'Covid-19 insanoğlunu güçlendirecek'
Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar, koronavirüs (Covid-19) salgınının yarattığı en büyük travmanın, en temel içgüdüsü olan hayatta kalma içgüdüsünü ortaya çıkardığını belirterek, insanoğlunun böyle kriz dönemlerinde ne kadar güçlü olduğunu, duygu ve davranışlarını nasıl kontrol altında tutabildiğini gördükçe daha da güçleneceğini söyledi.
DHAMarmara Üniversitesi Sağlık, Kültür Spor Daire Başkanlığı Mediko Sosyal Merkezi'nden Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar, stres ve kriz dönemlerinde insanoğlunun doğası gereği karamsarlıkları ve olumsuzlukları daha da büyütme eğiliminde olabildiğini belirtti.
Covid-19 salgını sürecindeki belirsizliğin insanoğlunun 'varlığını devam ettirme' kaygısını ortaya çıkardığını kaydeden Yazar, "Bu dönemin insanlarda yarattığı en büyük travma, insanoğlunun en temel içgüdü olan hayatta kalma içgüdüsünü ortaya çıkardı. Belki birçok insan bugüne kadar arka plana attığı, gündelik hayat içinde unuttuğu en temel içgüdüsü ile yüz yüze geldi. Ayrıca bu dönemde hayatta kalma içgüdüsüyle insanoğlu gücünün sınırlarını da keşfetmeye başladı" dedi.
Bu kriz dönemi sona erdiğinde insanoğlunun, bu stresin kendini ne kadar zenginleştirdiğinin farkına varacağını ifade eden Elif Yazar, "Çünkü insanlar kriz dönemlerinde nasıl davrandıklarını ve ne kadar güçlü olduklarını, duygu ve davranışlarını nasıl kontrol altında tutabildiklerini gördükçe daha da güçlenecekler. Kriz, kişisel gelişim açısından fırsata çevrilmiş olacak. İnsan kendi gücünün sınırlarını tanıyabilecek. Bu süreçten ne kadar soğukkanlılıkla çıkarsa bundan sonraki dönemlerde yaşayabileceği krizlerde de o denli güçlü olacak" diye konuştu.
Umut ve korkunun aynı anda gelişmediğine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkisi aynı anda yürümediği için birini seçmek durumundayız. Böyle durumlarda kendimize söyleyeceğim en güzel cümle 'Bu durum geçici, kalıcı olmayacak. İnsanlık tarihinde benzer pek çok örnek var. İnsanoğlu yüzyıllardır benzer mücadeleleri deneyimlemiş durumda. Bu da geçecek' olmalı. Ne kadar umutlu, ne kadar gerçekçi ve akılcı iyimserlik içinde olursak, bunu başarma süremiz o kadar kısalacak. Bu süreçte dengede kalmak çok önemli. Çünkü bu süreçte pek çok duygu bombardımanı altındayız. Korku, endişe, iyi haber, kötü haber gibi. Birbirine zıt pek çok duygu bir arada. Bu duygu ve düşünceler arasında siyah- beyaz tarzı uçlarda gezinmemek gerekiyor. Dengeli ve akılcı kalabilmeliyiz."
BİLGİNİN KAYNAĞI BİLİM OLMALI
Koronavirüs salgını nedeniyle evde kalınan süreçte bilginin kaynağının da belirsizleştiğini belirten Yazar, evde geçen süreye paralel olarak sosyal medya ve internet kullanımının da yoğunlaştığını söyledi. Sosyal medyada karşılaşılan bilgilerin kesinlikle filtreden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Psikolog Yazar, "Böyle stresli dönemde karşılaşılan bilgilerin, bilimsel kaynaklı olmasına dikkat edilmeli. Referansı bilim olan bilgi kaynakları dikkate alınmalı. Magazin yönü öne çıkan haberler okunurken iki kere düşünülmeli" dedi.
SOSYAL MEDYADA MİZAH PAYLAŞIMLARI ZARARLI DEĞİLDİR
Soysal medyada Covid-19 salgınıyla ilgili komik paylaşımlara da dikkati çeken Elif Yazar, kimi zaman bu paylaşımları yapan insanların salgını ciddiye almadıklarının düşünüldüğünü söyledi. İnsanların acıya ve travmaya karşı farklı tepkiler gösterebildiklerine de dikkat çeken Yazar, "Mizahı kullanmak aslında insanın stresle başa çıkmasında faydalı ve etkili bir savunma mekanizmasıdır" dedi.
Sürekli evde kalan ve düşünen insanın, sorunun kaynağını anlama çabasına girdiğini ve somutlaştırma eğiliminde olduğunu anlatan Yazar, "İnsanlar, bu tür durumlarda stresle mücadele etme sürecinde mizahı kullanıyorlar. İnsanoğlu stresli durumlarda savunma mekanizması geliştirmeye eğilimlidir. Bu refleks, insanoğlunun kendini korumaya çalışmasından ortaya çıkar. Mizah da onlardan biridir" diye konuştu.
Elif Yazar ayrıca, mizahın inanç, etnik köken ve cinsiyet gibi ayrımcı yaklaşımlarla yapılmadığı takdirde zararsız ve hayatı normalleştirici etkisinin olduğunu belirtti. Aksi durum, yani felaket senaryoları üzerine paylaşımların insanı daha da karamsarlaştırıp, depresyona ve anksiyeteye daha yatkın hale getirdiğini kaydeden Yazar, bunun da bedensel ve psikolojik direnci, bağışıklık sistemini ciddi şekilde etkilediğini vurguladı.
HAYATTA HER ŞEY ZITTIYLA ANLAMLIDIR
Sosyal medyada pek çok insanın covid-19 salgınından önceki günlerde çekilen fotoğraflarını özlemle paylaştığını söyleyen Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar, "Aslında yaşamdaki her şey zıttı ile anlam kazanıyor. Kötüyü görünce iyinin değeri anlaşılıyor. İnsanlar bugünlerde sosyal medyada salgından önceki fotoğrafları paylaşıyorlar. Bir zamanlar rutin gibi gelen keyifli sosyalleşmeleri, bir kafede oturup keyif yapmayı özlediklerini yazıyorlar. İşte insanoğlu bunları yapamayınca, yaptıklarının ne kadar değerli olduğunu da anlamış oluyor. Dolayısıyla günlük yaşamımıza dönünce bu günleri hatırlayıp o anın keyfini daha fazla çıkarıp, kıymetini anlayacağız" dedi.