Cumartesi Anneleri'nden Soylu'ya yanıt: Meydanları terk etmeyeceğiz

Cumartesi Anneleri'nin 700’üncü oturumuna yönelik sert polis saldırısına ilişkin, İHD’nin İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması yapıldı. Kayıpları için adalet beklentilerini bir kez daha yineleyen Cumartesi Anneleri, saldırıların amacına ulaşamayacağını belirterek, meydanları terk etmeyeceklerini ilan ettiler.

Zehra Özdilek

<video:1065829>

Fotoğraflar: Kurtuluş Arı

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan kayıp yakını Maside Ocak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, “ Biz devlet yetkililerinden yasaları işletmesini isterdik. Süleyman Soylu’nun dosyaların takibi için savcılara seslenmesini ve yasaları işletmesini söylemesini isterdik. Bize paçoz diyeceğine, savcılara, ‘bu dosyaları sonuçlandır’ demesini isterdik. Bizim bitmeyen yasımız var. Bize tehditler savunmasını anlayamadık. Süleyman Soylu yaptığı açıklama ile suç işlemiştir, yalan beyanda bulunarak suç işlemiştir, mahkemelere müdahale ederek suç işlemiştir” diye seslendi. Toplantıda Cumartesi Anneleri vazgeçmeyeceklerini 701’inci haftada Galatasaray’da olacaklarını söyledi.

<haber-dikey:1065541,1065621>

Cumartesi Anneleri’nin 25 Ağustos’ta Galatasaray Lisesi önünde 700’üncü hafta gerçekeleşecek oturma eylemine yapılan polis saldırısı ve kayıp yakınlarının işkence edilerek gözaltına alınması İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısı ile protesto edildi. “Kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz” yazılı pankartın asıldığı toplantı salonuna, gözaltında kaybedenlerin fotoğrafları da asıldı. Toplantıya, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Ali Şeker, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Garo Paylan, Hüda Kaya, Oya Ersoy, , İHD İstanbul Şubesi Başkanı avukat Gülseren Yoleri, Cumartesi Anneleri Emine Ocak, İkbal Eren, Hanife Yıldız, Maside Ocak, Besna Tosun, Hanım Tosun, Cumartesi İnsanı Mikail Kırbayır, Hüseyin Ocak, Ali Ocak ile çok sayıda kayıp yakını ile gözaltına alınanların bir kısmı katıldı.

 ‘Annelik haklarını kullanıyorlar’

 Toplantıda ilk sözü alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri , “Bugün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklama ile bu tutum da başka bir boyut kazanmış durumda” dedi. Grup adına basına açıklamayı Yoleri okudu. Yoleri, müdahalenin anayasal hakların gaspı olduğunu belirterek, protesto ettiklerini söyledi. Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kararı ile keyfi olarak eylemin yasaklandığını söyleyen Yoleri, 47 kişinin gözaltına alındığını hatırlattı. Hukuk dışı bu yasağı protesto ettiklerini söyleyen Yoleri, “700 haftalık bu mücadele kimi zaman cılız da olsa bazı faillerin hesap vermesine neden oldu. Ancak yine de eylemi büyütmeye ihtiyaç var. Bu nedenle de 700’üncü haftaya destek vermek için çok sayıda kişi Galatasaray Lisesi’ne gelmiştir. Hepsine teşekkür ederiz. Bundan sonra da 701’inci eyleme de geleceklerini ve koruyacaklarından dolayı şimdiden teşekkür ederiz” dedi. Cumartesi Anneleri’nin haklı mücadelesinin bu ülkeyi yönetenler tarafından bilindiğini söyleyen Yoleri, Süleyman Soylu’nun açıklamasının, devletin suçlarını örtmeye yönelik olduğunu ve gözaltında kayıp davalarına siyasi müdahale olduğunu belirtti. Erdoğan’ın Cumartesi Anneleri ile yaptığı görüşmeyi Süleyman Soylu’ya hatırlattıklarını söyleyen Yoleri, “Konu hakkındaki raporu da hatırlatıyoruz. Devlet 31 yıldır sonra Kırbayır’ı katlettiğini açıklamıştır. Hasan Ocak’a dair de gerçek bilgi verilmedi. Cumartesi Anneleri anneliği istismar etmemekte annelik hakkını kullanarak çocuklarının kemiklerine ulaşmak istemektedir. Bu talep hepimizin talebimizdir. Bitmeyen bu yas sürecinin tamamlanması ve adaletin sağlanması devletin görevidir” dedi.

 ‘Paços diyeceğine dosyaları sonuçlandırsın’

 Kayıp yakını Maside Ocak ise , “Bugün karşınızda hem insan hakları aktivisti hem de İHD üyesi olarak konuşuyorum. Hepiniz iyi biliyorsunuz ki her cumartesi bizim Galatasaray’da yükselttiğimiz sessiz çığlıkla biz kaybedenlerin yargılanmasını kayıplarımızın kemiklerini istiyoruz. Bize uygulanan şiddet karşısında şunu söyleyebiliriz, Hasan’ın gözaltında iken tanıkları vardı. Bunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Adli Tıp Raporu’nu hatırlatıyoruz. Bugün Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklama Hasan abimin davasında olduğu gibi pek çok davayı etkileyecek. Savcıların bu dosyaları kapatmasına yönelik bir müdahale olduğunu söylüyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Berfo Ana’ya verdiği bir söz vardı. Cemil Kırbayır’ın bulunması için halen dosyaları canlandırmadılar. Biz devlet yetkililerinden yasaları işletmesini isterdik. Biz, Süleyman Soylu’nun bizi tehdit etmesi yerine, Soylu’nun dosyaların takibi için savcılara seslenmesini ve yasaları işletmesini söylemesini isterdik. Bize paçoz diyeceğine, savcılara, ‘bu dosyaları sonuçlandır’ demesini isterdik. Bizim bitmeyen yasımız var. Bize tehditler savurmasını anlayamadık. Süleyman Soylu yaptığı açıklama ile suç işlemiştir, yalan beyanda bulunarak suç işlemiştir, mahkemelere müdahale ederek suç işlemiştir. Bu suçu asla cezasız kalmayacaktır” dedi.

‘Lütfen gel ve bizi dinle’

 Kaybedilen Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır da, 23 yıldan bu yana devleti muhatap alarak sessiz direnişi ve haklılıklarını ifade ettiklerini belirterek, “Bizim canlarımızı yüreklerimizi alanlar, haksızlardır. Biz bunun için mücadele ediyoruz. Biz şunun ya da bunun müdahalesi altında hareket etmiyoruz. Biz irademizi ve cesaretimizi haklılığımızdan alıyoruz. Sen kaybetmişsin. Senden davacıyız. Sen bu meydandan bizi götüremezseniz. Senin görevin bizi oradan uzaklaştırmak değil, oraya gelip bizi dinlemektir. Lütfen gel ve bizi dinle” dedi.

 ‘Beni kimse kullanmıyor, beni buraya yüreğim getirdi’

 Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, 1996’da Ankara’ya gittiğini ifade ederek, tüm yetkililerin kendisini başından savdığını belirtti. “Ben evladımı arıyorum kim bana sahip çıkarsa ben onların yanında olurum” diyen Yıldız, “Ben buraya Murat’ın annesi olarak geldim ama baktım bir sürü Murat var. Ben onların da annesiyim” dedi. Kendisinin de Dolmabahçe Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan görüşmede olduğunu hatırlatan Yıldız, “Erdoğan bizim üzerimizden boy gösterdi. Süleyman Soylu da boy gösterdi. Bizi dinleseydi ya trafiği takip edeceğine. Bizi dinleseydi ya. Beni kimse kullanmıyor. Beni buraya benim yüreğim götürdü. Ben evladımı devlete götürdüm şimdi devletten alamıyorum. Biz sizden eşya istemiyoruz. Biz sizden canlarımızı istiyoruz” dedi.

 ‘Kara cumartesi olarak kayıtlara geçti’

 Cumartesi Anneleri’nden İkbal Eren, 25 Ağustos’un kara cumartesi olarak kayıtlara geçtiğini belirterek, “Biz 699 hafta dile getirdik. Oturmaya başladığımızdan 306’ıncı haftaya kadar bizi duyan olmamış, o hafta bizimle tanışmak istemiş. Annelerimiz, O’nunla tanışınca şunu söylemiş. ‘Kayıp yakınlarının acılarını dindirmek için hükümet olarak üzerine düşeni yapacaklarını’ belirtmiş. Dönemin başbakanı o zamanki. Ben de 38 yıl önce kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşiyim. Sonra Emine Erdoğan açıklama yapmış. Emine, ‘Yıllardır mücadele eden annelerin başbakanın karşısına çıkmadığına şaşırmış, tüm cumartesi annelerinin açısını paylaşıyorum’ demiş. 306’ıncı haftamızdan sonra 394 hafta daha oturduk. Ne değişti? 306 haftada ne söylüyorsak, başbakanla görüştükten sonra 394 hafta da aynı şeyi söyledik. Bizim taleplerimiz değişmedi. Bizim ne topumuz ne silahımız var. Bizim sadece sözlerimiz var. Ne yapmıştık biz? Ne istedik? 699 hafta sessiz çığlığımızı yükseltmek istedik. 700’üncü hafta bizi duymuyorlar, görmüyorlar. Bu mu bunun karşılığı? Bazı şeyler vardır sizi görmezler duymazlar. Bir foto karesi vardır sizin söylediklerinizden çok daha fazlasını anlatır. Biz hak hukuk adalet istedik. Hükümet bir tek adım atmadı hükümet. Ben 38 yıldır ailemle birlikte hak adalet hukuk arıyorum. Bu ülkede biz bunu bulamadık. Dünya bizi duydu. Suanda dünya Türkiye’deki hukuksuzluğu, Cumartesi Anneleri’ni konuşuyor” diye konuştu.

 ‘Kendi kendinizi mi yargılayacaksınız?’

 Süleyman Soylu’nun sözlerine yönelik de konuşan Eren, “Annelik istismar edilmiyor. Annelik aranıyor. Hasan Ocak’ı çukurdan çıkardı Emine Anne hangi istismardan söz ediyorsunuz? Süleyman Soylu sen bunları bilmiyor musun? Anneleri meşrulaştırmıştı senin başındaki. Sen şimdi bizim anneliğimizi inkar ediyorsunuz. Bizi, sizin gazınız, tüfeğiniz susturamaz. Siz de haklısınız, kendi kendinizi mi yargılayacaksınız. Mehmet Ağar’da sizin hükümet de sizin ortağınız. Bizi susturmaya gücünüz yetmez. Adalet arayışımız talep edecek. Annelik başka bir şey Süleyman Soylu sen bilmezsin” dedi.

 ‘Devletin arşivlerinde tüm bilgiler var’

 Cumartesi Anneleri’nden Hanım Tosun, kendilerine yönelik şiddeti kınadığını belirterek, “Üstten emir verenleri şiddetle kınıyorum. Biz 700 haftadır arada oturuyoruz kime ne zararımız oldu? Biz şunu istiyoruz. Kayıplar bulunsun failler yargılansın. Biz bunu söyledik” dedi. Süleyman Soylu’nun açıklamasını utanç verici olarak nitelendiren Tosun, “Zaman zaman bizimle görülmek isteyen devlet yetkilileri nasıl bu açıklamayı yapıyorlar? Biz yıllar önce Cenevre’de bir toplantıya katıldık. O toplantıdan sonra beni gözaltına aldılar. Sorguda bana şu sordular, ‘Bu toplantıya neden katıldın?’ diye sordular. Ben neden İHD’ye üyeyim, sen benden daha iyi bilirsin dedim polise. Beni öldürsen de parçalasan da benim eşim gözaltında kayboldu bunu söyleyeceğim. Sonra o masaya iki tane Fehmi Tosun dosyası geldi. Evet biz biliyoruz devletin arşivlerinde herşey kayıtlı. Benim eşim nereye gitti nerde kayboldu.Tüm bilgiler devlette vardır. Bir kayıbımız kalsa da, iki elimiz onların yakasında olacak. Galatasaray bizim içn meşru bir yerdir. Oradan bizim sesimizi duydu herkes. Biz Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyiz, vazgeçmeyeceğiz. Biz haklıyız, kararlıyız. İnatçıyız. Onların açıklaması onlar da kalsın. Bizim analık babalık vicdanız var. Vicdanı olan biri varsa gelsin bizim karşımıza çıksın, ‘Neden buradasınız?’ diye sorsun” dedi.

Toplantıda Cumartesi Anneleri vazgeçmeyeceklerini 701’inci haftada Galatasaray’da olacaklarını söyledi.