerikte ve biçimde yeni deneylere giriştiler -ki dada edebiyatı bu açıdan Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday’ın öncülüğünü yaptığı Garip hareketine de benzetilmiştir-.
Türkiye’de dadaizm çok fazla yayılmamış olsa da etkilerinden azade değildir. Mümtaz Zeki Taşkın’ın şiirleri, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cemil Eren, Hüseyin Bilişik gibi sanatçıların resimlerinde de dadaizmin etkileri görülebilir.
EN SERTİ
Dadaizm; Almanya’da politik, Paris’te teatral, New York’ta ise eğlenceli biçimde yorumlanmıştır. Sistem karşıtlığında dadaizmin başı çeken kolu Berlin’di. Savaş karşıtı George Grosz, John Heartfeld, kardeşi Weland Herzefelde, Raoul Hausmann, Hannah Höch, Rchard Huelsenbeck yükselen Alman milliyetçiliğinin de düşmanıydı. Öyle ki duruşlarını Alman kimliklerini reddetmeye kadar vardırmışlardı.
George Grosz, ilk manifestonun okunmasından birkaç ay sonra Berlin sokaklarında kafasında bir kuru kafa maskesi, önünde ve arkasında birer tabelayla insanlara savaşın dehşetini hatırlatıyordu. Dükkân camlarına, insanların sırtlarına, yerlere broşürler yapıştırarak “dada”yı tanıtıyordu. Bazen dergi tanıtımlarını yapmak için üstü açık bir araçla bando dolaştırıyorlardı.
Savaş sırasında delilik belgesi almış olan ve “Ulu Dada” olarak anılan Johannsen Baader de yaratıcı eylemlere imza atıyordu. İsa kılığına girerek insanlara savaşa gitmemesini öğütlüyordu. Kendisinin İncil’den daha üstün olduğunu söylediği içi gazete kupürü ve fotomontajlarla dolu Dadacon adlı bir kitabı vardı.
ÖMRE BEDEL 6 YIL
Dadaistlerin gazetecilik ya da sanat alanındaki çalışmaları, savaş başladıktan sonra uygulamaya konulan çok sıkı denetimlerle adeta olanaksız hale getirildi. Bu sanatçılardan çoğu, askere çağrılma ya da yaşamlarını başka şekilde kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar. Birçok sanatçı, sığınmacı olarak başka ülkelere gitmek zorunda kaldı.
Dadaizm topu topu 6 yıl ömürlü olsa da domino etkisi yaratmış, ardıllarına esin olmuş / olmaya da devam eden, çağının çığlığını duyuran ve yeni oluşumların, yeni muhalif sanatların yolunu açan bir akım olarak tarihteki yerini koruyor.
Onur Ataç’ın yayıma hazırladığı “On İki Öfkeli Sanatçıyla Dadaizm”in (Destek Yayınları) yanı sıra Nur Altınyıldız Artun ile Ali Artun’un hazırladıkları “Dada Kılavuz: 1913-1923”ün (İletişim Yayınları) okunmasını da okurlarımıza tavsiye edelim.
Bu savaş, açlık, yoksulluk, küresel bozulmalarla devinen hastalıklı çağda hele ki salgınlı bugünlerde tam dada vakti, ne dersiniz?