Cumhuriyet yazarları Soylu-Peker kavgasına dair kafalarına takılan noktaları irdeledi

Sedat Peker’in sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalar, iktidarın sessizliği ve Soylu’nun muhatabı olduğu iddialara katıldığı programlarda “vermediği” yanıtların ardından yazarlarımız cevap bulması gereken sorularını sıraladı.

cumhuriyet.com.tr

ŞÜKRAN SONER’DEN YARGIYA

1. Kuşkusuz çıkar çatışması içindeki mafya yapılanmalarının birinin liderinden gelen açıklamaların, belgeleri kanıtları çok geçerli olsa da tek gerçeklik, baştacı yapılamaz. Ancak yok saymak, suskun kalmak, anayasal, yasal gerekleri için hemen harekete geçmemek, baştan ağır bir suç ortaklığının ortaya çıkması kaygısının ağır bastığının kanıtları olmaz mı? İktidar erkinin en tepesinden, yargının çalıştırılması sorumluluklarına uzanan tüm halkalarına uzanan bugüne kadar yaşanmış tüm icraatlarda; tek adam rejimi, Cumhur İttifakı için, dönemine göre tehdit sayılmış, kişiler ve kurumlar için, sayısız sonu gelmeyen icraatlarda, sınırsız şiddette yargısız infazlar, kanıtsız suçlamalarda, acımasızlık, umursamazlık ortada.. Aynı kafayı hiç değiştirmeden, kendilerine dönük, içeriden çok daha iyi bilinen gerçekler, suçlar yüzünden olabileceklerden bu kadar mı çok korkuluyor?

2. Gelinen noktada, korkunun ecele faydası olamayacağına göre, çatışmacılığı kışkırtmak yerine, birlikte yaşam koşulları için çok bedel ödemiş tabandaki gerçek 80 milyonlar adına moral verici kimi olumlu adımlarla yola çıkılamaz mı? En sıradanı ile en son örneklerden yola çıkılarak Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu için “öldürün” paylaşımı yapılmış somut suçların faillerinin ortaya çıkarılması çabalarından yola çıkılamaz mı? Çayeli’nde yerli olmayan provokatör maşaları saptamak çok kolay ve iyi niyetli ilk adım olamaz mı? 

3. Kendilerine dönmüş somut kirli çamaşırlar üzerinde küçücük bir iyi niyet adımı olarak Sayın Soylu ya kendisi istifa ederek ya da görevden sorgulama adına geçici çektirilerek yola çıkılamaz mı? Çok sıcak bir örnekle çok kolay Kırklareli Belediye Başkanı’na işten el çektirilmiş, çok kolay ve haklı olarak da yeniden görevine dönüşü engellenememişti. Sayın Soylu’nun kendiliğinden soyut dava açtığı, hukukun yolunu açtığı söylemi ayıplı durumu daha çarpıcı sergilemek olmuyor mu?

4. Hanefi Avcı’nın, içeriden, kirli çamaşırların bilgilerine ulaşmanın odağından son değerlendirmesi ilgi çekici. Sedat Peker’in bildiklerinin ancak yüzde onunu açıkladığının altını çizmiş. Ortaya koyduğu kirli çamaşırların üzerine gidilmezse, daha da tahrik olup daha çok kanıtla kamuoyunun karşısına çıkacağı tezine ne dersiniz?

5. Bizim içimizi çok yakmış Uğur Mumcu katliamı, demokrasi haftası içinde peş peşe faili meçhul katliamlarında öldürülmüş Muammer Aksoy, Bahriye Üçok.. Biraz daha gerilere kayarak sevgili Cavit Orhan Tütengil, İTÜ Rektörü Bedri Karafakioğlu.. Kolay yetişemeyecek aydınlanmacı, özverili değerlerimiz, otobüs duraklarındaki katliamların failleri üzerinden dosyalar yeniden açılamayacak mı? İyi niyetli, kolay atılabilecek olumlu adımlara şapka çıkarmaya hazır olmaz mıyız?

ORHAN BURSALI’DAN SOYLU’YA

1. “Sen benim dönüş biletimdin” sözü açıklığa kavuşmadı. Acaba Sedat Peker bu video yayınına başlamadan önceki aşamada gazeteci dostlarıyla Peker arasında sizin için bir anlaşma mı oldu? Çünkü Süleyman Özışık, ağabeyine göre sizinle bu konuyu görüşmüş. Ve Sedat Peker bu anlaşmanın yerine getirilmemesi üzerine köprülerin atıldığını, tasfiye edildiğini görünce video yayınlarına başladı. Sizi hedef almasının altında bu yatıyor görülüyor, ne diyorsunuz?

2. Silivri İlçe Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ı intihara götüren süreç, oğlunuzun bir arkadaşının gözaltına alınmasıyla mı başladı? Emniyet Genel Müdürlüğü Koruma Daire Başkanı Ekrem Güler aracılığıyla Çalışkan’ı arayıp serbest bırakmasını istediniz mi? Salıverilme olayını öğrenen İstanbul Emniyet Müdürü, Hakan Çalışkan’dan olayla ilgili tutanak tutarak Bakan Soylu hakkında resmi işlem başlatmasını istedi mi? Çalışkan’ın oluşan bu baskı nedeniyle intihar ettiği doğru mu?

3. Hem partiniz hem de Cumhurbaşkanı tarafından size hiç destek mesajı gelmediği ve siyasi olarak sahiplenilmediğiniz gözüküyor. Tek sahiplenen MHP lideri Bahçeli ve siz de ona teşekkür ettiniz. Parti ve hükümet içinde öteden beri desteğinizin olmadığı görüşü böylece kesinlik kazanıyor. MHP desteği sizi ne zamana kadar bakanlık koltuğunda tutacak ve siyasi geleceğinizi ileride MHP içinde mi kurguluyorsunuz?

4. Hükümet içinde sürekli Cumhurbaşkanına siyasi bağlılığınızı vurguladınız. Daha önce de Cumhurbaşkanı ile birlikte siyasi hayatınızın sona ereceğini söylediniz. Peki, Cumhurbaşkanı istifanızı ister veya bakanlıktan azlederse siz ne yapacaksınız? Bu kez onunla karşı karşıya geleceğinizi düşünür müsünüz?

5. Suç örgütü lideri olarak tanımladığınız Sedat Peker’in yeni açıklamalarla sizin siyasi hayatınızı bitirmeyi hedeflediğini düşünüyor musunuz?

MİYASE İLKNUR’DAN SEDAT PEKER’E

1. “Suriye’de neler oldu neler? Orada kim neler kazanıyor bir açıklarsam var ya...” dediniz. Bu, Soylu’dan çok Saray’a iletilen bir mesaj mıydı? Sahi neler oldu Suriye’de?

2. Soylu’ya ikide bir “Berat Albayrak’la ben Soylu yüzünden kapıştım” diyorsunuz. 'Kapışma' derken neyi kastediyorsunuz? Berat Albayrak’a ne yaptınız da size düşman oldu? Soylu, Berat Albayrak’la uğraşmanız için sizden ne talep etti?

3. Siz Ergenekon’dan tutuklu kaldınız. Bu iktidarın döneminde FETÖ tarafından hapse atılan biri olarak sonra aynı iktidarla yolunuz nerede kesişti? 15 Temmuz’da size herhangi bir görev verildi mi? Verildiyse adamlarınız ve siz o gün ne gibi görevler üstlendiniz?

4. Sizinle birlikte yol yürüyen ve belli ki birçok konuda ortak hareket ettiğiniz iktidarın size karşı Alaattin Çakıcı’yı çıkarmasının nedeni sadece Mübariz Mansimov’u korumanız nedeniyle mi yoksa başka konular da var mı?

5. Videolarınızdan birinde Remzi Gür’ün adını geçirip sonra yarım bıraktınız. Remzi Gür’e ne gibi bir mesaj ilettiniz?

MUSTAFA BALBAY’DAN SARAY’A VE YETKİLİLERE

1. Erdoğan’ın değişik unvanları var. AKP medyasının birinci halkası “Başkan” diyor. İkinci halkası Cumhurbaşkanı diyor. Muhalefet, partili Cumhurbaşkanı diyor. AKP’liler “genel başkanımız” diyor. Sokak “reis” diyor. Peker, “Tayyip abi” diyor. Abi sözü yakın ve özel bir hitaptır. Peker’in “Tayyip abi”si neye karşılık geliyor?

2. Soylu Habertürk’te, açılım sürecinden 15 Temmuz’a kimi dönemlerle ilgili “bilinmeyenleri” anlattı. Bu, Erdoğan’a yönelik “çok şey biliyorum, ona göre” mesajı mıydı?

3. Saray, bir CHP milletvekilinin dil sürçmesine bile aradan 24 saat geçmeden hakaretler yağdırırken burada neden sessiz? Süreç, Saray’ın kontrolünde mi ilerliyor, kontrol dışına çıktı da perde gerisinde “pazarlık sessizliği” mi var?

4. AKP içinde Soylu’ya yönelik bir etkin sahiplenme ya da eleştiri yok. 10 Nisan 2020’de istifa ettiğinde yoğun taraftar toplayan Soylu’ya aynı destek niye yok?

5. Peker’in verdiği bilgiler sadece olayların içinde olmasından mı kaynaklanıyor yoksa devletten Peker’e bilgi sızdıran, destek veren var mı? 

MİNE SÖĞÜT’TEN TÜRKİYE’DE YAŞAYAN HERKESE

Sedat Peker’in konuşmalarından yola çıkarak sorulabilecek soruların hepsi galiba soruldu. Sadece gazeteciler değil, mahalle bakkallarının ve ilkokul çocuklarının bile kafası şu an bu sorularla dolu. Tutarsızlıklar, çelişkiler ortada. Yapılan ve yapılmayan işler de. O yüzden benim sorularım iktidara ya da Sedat Peker’e yönelik değil, bu ülkede yaşayanlara, yani kendimize yönelik.

1. Peker’in açıklamalarından sonra mafyanın aslen ne anlama geldiği ve ne işe yaradığı anlaşıldı mı? Peki, ölçüsüz bir vatan, millet ve bayrak sevgisinin, aydın nefretinin, gazeteci düşmanlığının? 

2. İktidarların önceliklerini sağ ideolojilerin değerleri belirlediği zaman insan haklarından hukuka, kadın sorunundan basın özgürlüğüne kadar birçok temel meselenin riske girdiği anlaşıldı mı peki?

3. Makyavelist bir yaklaşımla dini ve milliyetçiliği arkasına alanların, paraya tapanların, gemisini kurtaran kaptan ahlakıyla yaşayanların iktidarda olmasının sonuçlarının telafisinin ne kadar imkânsız olduğu anlaşıldı mı?

4. Ve en önemlisi tüm ülkelerin legal ve illegal birer ekonomisi olduğu ve herkesin her şeye, nasırına basılmadıkça ya da işine yaradıkça göz yumduğu anlaşıldı mı? 

5. Küçük bir çocuğun bile uyuşturucuya ulaşabilmek için kolayca torbacı telefonu bulabildiği bir dünyada, ülke narkotiklerinin uyuşturucu baronlarına dokunamamaları için ellerini kollarını bağlayanların, aslında bizim tercihlerimiz olduğu anlaşıldı mı? 

Her şey anlaşıldıysa artık dağılabiliriz, hem manen hem de madden...