Cumhuriyet, ülkeyi geriye çekme, haklarda direnme savaşlarının tanığı

12 Mart’ın, ikinci dalga derin operasyonlarında, özel kişiler, örgütlenmeler odaklı derin işkenceler, operasyonlarda, deyim yerinde ise gün ayarlı ataklar yaşanıyor.. Ülkenin aydınlanmacı önde liderleri ile kurumları, yine deyim yerindeyse Nadir Nadi yönetimindeki Cumhuriyet’te, cephe ittifakı oluşturmuşçasına toparlanıyorlar..

Şükran Soner

Cumhuriyet’in kurtuluş, kuruluş, Atatürkçü laik Cumhuriyet devrimleri odak yapılmış değerleri, kazanımları üzerine, 27 Mayıs Anayasası yasaları ile gelen evrensel insan hakları örgütlenme özgürlükleri, değerleriyle, insana, sola dönük toplumsal kazanımlar patlamalarından ödünler vermemek yolunda dik duruşlar paylaşılıyor..

Nadir Nadi’li yönetime dönüş tarihi 14 Temmuz, “Yeniden başlarken” yazarlarıyla toplu kamuoyunun karşısına çıkışı 6 Ağustos.. Geçen haftanın sayfalarında paylaşılamamış kimi anlamlı örneklerle devam etmek gerek..

Cumhuriyet’te buluşmalarda; köşe yazıları, makaleler yanında, dizi, araştırma yazıları, edebiyat, sanat-kültür, mizah..üzerinden yok yok..

YILDIZ İNCESU’NUN ROMANI

Yıldız İncesu’nun, bir maliyeci kadının, 1971 TRT Ödülü’nü kazanmış, “Doktor Cemil” romanının Cumhuriyet’te yayımlanmaya başlamasını atlayabilir miyiz? Bürokrasi sıralarından toplumun nasıl görüldüğünün edebiyatımıza kazandırılması örneğinin tanıtım söyleşisini Turhan Ilgaz yapmış. Yeri değil belki ama yakın dostluğunu kullanarak yazıişleri müdürü iken benim yayımlanmasına karar verilen ilk köşe yazıma “İşçinin Evreninden” adını veren de o. Dostluğuna saygının gereği, günümüzde de örgütlü işçi sınıfı gücünün tüketildiği koşullarda da uysa da uymasa da sınıf gerçeği, bakış açısının ortadan kalkmasının söz konusu olamayacağı gerçeğini gözeterek yazabildiğim sürece değiştirmeyi aklımdan geçirmeyeceğim..

3 Ağustos tarihli Cumhuriyet’in birinci sayfasında işte bu romanının yayımlanmasının tanıtımının yapılması adına Yıldız İncesu ile yapılmış bu söyleşiye yer verilmiş. Hemen altında Rauf Mutluay gibi önemli edebiyatçımız, İncesu’nun hem ödül alan romanı hem de yazarlığı üzerinden çok anlamlı görüşlerini paylaşmış. Bize olabildiğince okunabilir bir sayfa kupürünü paylaşmak kalıyor.

MEHMET BARLAS’IN, ‘BİR CUMHURİYET’İN MACERASI’ İNCELEME DİZİSİ

Mehmet Barlas’ın, Fransa’nın Napoleon’dan Petain’e, İmparatorluktan Cumhuriyet’e bir büyük devletin macerasını inceleyen yazı dizisi 4 Ağustos günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasından anons edilmiş. Nadir Nadi başta yazarlarının dönüşünün başladığı 6 Ağustos günlü Cumhuriyet’in 5. sayfasından yayımlanmaya başlamış. “Yenilgi.. İç bunalım.. Teslim, fakat devlet yine ayakta” vurgulaması ile 1972’nin pek çok sorununun köklerine de indiği saptaması yapılmış.

ERGUN BALCI ATLANABİLİR Mİ?

Atlanamayacağının altını çizmek adına Nadir Nadi’nin ölümü sonrası, yine bir liberal operasyon gerekçeli aile içi sayılabilecek darbenin ardından, Cumhuriyet’in iflas masasına sürüklenmesi macerasından bir anımı paylaşmak isterim.. Oğlum Devrim, artık üniversite mezunu, gazeteden istifada öncelik atağımı duyunca, ilk sorusu “Anne, Ergun Ağabey de ayrıldı mı” oldu. Kimseyi aramadığımı, ayrılmış olabileceklerini bilemediğim yanıtını alınca da net devam etti, “Anne, haklılığınızı sorgulamam, ama Ergun Ağabey ayrılmamışsa ben Cumuhuriyet almaya devam ederim. Çünkü dünyayı, dış politikayı sağlıklı algılayabilmemin başkaca yolu yok” demişti.

1990’lı gidiş dönüş maceramız, okur boykotu sonrası odalarımız karşı karşıya düştüğünde, kimi konular üzerinden satır aralarını okumaya çalışıp, Ergun’un hâlâ yazmadığını gördüğümde “Ne zaman yazacaksın?” türünden sorgulama yaptığımı anımsıyorum. Hiç etkilenmeden “Ben daha ne olupbittiğini tam kavrayamadım ki yazayım” türünden yanıtlar verirdi.

Şimdi toplu dönüş gününün, 6 Ağustos 1972 günlü 3. sayfada yayımlanmış “Japonya’nın yeni politikası” başlıklı, derinlikli dünya dengelerinin değişmini haber veren yazısını okuyunca gülümsemeden, “öğrenmeden yazmam” sözcüklerinin anlamını daha iyi kavradığımı itiraf etmeden geçemedim.. Japonya’nın Amerikancı siyasetten çıkışı, Çin’le daha sağlıklı ilişkiler kurma girişimleri üzerinden güncel yaşananları öylesine kanıtlı, belgeli paylaşmış ki.. Günümüze dönük dersler çıkarabilme boyutu için bile tam sayfa vermeye değerdi. Meraklılarına duyurulur..

ERDAL ATABEK’TEN ‘TOPLUM SAĞLIĞI’, ‘KÖYLERİMİZİN SAĞLIĞI’ ÜZERİNDEN DERSLER..

Dr. Erdal Atabek’in uzun soluklu Türk Tabipleri Birliği Başkanlığı’nı yaptığını, sağlık sorunlarına dönük toplumsal, koruyucu halk sağlığı öncelikleri olmak üzere, akla gelebilecek her konunun yıllar içinde atlanmadan, dönem sorunları ile de uyumlu olarak kamuoyu ile üstelik etkin eylemlerle paylaşıldığını hiç unutmamak gerekiyor. Toplum sağlığı başlıklı ilk yazısında Avrupa ülkelerinden örneklerle, Türkiye gerçeklerinin rakkamlarla paylaşılması da var. Bir doktora düşen hasta sayısı Almanya’da 370, Türkiye’de 2 bin 763, Almanya’da bir hemşireye düşen nüfus 370, bizde 3 bin 90. Sonuç olarak yine de kaygılanmak yerine, çözüm üretmenin yollarını göstermeyi seçiyor. Var olan koşullar içinde köylere düşen doktor, sağlıkçı ziyaretçi sayısı, süresi tablosu daha da bozuk. Ayda bir doktorun ziyaret edebildiği köye yüzdesi yüzde 40’lar, birden az yüzde 31’lerde. Gerisini varın, düşünün. Bir de köylülerin yoksuluk gerçekleri içinde beslenmede yaşadıkları sorunların altını çizmek gerekiyor. Köy kalkınması üzerinden yapılabileceklere öncelik verilmesinin gereğinin altını çiziyor. 

ECEVİT’İN 1973’TE SEÇİM İSTEĞİ ÇIKIŞI

10 Eylül 1972 birinci sayfadan geniş yer verilen Ecevit’in 1973’te seçim isteyen çıkışı var. 12 Mart’tan sonrasında yaşananlar değerlendirilirken çıkar güçlerinin ağırlığının altı çiziliyor. Anayasanın temelinden değiştirilmek istendiği, bir tek reform yapılmadığı, halkçı aydınların seslerinin kısıldığı gerçekleri sırkalanıyor. Ecevit’in görüşleri Cumhuriyet’in “Olayların Ardındaki Gerçek” köşesinden destekleniyor.

FIJ KONGRESİ İSTANBUL’DA

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (FIJ) kongresi ne  zaman ülkemize taşınmışsa, ülkemizde askeri ya da sivil darbeler üzerinde yaşanan çok ağır düşünce özgürlükleri sorunları var demektir. 12 Mart’ı ülkemizde heyetlerin soluksuz gelişleri ile ülkemiz gazetecilerinin sorunlarına destek vermekle yetinmediler. FIJ’in 11. Dünya Kongresi de İstanbul’da yapıldı. 12 Eylül tarihli Cumhuriyet’in 1. sayfasından genel kurul geişmelerine fotoğraflı geniş yer vermekle yetinilmemiş. 13 Eylül günü yine birinci sayfamızdan ayrıntılı verildiği üzere, mahkûm Türk gazetecilere yapılan ziyaret paylaşılmış. Biz de ikisini birden fotoğraflı olabildiğince geniş yayımlıyoruz. 40 dakikalık bir bekletmeden sonra hükümlü gazeteciler Çetin Altan, Doğan Koloğlu, Alpay Kabacalı ve Sabri Yılmaz’la yapılmış 2 saati aşan ziyaretin ellerinde çiçeklerle anmanın bir anlamı olmalı. Uluslararası gazeteciler sendikaları önderlerine TGS Başkanı Sadullah Husumi eşlik ediyor.

BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI EREM’E GÖRE BASIN SUÇU DİKTATÖRLÜK DEVRİNDEN KALMA BİR KAVRAM

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Faruk Erem, TGS Ankara üyelerinin ziyaretinde, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, yaptığı açıklamalar, Cumhuriyet’te soru cevaplı geniş yayımlanmış. Sonuç olarak fikir suçu kavramının, basın suçu ile eşanlamlı kullanıldığının altını çizmiş. Ancak düşüncenin paylaşıldığı basın suçlarının, diktatörlüklerden kalma bir kavram olduğu gerçeğini vurgulamış. 26 Eylül 1972 tarihli Cumhuriyet’te soru cevaplarıyla yayımlanmış geniş haberde, hukuk uygulamalarının çarpıklığı ayrıntıları ile açıklanmış. 

CUMHURİYET ÇALIŞANLARINA, OKURLARINA DEPREM DERSLERİ

İnşaat Mühendiseri Odası İstanbul Şubesi’nin başlatığı “Teknik Güç” dergisi yayını ile Cumhuriyet ailesine desteğinden örnekleri daha önce sizlerle paylaşmıştım. Oktay Kurtböke, Nadir Nadi’nin yeni yönetiminde yazıişleri müdürü olarak çalışmaya başladıktan sonra, o günlerin zorlu koşullarında gönüllü sayfa sekreterliğini yaptığı derginin içeriğini paylaşmış olmakla, bilgi birikiminin Cumhuriyet çalışanlarına ve de okurlarına aktarılması gereğinin önemi üzerinde durdu.

Doğrusu Cumhuriyet çalışanları için öncelikli eğitim derslerine bu birikimi ile geçiş yapmayı seçti. Ne yazık ki her darbe döneminde talan edilmiş arşivimizin kupür zarfları içinde fotoğraflarını bulup sizlerle paylaşamadım. Nadi Nadi’nin dönüşü sonrası eski arşiv binamız yazıişlerine ayrıldıktan sonra, toplu çalışılan büyük salonun ortasında, çok kalabalık bir Cumhuriyet çalışanı kadrosunu, deprem mühendisliğinin uzmanlığında öne çıkmış inşaat mühendisi Ersin Arıoğlu ile iş ortağı Köksal Anadol’u bu konferansa davet etti. 

Arkadaşlarımızın deprem gerçeği üzerinden sorabilecekleri tüm sorulara dönemin gerçekleri, yapılmış çalışmalar çereçevesinde yanıtlar verildi. Saatlerle sürdü..

Okura dönük paylaşım için ikilinin iki önemli uluslararası kongrelere aktarılmış çalışmalarını paylaşmayı seçmiştim. 25 Eylül 1972 tarihli Cumhuriyet’in birinci sayfasında, uluslararası bilim kongresinde kabul görmüş olarak Mimar Sinan’ın eserlerinin şiddetli depremlere dayanma çalışmalarının özetine yer verilmişti. 26 Eylül tarihli ikinci çalışmaları ise BM’nin önerdiği bir proje çalışmasının sonucu idi. Yine uluslararası kongerelerde de yer verilmiş bu projede ise ülkemizde yaşanmış pek çok kırsal kesimi kapsayan depremlerin hasarları üzerinden yapılmış ayrıntılı çalışmaları sonucunda, kırsal kesimin kendi olanakları içinde yapabilecekleri ve ayakta kalabilecek yapılaşmanın örneklerinin sonuçları ortaya çıkarılmıştı. Ne yazık ki BM onaylı proje çalışmalarının ayrıntılı sonuçları da pek çok tozlu raflara kaldırılmış çalışmalar arasında durmakta, sonuçları yararlı çabalarla halka yansıtılamamakta..

YENİ TUTUKLAMALAR, İŞKENCELER, OPERASYONLARIN TARİH ÇAKIŞMALI YAĞMURU

Bir önceki sayfamızda paylaştığımız İlhan Selçuk’un tutuklanması haberi ile çakışan gelişmeler peş peşe.. İlhan Ağabey’in tutuklanması haberine göre 19 Ekim akşamı 18.00’de evinden gözaltına alınmıştı. İlhami Soysal, 21 Ekim tarihli Cumhuriyet’in haberine göre yine 19 Ekim akşamı aynı saatte Çankaya’daki basın sitesindeki evinden alınıyor, haberi Cumhuriyet’te 21 Ekim günü yayımlanıyor.  22 Ekim tarihli haberimize göre ise bir AP’li milletvekili, Erdal İnönü için tedbir istiyor. 22 Ekim tarihli bir diğer haberimizde ise Prof. Mümtaz Soysal’ın tutuklanmasının haberi var. 24 Ekim tarihli haberimizde ise bir gün önce Doğan Avcıoğlu’nun Kadıköy’deki evinden gözaltına alındığının bilgisi veriliyor. 25 Ekim tarihli haberimizde de Prof. Soysal’ın 6 yıl 8 aya mahkûm olduğunun bilgileri var. 1 Kasım tarihli haberimize Alacakaptan için 6, Mumcu için 15 yıl hapis istendiğinin duruşma haberi yer alıyor. 14 Kasım günlü haberin içeriğinde Kürkçü’nün yargılanmaya başladığı duyuruluyor. 15 Kasım günlü haberimizde kapatılan Devrim dergisinin yazıişleri müdürü Hasan Cemal ve yazar Uluç Gürkan’ın birer yıl hapse mahkûm oldukları duyuruluyor. 17 Kasım günlü haberde İlhami Sosyal’ın tutuklandığı bilgisi var. 19 Kasım günlü haberde İlhan Selçuk’un da tutuklandığı bilgisi veriliyor. 24 Kasım’da sıkıyönetimde bakılacak yeni davaların geniş açıklamasına, 1. Ordu Sıkıyönetim Komutanlığı’nca yapılmış birifingden, tablolarıyla yer verilmiş. Aynı günlü gazetemizden Ali Ulvi’nin karikatürü ile nokta koymak isteriz..