COVID'li hastalara bakan doktor Cumhuriyet'e konuştu

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde çalışan ve durumu ağırlaşan koronavirüs hastalarına bakan doktor, önümüzdeki haftadan itibaren sürecin kritikleşeceği uyarısında bulunarak, “Biz sayılara takılmıyoruz, biz elimize gelen kritik hasta sayısına bakıyoruz. Hastalar kritikleşiyor” diye konuştu.

Tuğba Özer

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yoğun bakım ünitesinde koronavirüs (Covid-19), taşıyan durumu ağır hastaları takip eden bir doktor ile salgın sürecini konuştuk. Hastanenin, enfekte olan hastaların ve sağlık çalışanlarının durumuna ilişkin bilgi aldığımız doktor, 20’li yaşlarda da pozitif hastaların bulunduğunu ancak durumu ağırlaşanların 65 yaş ve üzeri olduğunu söyledi. 

Doktor, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yoğun bakım servisi özelinde, ekipmanların yeterli olmadığını dile getirerek, “Alkışlar motivasyonumuzu artırıyor fakat orada alkışlandıktan sonra sabah hastaneye gittiğimizde malzeme bulamamak moralimizi bozuyor” dedi.

’20-25 YAŞINDA DA POZİTİF HASTALAR VAR’

-Siz doğrudan koronavirüs pozitif hastalarla ilgileniyorsunuz. Hastanenizdeki genel durumu anlatır mısınız? Günde kaç kişiye bakıyorsunuz? 

Şu anda koronavirüs uygulamasına geçilmiş durumda. Hasta geldiği zaman birkaç aşamalı bir süreçten geçiyor. Önce ateşi ölçülüyor daha sonra ilk karşılama noktasına gidiyor, orada hikayesi alındıktan sonra eğer şüpheli bulunduysa acil servise gönderiliyor. Acil servise gönderildikten sonra tetkikleri yapılıyor. Eğer koronavirüsten şüpheleniliyorsa hasta yatırılıyor.

Hasta yatırıldıktan sonra eğer koronavirüsü tespit edilir ve durumu ağırlaşırsa o zaman hastayla ben ilgileniyorum. Yani ben son noktayım koronavirüslü hastalar için. Durumu ağırlaşırsa, yani ölümcül olursa tedaviye alıyoruz yoğun bakımda. Şu an bizde yoğun bakımda yatan hastaların hepsi 65 yaş ve üstü. Ama örneğin 20, 25 yaşında da pozitif çıkan hasta var. 

‘ÖNEMLİ OLAN SAYININ KAÇ OLDUĞU DEĞİL’

-Son açıklanan rakamlara göre, yaşamını yitirenlerin sayısı 30’u, vaka sayısı ise 1236’yı buldu.

Sayılara çok takılmamak gerekiyor. Bu sayıyı biz belki binlerle, belki bir hafta sonra on binlerle ifade edeceğiz. Önemli olan sayının kaç olduğu değil nasıl yönettiğiniz. 

-Sağlıkçıların malzeme eksikliği bulunuyor mu? Siz çalışırken yeterli maske ve eldiven gibi ekipmanlara sahip misiniz?

Bize bakanlık tarafından 2 gün önce malzeme temini sağlandı, 2 tane gözlük, 20 tane maske gönderildi. Bakanlık tarafından belki hastaneye daha fazla gönderilmiştir ama bizdeki yoğun bakım ünitesine aktarılan  sayıyı söylüyorum ben. Maskeler en fazla 8 saat kullanılabiliyor. Gözlük dezenfekte edildiği takdirde tekrar kullanılabiliyor. Tulum yok, cerrahi önlüklerimizi kullanıyoruz. Aslında 2 tane tulumumuz var ama çok zor durumda kalırız belki diye onları saklıyoruz. Şu an belki üzerimize bulaşıyor ve üzerimizden yayıyor olabiliriz çünkü bu ekipmanlar ne kadar koruyucu bilmiyoruz. Aynı şekilde basit maske konusunda bile sıkıntıdayız. Ameliyata giren doktorlara ve hemşirelere birer tane veriliyor ve ‘akşama kadar bunu kullanın’ deniyor. 

Bu kıtlıkta yoğun bakım ünitesinde şunu yapıyoruz; diyelim ki elimizde 10 doktor var. Hepsini aynı anda kullanmak yerine 2 doktor kullanabiliyoruz. Malzeme eksikliği olduğu için.

‘1500 TL’LİK MALZEMEYİ KENDİM ALDIM’

İtalya’da koronavirüs bulaşan hekimlerin en büyük kısmını yoğun bakım ünitesindekiler oluşturdu. Çünkü en çok damlacık bulaşabilecek işlemleri biz yapıyoruz. Akciğere tüp sokma v.s gibi. O yüzden yoğun bakımdaki herkesin çok ciddi korunması gerekiyor. Bu yüzden 20 maske 2 gözlükle çözülecek bir konu değil. 

Normalde bütün malzemelerin devlet tarafından karşılanması gerekiyor. Türkiye’de birçok bütçe var. O bütçelerden bazıları buraya aktarılsa hastanelerin malzeme sorunu çok kolay çözülebilir. Bizler, asistan hekimler olarak  cebimizden para vererek malzeme alıyoruz. Ben bin 500 liraya tek kullanımlık baştan aşağıya malzeme aldım. Almak zorundayım çünkü elimde bir yedek bulunmak zorunda.

- Hastanelerden malzeme çalındığı bilgileri de geliyor. Siz tanık oldunuz mu?

Evet ben gördüm. Hastanenin muhtelif yerlerine dezenfektanlar yerleştirmiştik gelip gidenler kullansın diye birkaç saat sonra hiçbiri yoktu. 

‘HASTALAR KRİTİKLEŞİYOR’

-Hastaneniz özelinde ya da genel olarak soracak olursak; sürecin iyi yönetildiğini gözlemleyebiliyor musunuz?

Bu salgın bir pandemi yarattı. Ve bu pandemi bir kere önlem almakla çözülebilecek bir şey değil. Tek bir a,b,c planıyla çözülecek bir şey değil. Sürekli dinamik olarak bununla ilgilenmesi gereken insanlar olması gerekiyor. Kendi hastanem için, şu ana kadar çok ağır bir yükle karşılaşmadık. Ama istatistiklere dayanarak şunu öngörüyoruz; önümüzdeki haftadan itibaren işlerimiz çok zorlaşacak. O zaman göreceğiz sürecin nasıl yönetileceğini. Biz sayılara takılmıyoruz, biz elimize gelen kritik hasta sayısına bakıyoruz. Hastalar kritikleşiyor. Ölü sayısı da artacaktır.

‘ALKIŞLANDIKTAN SONRA MALZEME BULAMAMAK MORALİMİZİ BOZUYOR’

-Akşamları sizler için yurttaşlar tarafından alkış etkinlikleri yapılıyor. Sizin ve diğer sağlıkçıların motivasyonları nasıl? 

Bir yanda mesleğin getirdiği savaşçı ruh içindeyiz genel olarak. Ama savaşırken hem devleti hem bakanlığı hem mülki idareyi hem de vatandaşı yanımızda görmek istiyoruz. Alkışlar evet motivasyonumuzu artırıyor fakat orada alkışlandıktan sonra sabah hastaneye gittiğimizde malzeme bulamamak moralimizi bozuyor. 

‘SALGIN VARKEN DAHİ GÜVENLİK SORUŞTURMASI DAYATILIYOR’

-Sizin daha önce güvenlik soruşturması nedeniyle mesleğinizi yapmanız engellendi. Şu an ise bir doktor olarak salgına karşı görev alıyorsunuz. Bu size ne hissettiriyor?

Bu güvenlik soruşturması denen şeyin aslında toplum sağlığı için ne kadar büyük bir risk teşkil ettiğini görmüş olduk. Şu an binlerce doktor sahaya inemiyor. Bir sürü KHK’li ve güvenlik soruşturmasından geçemeyen doktor var hala. Bundan iki gün önce yeni tebligatlar yayınlandı. Bazı doktorlara ‘sen güvenlik soruşturmasından geçemedin, çalışmazsın’ dediler. Ortada böyle bir salgın varken o konuda hala inat ediyorlar. 

'TEST MERKEZLERİ ARTMALI’

-Dünya Sağlık Örgütü ve Türk Tabipleri Birliği ısrarla test yapılması gerektiğine vurgu yapıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da hızlı tanı kitini devreye sokacaklarını açıkladı. Test konusunda Türkiye’nin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Şu an test sayısını artırmak gerekiyor. Şu anda da zaten bunun için çalışma yapıldı ama hala yeterli değil. O kitler hastanelere ulaştığında işlerimiz çok daha kolaylaşacak. Şu an 16 merkezde test yapılabiliyor, onun sayısı 36’ya çıkarılacak. Test merkezinin çok daha fazla artmalı.

Test bizim için neden gerekli? Biz kriz programında çalışıyoruz şu an. Bizim program yapabilmemiz için elimizdeki veriyi görebilmemiz gerekiyor. Biz yeterli olabilecek miyiz? Buna odaklanıyoruz.

‘SOKAĞA ÇIKMAYIN’

-Bu zorlu günlerde sağlık çalışanı olarak bir çağrınız var mıdır?

İnsanların kesinlikle sokağa çıkmamaları lazım. Şundan dolayı; biz bu salgını sıfırlayamayacağız. Enfekte insanlar gezecek. Önemli olan şu; enfekte insan sokakta kaç kişiye bulaştıracak? Bir kişiye bulaştırıyorsa mevcut sağlık sistemi ile önüne geçebiliriz. Ama 100 kişiye bulaştırırsa önüne geçemeyiz ve birçok kişi ölür. Şu an bile limitleri zorluyoruz ama 10 gün sonra bunun kaç katı olacağını tahmin edemeyiz.

SOSYAL MEDYADAN KAMPANYA BAŞLATTILAR

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ndeki malzeme eksikliği için sosyal medya üzerinden bir kampanya başlatıldı. 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Vakfı tarafından başlatılan kampanyada, paylaşılan banka hesap numaralarına çok sayıda kişinin destek vermesi sonucu yeterli miktarda bağış toplandığı belirtildi.

Fakültenin FFP2 veya FFP3 maske, tıbbi gözlük, yüz koruyucu maske, su geçirmez tulum gibi eksikleri bulunuyordu.