Çok nostalji az işçi

DİSK’in 50. yılının kutlandığı gecede demokrasi ve dayanışma mesajları verildi...

Olcay Büyüktaş

Sınıf ve sendikal mücadelede yarım asırı geride bırakan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunun (DİSK) kuruluşunun 50. yılı; renkli ve şanlı 1 Mayıs kutlamaları, birer şenliğe ve zafere dönen grevler ve anlamlı dayanışmalar açısından hayatının en güzel yıllarını yaşayanlar için unutulmaz bir geceyle kutlandı. Benim gibi bazı şeylere ucundan kıyısından buluşma şansı yakalamış, o dönemin simge isimlerini nadir de olsa bazı gecelerde izleme, dinleme fırsatı bulmuşlar için de çok çok özel bir geceydi...

Mesela, Selam, Güneş’in Sofrası gibi ondan başka bir sesten dinlemeye tahammül bile edemediğim müziklerine karşın hep sertliği ile aklımda kalan simge isim Timur Selçuk’un esprileri, artık ayna dökülmese de mahpushanelerde nasıl kendimizi koruyacağımızı anlatan Nazım’ın o olağanüstü şiirini, kendisine has üslubuyla okuyan Genco Erkal’ın ‘He hey de hey’i okurken salonu büyüleyen coşkusu... DİSK korosu, El Pablo... Şarkılarıyla büyüdüğümüz Zülfü Livaneli ve salonu gerçek anlamda coşturan Kardeş Türküler’in müzikleri...

DİSK’in kuruluşu ve 50 yılını 19 dakikada özetleyen belgesel... Başkanların ve davetlilerin yaptığı mücedeleye ve hayır demeyeme çağıran konuşmaları... Gerçekten salon, organizasyon, sahne herşey çok güzeldi...

Gençler az...

50 yıllık bir konfederasyon, tabi ki katılımcıların, konuşmalacıların ve davetlilerin yaş ortalaması biraz yüksek olacaktı. Ancak plaket verenler ve alanların sahnede toplandığı sırada Timur Selçuk’un yaptığı espiri bu gerçeği biraz gülümseterek ortaya koydu. Selçuk, plaket almak üzere sahneye çıktığında ‘şuraya baktığımda sanki DİSK huzurevi’ diyerek duruma tatlı bir gönderme yaptı. Sanat hayatının başlangıcı olarak kabul ettiği ’Ayrılanlar için’ şarkısını 1976’de yaptığını söyleyen Selçuk’un da sanat hayatında 50. yılı idi. Sanırım sahneye çıkanların büyük bölümü de yaptıkları işlerde 50 yılı devirmişti. Çok değerli isimler vardı hem sahnede hem salonda ama gençler ne yazık ki yeterince görünür değildi bu tablo içinde.

İşçiler yoktu

DİSK’in 50. yılında gençlerin azlığından daha dikkat çekeni ise işçilerin salonda yok denecek kadar az olmasıydı. Yanlış anlaşılmasın salon boş değildi. Tam tersine Şişli Kültür Merkezi’nin salonu tıka basa doluydu. Ancak işçiler, gelenlerin belki yüzde 10’u kadardı. DİSK’in en mücadeleci sendikalarından Birleşik Metal İş ve Nakliyat İş’in başkanları da üyeleri de salonda değildi. Sonradan öğrendime göre Sosyal İş de geceye katılmamıştı. Lastik İş ve Genel İş başkanları da salonda yoktu. Bir konseri izlemeye gelmiş bir profilin doldurduğu salonun, sahnede atılan sloganlara eşliği de biraz cılızdı doğal olarak.

Türkiye’de sınıf ve sendikal mücadelinin tarihinde en önemli köşe taşlarını oluşturacak kazanımlara, büyük direnişlere imza atmış, sınıf mücadelesinin simgesi haline gelmiş konfederasyonun sınıfla olan bağı salona pek yansımamıştı. Bu nedenle gözlerimiz biraz ‘Ellerinde pankartlar’ olanları aradı bir de DİSK’in tüm orfanizasyonlarında yer alan, bir süre önce hayatını kaybetmiş işçi sınıfının jönü Tarık Akan’ı...