Çok şey öğrendik ‘yolda’

“Bizimkisi bir fotoğraf yolculuğu. Biz mi fotoğrafın yoluna çıktık, yoksa fotoğrafın yolu mu bizlerle kesişti... Bu yolda ilerlerken birbirimizi tanıdık ve bizden sonra gelenlere ışık tuttuk. Fotoğraf tutkumuz, bitmeyen bir yolculuğa dönüştü” diyen serginin küratörü Merih Akoğul ile sergi üzerine konuştuk.

Öznur Oğraş Çolak

Her şeyin bir adı olmalı, akılda kalması için belki, belki de unutulmaması için. Hayatımızda hepimiz bir yerlere gidiyoruz. Sanat ve fotoğraf için de geçerli bu. Bir “Yolda” sergisindeyiz bu serginin yolu uzun ama tüm maceralar eve giderken, yolda yaşanıyor belki de...

“Yoldayız, yan yanayız, fotoğrafın gizemini, coşkusunu ve birleştirici etkisini daima yaşıyoruz. Daha da önemlisi bundan büyük bir keyif ve haz alıyoruz. Elbette Beat Kuşağı’nın önemli ismi Jack Keruac’ın soluksuz yazdığı ve yine öyle okunan kitabı ‘Yolda’, sergimizin başlığını koyarken en önemli ilham kaynağımızı oluşturdu. Çok şey öğrendik yolda, öğrenmekteyiz de...” Bu sözlerin sahibi Merih Akoğul. Fransız Kültür Merkezi “Yolda” adlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Bugün açılan serginin küratörü Akoğul’a serginin oluşum sürecini soruyoruz, “Benim de kurucusu olduğum Grup 9’dan arkadaşımız Aydın Karadöller, bu sergiden yaklaşık bir yıl önce, bizim dönemimizin diğer grupları Grup f ve FOG Fotoğraf Grubu’nun da işlerini içeren bir sergiyi neden yapmıyoruz diyerek geldi. Bu çok heyecan verici bir teklifti, hemen bir danışma kurulu kurup yola koyulduk. Sonunda uzun bir süreye yayılan ve emek isteyen bu sergiyi, grup üyesi fotoğrafçı dostlarımızdan ve aramızda olmadığı için yakınlarından aldığımız fotoğraflarla gerçekleştirdik” diyor.

Bilindiği üzere Türk fotoğrafında 80’li yıllar, sıra dışı işlerin üretildiği ilginç bir zaman dilimi. Siyasi anlamda değişimlerin yaşandığı o günlerde hem belgesel, hem de zihinsel anlamda ürettikleri işlerle adlarından sıkça söz ettiren bu üç fotoğraf grubunun (Grup 9, Grup f ve FOG Fotoğraf Grubu) üyeleri, üretimlerini belirli bir görüş açısı ve mantık bütünlüğü içinde toplu olarak sergilemeyi tercih etmişler ve böylece “Yolda” sergisinin serüvenide başlamış.

Sergi 1978-1989 yıllarını kapsıyor. Neden bu yılları kapsadığının cevabını Akoğul şöyle veriyor: “Sergide fotoğrafları yer alan ilk fotoğraf grubu “Grup f”in ilk sergisini gerçekleştirdiği tarihi, 1978’i başlangıç kabul ettik, son sergisini 1989’da açan “FOG Fotoğraf Grubu”nun sergisini de final sergisi olarak ele aldık. “Grup 9” da faaliyetlerini 1984-85 yılları arasında gerçekleştirmişti. Her üç grubun içinde de ülkemiz fotoğrafında gelecek kuşakların fotoğraf görüşlerinin gelişmesinde etkin olmuş, önemli isimler bulunuyor.”

Bu dönemi ele alırken, elbette ülkenin ekonomik ve politik koşullarını ve sosyolojik yapısı da düşünülmüş. Akoğul, “O yıllar 12 Eylül 1980 darbesinin varlığıyla sekteye uğramış bir zaman dilimiydi” diyor ve ekliyor; “Ama sanatçılar bu baskı sürecini biraz daha olumlu kullanıp, yaşadıkları içe kapanma sürecini farklı bağlamlarda üretime dönüştürmeyi bildiler. Fotoğraf da bundan nasibini aldı. Bu dönemlerde, an fotoğraflarının yanında o günkü anlatım biçimleri doğrultusunda, yaratıcı fotoğrafın da başarılı örnekleri verilmeye başlandı.”
Sergi 27 Nisan’a kadar görülebilir.

(Sergide yapıtları yer alan sanatçılar şöyle; Grup f: Mehmet Akgül, Nadir Ede, Ayhan Erolgil, İsmet Gürer, Yılmaz Kaini, Rauf Miski, Celal Oflaz, Sabri Özsezginler, Reşat Tekelioğlu, Levent Tekeş, FOG Fotoğraf Grubu: Nevzat Çakır, İlyas Göçmen, İzzet Keribar, Mehmet Kısmet, Bülent Özgören, Yusuf Tuvi

Grup 9: Merih Akoğul, Hüsnü Atasoy, Kamil Fırat, İhsan Gerçelman, Aydın Karadöller, Mustafa Kocabaşı, Yaşar Saraçoğlu, Ali Selen.)

BİR DÖNEM SERGİSİ...

Fotoğraf seçimleri küratöryel çalışmanın en önemli bölümü. Akoğul, bu işi üstlendiğinde, önce beş kişilik bir danışma kurulu (konsey) kurduklarını ve çalışmalara öyle başladıklarını söylüyor. Akoğul, “Sonra ulaşabileceğimiz fotoğrafçıları bulduk. 24 kişiye ulaştık. Sergi için herkesten hem kendi bakışlarını anlatacak, hem grup içinde farklılıklarını gösterecek, hem de uyum içinde tüm serginin parçası olacak üçer fotoğrafını seçtim. 

Sonuçta yakın geçmişimizi tüm sosyolojisi ve estetiği ile anlatan, bugüne kadar örneğine pek rastlamadığımız bir dönem sergisi yaptık. “YOLDA” sergisinin en önemli özelliği, üretirken bireysel bir sanat dalı olan fotoğrafın, tüketim sırasında kolektif olarak nasıl değerlendirildiğini görmekti. Sanırım, ülkemizin fotoğraf tarihine büyük hizmetleri olan kıymetli fotoğrafçılarımız için anlamlı bir sergi oldu. Gelecek ile geçmişi bugün üzerinden bir kez daha anlatmanın keyfini yaşıyoruz. Özellikle genç fotoğrafçıları ve tüm fotoğrafseverleri sergimize, geçmiş günleri bizlerle hatırlamaları için davet ediyoruz. Bu sergiyi daha hacimli olarak yakın bir zamanda kitaba dönüştürmeyi de hedefliyoruz” diyor.