"Çözülemez sorunlar değil"

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Türkiye'de Alevi yurttaşların problemlerinin, ''çözülemez, üstesinden gelinemez'' sorunlar olmadığını söyledi.

cumhuriyet.com.tr

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Kızılcahamam'da Asya Termal Tatil Köyü'nde devam eden partisinin 14. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'yla ilgili olarak, gazetecilerle sohbet etti. Gün içinde yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Çelik, Devlet Bakanı Faruk Çelik ve Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın görev alanlarıyla ilgili sunumlar yaptığını söyledi.

Bakan Çelik'in kendi bakanlığıyla ilgili bir sunum yaptığını belirten Hüseyin Çelik, TİKA'nın faaliyetleri ve Alevi çalıştaylarının değerlendirildiğini söyledi. Çelik, bugüne kadar beş Alevi Çalıştayı yapıldığını ve ortaya çıkan sonuçların bakan Faruk Çelik tarafından milletvekillerine aktarıldığını belirtti.

Milletvekillerinin de ''katkı niteliğinde'' bazı değerlendirmelerde bulunduğunu dile getiren Çelik, meselenin daha da açıklığa kavuşması için de sorular yöneltildiğini söyledi.

Çelik, ayrıca Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın da kendi görev alanıyla ilgili bir sunum yaptığını aktardı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın öğleden sonraki oturumlara başkanlık etmediğini belirten Çelik, Erdoğan'ın gruplar halinde milletvekilleriyle bazı görüşmeler yaptığını söyledi.
Çelik, yarın da ''Kürt açılımı'' konusunda İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, dış politika konularıyla ilgili olarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Kıbrıs konusunda ise Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in sunumlar yapacağını bildirdi.

Dış politikada, ''eksen kayması'' tartışmalarının yapıldığını anımsatan Hüseyin Çelik, Türkiye'nin küresel iradenin bir parçası olmak gibi bir iddiasının bulunduğunu belirterek, bu iddia varsa tek hedefli çalışmanın olamayacağını söyledi.

Çok etkili ve görünür bir dış politika izlendiğini kaydeden Çelik, daha önce hallolmaz denilen konuların çözüm yoluna girdiğini söyledi.


Dersim tartışmaları

AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Alevi çalıştayları konusunda somut bir önerinin gelip gelmediği sorusuna şu yanıtı verdi:
''Bakan Çelik 7. Çalıştay ile bu işin sonlanacağını bize ifade etti. Bundan sonra bir yol haritası ortaya çıktıktan sonra, bunlar öyle el yordamıyla olabilecek şeyler değil, gerekli görülürse bununla ilgili bazı komisyonlar da kurulabilecek, belli başlıklar ortaya çıkacak. Ama her halükarda 2010 yılı, belki 2010'un ilk yarısı, yani bakanın anlattıklarından anladığımı size söyleyeyim, 2010 yılının ilk yarısı bu işi için çok önemli gelişmelere gebe olabilir''

Başbakan Erdoğan'ın, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ''Dersim, Sivas ve Kahramanmaraş olaylarına değindiğini'' belirten bir gazetecinin, ''Bunu nasıl anlamak lazım?'' sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi:
''Şöyle anlamak lazım. Eğer, Sayın Onur Öymen, TBMM'de o yapmış olduğu konuşmayı yapmış olmasaydı, siz de biz de bunu konuşuyor olmayacaktık. Küllenmiş meseleleri yeniden deşmenin, insanların yarasına tekrar kanatmanın anlamı yok ama bu bir kere olduktan sonra kamuoyu bunu tartışıyor. Kamuoyunun tartıştığı konuları, sizin görmezden gelmeniz olamaz.
Çorum'da yapılan da yanlıştı, Kahramanmaraş'ta, Dersim'de yapılan da yanlıştı. Dersim'dekinin bir farkı var. Dersim'dekinin içinde bizzat devlet vardı.

Çorum ve Kahramanmaraş'ta olup bitenlerde, devlet içindeki hangi karanlık güçler vardı bunu da bilmemiz gerekiyor. Çünkü 12 Eylül'ü yapanlar dedikler ki, 'ihtilal olgunlaşsın diye biz bir yıl bekledik' dediler. Bunu olgunlaştıran neydi. Bu memlekette 5 bin genç, sokakta birbirini boğazladı. Çok önemlidir. 12 Eylül darbesine gelinen süreçteki son yılda, ölen insan sayısı, ondan önceki 7-8 yılın toplamı kadardır. Yani vites büyütülmüş. Ortaya karanlık güçler çıkmış, devlet içindeki belki de kirli odaklar, çeteler devreye girdi. Bunlar bizim gördüğümüz, görmediğimiz, bildiğimiz bilmediğimiz olabilir. Demokratik devlet, şeffaf devlettir.

Eğer bir ülkede hukukun üstünlüğüne inanır, hayata geçirirseniz, orada bu tip sorunlar olmaz. Ama hukukun üstünlüğüne değil de üstünlerin hukukuna dayanırsanız, iş farklılaşır. Başbakan'ın dediği budur. Benim ülkemde yaşanmış bazı acılar var. Ve bunların yanlışlığına temas etmek ve bu yaraların tekrar kanatılmamasını talep etmek, bir başbakanın en tabii hakkı.''


Alevi Çalıştayları

Alevilerin somut bazı talepleri bulunduğu belirtilerek, bunların sorulması üzerine Çelik, şöyle konuştu:
''Bu çalıştayda ortaya çıkan başlıklar aslında bilinen başlıklardır. Ben şuna inanıyorum, Sayın Bakan da buna inanıyor; Türkiye'de Alevi vatandaşlarımızın problemleri, çözülemez, üstesinden gelinemez çözümler değil. Ama nihai olarak ben, siz karar veremeyiz.

Sonuçta bu çalıştaylar bittikten sonra, ortaya çıkan sonuçlara göre bazı adımlar atılacak. Bir de meseleye şöyle bakmak lazım. Hükümetimiz bu meseleye samimiyetle yaklaşıyor. Burada oy hesabı yok. Efendim, 'şunu, bunu yapalım da Aleviler bize oy versinler' kaygısıyla bunlar yapılmıyor...

Toplumda şöyle birşey var, 'Aleviler eşittir CHP'nin tabanı'... Yok böyle bir şey.AK Parti bu işleri yaparken, bir oy hesabı, kaygısıyla yaklaşmıyor. Bizim vatandaşımız kim olursa olsun, etnik kökeni, felsefi inancı, kanaati ne olursa olsun, bu ülkede kendisini rahat hissetmelidir.''


"Senaryolar bolca üretiliyor"

Çelik, bir soru üzerine Başbakan Erdoğan'ın katıldığı sabah oturumunda bir milletvekilinin, ''Kürt açılımı"yla ilgili görüşlerini ifade ettiğini belirterek şunları aktardı:
''(Sizin konuşmalarınız ortada, koordinatör bakanımızın konuşmaları ortada, anayasa değişikliği yapacağız dediğimiz zaman bazıları, 'anayasa değişikliği ne demek... İlk üç maddeyle ilgili' diyorlar. Bütün bunlara rağmen, muhalefet bizi bölücülük yapmakla, üniter yapıyı bozmakla suçluyor) Arkadaşımız, bunun daha iyi anlatılması, teyiden anlatılması görüşünü ifade etti.''

''Kesinlikle bir otonomi konuşmuyoruz, federasyondan bahsetmiyoruz, özerklikten söz etmiyoruz, burada en ufak bir tereddüt söz konusu değil'' diyen Çelik, şöyle devam etti:
''Eğitim dili Türkçe'dir bu konuda bir tereddüt söz konusu değildir. Ay yıldızlı bayrağımızın söz konusu değil, İstiklal Marşımızın olması söz konusu değil, Ankara'nın başkent olmasında bir tereddüt yok. Bunların değiştirilmesine yönelik bir niyet de çaba da yok. Bütün bunları söylememize rağmen muhalefetin işine bu geliyor olmalı ki memleket bölünüyor' senaryoları bolca üretiliyor.''