Coşkuysa coşku, bayramsa bayram
30 Ağustos Zafer Bayramı’nı belediyeler halkla birlikte meydanlarda kutladı.
Yazgülü AldoğanBayram kutlamayı mı özlemişiz, coşkuyla eğlenmeyi mi, yoksa Taliban’ı görünce Cumhuriyet ve Atatürk’ün değerini mi bilmişiz, bilemedim ama coşkuysa coşku, bayramsa bayram! Millet İttifakı’nın belediyeleri sayesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı bayram gibi kutladık; devlet töreni olarak Ankara, İstanbul ve İzmir’de askerler bayrakla küçük kortejler halinde yürüdü. Eski askeri geçitleri kaldırdılar, coşkulu kutlamaları belediyeler yapıyor. Zaten pandemiyi de çoktan boş verdik, belediye olmayı da öğrendik. Denildi ki İstanbul’da 39 ilçe fener alayı düzenleyecek. Eskiden sadece CHP’li belediyeler düzenler, ben ya Kadıköy ya Beşiktaş’ın fener alayına katılırdım. Hele Bağdat Caddesi’ninki pek fiyakalı olurdu. Bu kez madem ki düzenliyor deyip kendi ilçemin, Beyoğlu’nun fener alayına katıldım. Niyet iyi de alışık değiller, Beyoğlu da karmaşık bir ilçe, Kasımpaşa da var, Cihangir de Tophane de var, Hasköy de. AKP’li belediyenin Cumhuriyet sevdalılarını örgütleyecek becerisi de yok. Taksim’de 100 kişi ya vardık ya yoktuk. Bir de neredeyse kimse görmesin diye bir güzergâh seçilmiş, İstiklal dururken Sıraselviler Caddesi bile değil, hastanenin arkasından Maç sokaktan geçtik, yürüyüş kolu büyüyemedi; Cihangir Cumhuriyeti’ne geldik, buranın barlarda oturan sakinleri, bir ellerinde küçük bayrak, şaştı kaldı, başı bağlı teyzelerle arada bir tekbir diye bağıran gençlerine ve taşımaya çalıştıkları upuzun bayrağımıza. Abartmayayım, o tekbir diye bağıran bir iki gence yürüyüş kolundan katılan kimse yoktu, başkan Ali Haydar da beyaz gömleğiyle en önde marş söylüyordu ama bu mahalle arası yürüyüş sıkıcıydı, biz de zaten Emel Seçen’le Yenikapı’ya gitmek için telaşlıydık, ayrılıp meydana gittik ki aman ne izdiham!
YENİKAPI HINCAHINÇ
Üç büyük tribün, iğne atsan yere düşmez dolu, ortadaki boş alan desen aynı. En az 20-30 bin kişi var. Gençler çoğunlukta, Mor ve Ötesi’ni dinlemeye gelmişler belli, ne coşkuyla konuşan İmamoğlu’nu ne de tarih dersi ve mesajlar veren, İmamoğlu’nun İstanbul’u alışını, Fatih’in Bizans’ın oyunlarına ve Avrupa’ya rağmen İstanbul’u alışına benzeten Meral Akşener’i dinlemiyor, kendi aralarında hasret gideriyorlar. O kadar uzun süre kapalı kaldılar ki onlar da haklı. Kılıçdaroğlu, Ankara’da Mansur Yavaş’ın yanında, Akşener İstanbul’da İmamoğlu’nun, saygı ve sevgiyle, Cumhuriyeti koruyacaklarına dair sözler vererek başkanlarına sahip çıkıyorlar. İttifak iyi gidiyor. Gençler İmamoğlu’nu dinlemeseler bile aldığı alkış anket sonucu gibi her fani bu ilgi, sevgiden etkilenir.
BELEDİYE PERSONELİNDEN DANS
Mor ve Ötesi’nin konseri öncesi çok güzel bir dans şov izledik: “Belediye personeli” diye anons edilen ama elbette belediye sanatçılarından, profesyonel dansçılar tabii, önce zeybek, sonra vals! Gençler özenip meydanda vals yapmaya bile başladı, o kadar güzeldi. Mapping gösterisi ise daha iyi olabilirdi. Mor ve Ötesi’ne yine belediyenin senfoni orkestrası eşlik etti. Gençler her şarkıyı ezbere biliyordu, avaz avaz katıldılar topluluğa. Mor ve Ötesi de bu muhteşem seyirciye hitap edebilmenin hakkını iki türlü verdi, konser gelirini @buyuthayallerini’ne bağışlayarak 20 kız çocuğunun bir yıllık eğitimini karşıladı. Saatlerdir ayakta durmaktan çok yorulmuştuk, arkadaki oturma alanlarına gidip stantlardan karnımızı doyurarak dinledik konserin kalan kısmını. İBB’nin Sultanahmet ve Üsküdar’da düzenlediği 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamasına katılmıştım, büyük kalabalık kordona sıkışıp kalmış, kimse bir şey görememişti. Bu kez deneyimliler, Cumhuriyet Bayramı’nda çok daha iyisini bekliyoruz!
Yenikapı, Maltepe meydanlarında biz de dans edelim, hatta ilçelerde de parklarda da Cumhuriyeti sahiplenip, sevelim. Hep acı, hep üzüntü yaşıyoruz, bayramı uzun nutuklarla değil, müzikle, şarkıyla, dansla hep beraber kutlayalım, kıskananlar çatlasın, Türkiye’nin her yerinde Cumhuriyet sevdalıları sokaklardaydı! Afganistan’ın çöküşü ve dini yobazlık olarak anlayanların yürüttüğü barbarlık, halk ozanlarının bile kırbaçlanması, öldürülmesi herkesin gözünü açtı. Bağımsız, milli, laik bir seküler devlet o kadar kıymetli ki.