"Cumhurbaşkanı'nın görev süresi 5 yıl"
Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, Cumhurbaşkanının görev süresinin 5 yıl olması gerektiğini düşündüğünü belirterek, "Ancak kararı verecek olan YSK'dır. Bu curcuna ortamdan çıkmayı sağlamak için YSK oturup karar vermelidir" dedi.
cumhuriyet.com.trTürkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, Cumhurbaşkanı'nın görev süresine yönelik '5 yıl mı 7 yıl mı" tartışmalarını değerlendirdi.
Böyle temel bir konunun halen tartışılıyor olmasının doğru olmadığını belirten Şener şöyle konuştu:
"Bu konuda kararı verecek olan merciin karara varıp açıklama yapması gerekir. Şu anda herkes bu konuyla ilgili bir takım görüşler beyan ediyor . Kendince ya beş yıl diyor ya yedi yıl diyor. Ama asıl konunun sahibi YSK'dır. Bu curcuna ortamdan çıkmayı sağlamak için YSK oturup karar vermelidir. Şu ana kadar yapılan yorumlarda, Cumhurbaşkanının görev süresinin 5 yıl olduğu eğilimi hakim. Ben de beş yıl diye düşünüyorum. Ancak yine de kararı verecek olan YSK'dır."
"Yeni bir referandum konusuna dönüşmesin"
Şener, AKP içindeki, Cumhurbaşkanı'nın görev süresine ilişkin farklı görüşleri ve son kararın Başbakan tarafından verileceğine ilişkin yorumları da değerlendirdi. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu, hukuk devletinde siyasi iktidarın ve bir siyasi partinin genel başkanının gücünün her şeye yetmeyeceğini kaydeden Şener, "Demokrasi gücün, yetkilerin ve sorumlulukların paylaşıldığı bir rejimdir. Her kurumun, makamın yetkileri, gücü ve sorumlulukları bellidir. Böyle bir konuyu Başbakan'ın belirleme yetkisi yoktur. Ben belirlerim diyorsa da hukuk devleti Türkiye'de tartışmalı hale gelir" dedi.
Cumhurbaşkanı'nın görev süresiyle ilgili yeni bir anayasa değişikliği gerektiği yönündeki yorumları ise Şener, "Gerekli olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki üst üste her yıl seçim yapar hale geldik. Bu konuda da Meclis'te tartışmaya yol açacağı için yeni bir referandum konusu haline dönüşebilir. 2009'da yerel seçimleri yaptık ardından bu yıl referandum sürecini yaşıyoruz. Önümüzdeki yıl genel seçimler var, ardından muhtemelen cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Halkın her yıl sandığa gidip geldiği, büyük seçim masraflarının yapıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu seçimler siyasetin, ülkenin ve halkın sorunlarından kopmasına yol açıyor. Siyaset zamanı siyasi polemik ve kavgalarla geçiriyor" diye konuştu.
"Başbakan'ın tavrı rejim sorunudur"
Siyasette son günlerde yeniden tırmanan üslup tartışmaları konusunda ise Şener, meydanlarda, eleştiriden çok küfürleşmeye, hakarete varan, kini, nefreti yaygınlaştırmaya dayalı bir söylem geliştirildiğini, bunun Türkiye'ye hiçbir faydasının olmadığını söyledi. Şener, "Çirkinlikten öte, kaba, hoyrat, mizahtan, nüktedanlıktan, derinlikten uzak, vatandaşı futbol maçı seyreder gibi, kavga ortamında taraf tutmaya yönelik bir garip siyaset biçimi. Yaşananlar, gerçekten özellikle son üç dört yıldır siyasetin düştüğü durumu gösteriyor. Başbakan açısından önemli olan kavga, vatandaşı ayrıştırmaktır. Vatandaşı ayrıştırdığı takdirde istediği oya ulaşıyor. Yolsuzlukların üzerini de kapatıyorlar. Başbakan elindeki kamu gücünü kendi gücü zannediyor, kamu kaynaklarını da kendi kaynakları zannediyor. Hukuk devletinde, demokraside bir başbakanın böyle bir algılama içerisinde bulunması o ülkenin yaşayabileceği en büyük felakettir. Başbakan referandum sürecinde evet demezseniz canınızı yakarım, gününüzü görürsünüz, bitaraf olan bertaraf olur diyor. Bu yaklaşım tarzı gerçekten çok yanlıştır, hukuk devleti ilkelerine, demokrasiye aykırıdır. Başbakan kamu gücü ve kaynaklarını sopa ve havuç olarak kullanmaktadır. Sözleri de aslında tehdittir. Bütün bu yaklaşımlar Türkiye'de bir rejim sorunudur. Başbakan'ın tavrı bir rejim sorunudur" diye konuştu.