Çözüme nefret kalkanı
Necdet Saraç’ın kaleme aldığı “Adaletin İzinde Seyfi Oktay” kitabı raflardaki yerini aldı. Oktay’ın anılarının yer aldığı kitapta 1963 koalisyon hükümetinin laikliği güçlendirecek önerisi aktarılıyor. Alevilere yönelik karalama kampanyasına karşı hazırlanan bildiriye İlhan Selçuk’un sahip çıktığı da anlatılıyor.
Leyla KılıçGazeteci Necdet Saraç’ın, “Adaletin İzinde Seyfi Oktay” adlı
kitabı Asi Yayınevi’nden çıktı. Raflarda yerini alan kitapta 86 yaşındaki Seyfi
Oktay, anlattıklarıyla yakın tarihin perdesini aralıyor. Kitapta, eski Adalet
Bakanı Seyfi Oktay, 1963 yılında İsmet İnönü başbakanlığında kurulan koalisyon
hükümetinin, Türkiye’nin temel sorunlarından mezhep ayrımcılığına karşı laiklik
ilkesini güçlendirecek, demokratik çözüm önerisini aktarıyor. Ancak bu önerinin
önü “nefret yayınlarıyla” kesiliyor.
Necdet Saraç’ın, “Adaletin İzinde Seyfi Oktay” kitabında,
memleketi Malatya’nın Ballıkaya Köyü’nden çıktığı andan itibaren hayatının her
aşamasında Alevi olduğu için Seyfi Oktay’ın ödediği bedeller de gözler önüne
seriliyor.
Oktay’ın, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduğu
dönemde, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Alevilere yönelik ayrımcılık yapıldığını kabul
eden açıklamalarda bulunuyor. Hatta 1961 Anayasası için görevlendirilen Anayasa
Komisyonu Başkanı Sıddık Sami Onar, Sünniler için yapılanların Aleviler için de
yapılmasını savunan açıklamalar yapıyor.
Kitapta bu bölüm şu ifadelerle yer alıyor: “1963’te, İsmet
İnönü başbakanlığında koalisyon hükümeti Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
yetkilerini artırarak diyanette mezhepler müdürlüğü kurulmasını ve içinde Alevi
masası oluşturulmasını önerdi.” Ancak hükümetin bu önerisi nefret dili içeren
ve adeta Alevilere savaş açan manşetlerle, karşılık buluyor.
‘İLHAN
SELÇUK SAHİP ÇIKTI’
Basının nefret içeren tutumu üzerine öğrenci Oktay ve
fakülteden birkaç arkadaşı ilk Alevi Bildirgesi’ni yayımlıyor. Oktay, bildiriye
giden süreci ve sonrasında yaşananları şöyle anlatıyor: “Bu saldırılara biz de
karşılık verelim dedik. Zaten her birimiz ayrımcılığa uğramıştık. Tavır almaya
karar vermiştik. Bütün fakülteleri gezmeye başladık. Birlikte davranacak Alevi
öğrencileri arıyorduk. Sonunda 52- 53 öğrenciye ulaştık. Alevilere karşı
yapılmış iftiralara ve saldırılara cevap veren ve ‘Mezhepler Müdürlüğü’nün
kurulmasını isteyen basın bildirisini yazdık, ‘Alevi Talebeler’ olarak
dağıttık. Ertesi günü müthiş bir şey oldu. Bize saldıran gazeteler dahil, bizim
açıklamamızı yayımladılar. Bu bildiriye o zaman Cumhuriyet gazetesinden İlhan
Selçuk ilk sahip çıkanlardan oldu. Onu Fikret Otyam takip etti.”
Bildiri ve sonrasında düzenlenen açıkoturumların etki
sağladığını ancak hükümetin olası bir “Sünni-Şii çatışmasını” gerekçe
göstererek yasayı geri çektiğini ve tarihi bir fırsatın kaçırıldığını aktaran
Oktay, “Bugün dönüp bakıyorum da o zaman bir ‘Mezhepler müdürlüğü kurulmuş
olsaydı, devlet bütün inançlara eşit yaklaşsaydı, laiklik konusunda da ciddi
bir adım atılmış olacaktı” diyor.
Siyasi yaşamına 1963 yılında Ankara’nın CHP Altındağ Gençlik
Kolları Başkanı olarak başlayan Oktay, 1991 yılında SHP ve DYP koalisyonunda
Adalet Bakanı oluyor. Oktay’ın görevi 1994’te son buluyor. Kitapta, “Sünni
olunca sorun yok ama Alevi olunca işler zorlaşıyor” diyen Saraç, Oktay için
“Bir Alevinin bakan olması ‘hoş’ karşılanmıyor. Siyasal İslamcılar ve rant
grupları Seyfi Oktay’ı hemen hedef tahtasına oturtuyorlar” ifadelerini
kullanıyor.
Siyasal İslamcılar demişken, kitapta da görüyoruz ki Oktay,
hayatının her aşamasında bu zihniyetin karşısında yer almış. Yaşamının her
noktasında kamuoyuna yaptığı konuşmalarda, yazılarında siyasal İslamcı dalganın
gelişimine dikkat çekiyor, FETÖ ve diğer cemaatlere karşı çıkıyor. Kitapta,
Fethullahçı çetenin basın organlarının Oktay’ı hedef aldığını, Ergenekon
kumpasına dahil edildiğini görüyoruz.
YENİ
KİTAPLAR YOLDA
Necdet Saraç, Oktay’ın Ergenekon Davası’nda yaptığı savunmanın yer aldığı ikinci bir kitabın hazırlıklarına başladığını ayrıca hukuk alanında yardımcı ders kitabı olarak kullanılabilecek “ders notları” niteliğinde üçüncü bir kitap hazırlığında olduğunu ve bu kitabın özellikle anayasa ve CMUK konusunda Oktay’ın yaptığı çalışmaları içerdiğini söyledi.