‘Çoğulcu demokrasi’ vurgusu
Anayasa Mahkemesi, TBMM’de özellikle HDP’li milletvekillerine “Kürdistan” ve “Kürt illeri” dediği gerekçesiyle para cezası uygulanmasına neden olan TBMM İçtüzüğü’nün ilgili maddesini iptal etti.
Alican Uludağ
CHP, AKP tarafından muhalefetin sesini daha çok kısmak için TBMM İçtüzüğü’ndeki değişikliklerin iptali istemiyle dava açmıştı. Anayasa Mahkemesi, davaya ilişkin kararını gerekçesiyle birlikte açıkladı. Buna göre İçtüzüğün 37. maddesindeki “...ayrı bir siyasi parti grubundan bir milletvekili tarafından yerine getirilmek kaydıyla...” ibaresi iptal edildi. Genel Kurul gündemine alınmasına dair önergelerin işleme alınması sırasında siyasi parti grubu üyesi olma esasının aranmasının, eşitlik ilkesini de ihlal eder nitelikte olduğu anlatılan kararda, “Milletvekilleri arasında kanun teklif etme yetkisi bakımından bir farklılık bulunmamaktadır” denildi.
Para cezası yok, çıkarma var
AYM, “Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında anayasada düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapma” gerekçesiyle Meclis’ten geçici olarak çıkarma cezasına çarptırılan milletvekilinin bir aylık ödenek ve yolluğunun üçte ikisinin kesileceği hükmünü de anayasaya aykırı bularak iptal etti. Buna göre milletvekileri yalnızca TBMM Genel Kurulu’ndan çıkarma cezasına çarptırılabilecek. Bu cezaya neden olan maddedeki “idari yapıya aykırı tanımlamalar yapma” fiilinin belirsiz, soyut ve öngörülemez biçimde tanımlandığı ifade edilen kararda, “Bu durum özellikle muhalif milletvekillerinin çoğunluk tarafından cezalandırılma tehdidi altında kalmalarına, böylelikle yasama ve denetim faaliyetlerine gereği gibi katılamamalarına yol açacak niteliktedir. Bu itibarla muhalif milletvekillerinin cezalandırılma tehdidiyle susturulmaları sonucunu doğurabilecek kural, demokratik devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır” denildi.
Barışçıl her düşünce haktır
Kararda, “Demokratik bir devlette özellikle milletvekilleri; barışçıl olması kaydıyla her türlü görüş ve düşünceyi savunma, ne kadar aykırı olursa olsun her türlü tanımlamayı yapma özgürlüğüne sahip olmalıdır. Aksi halde çoğulcu demokrasiden söz etmek mümkün değildir” ifadesi kullanıldı.
“ifade özgürlüğü”nün sınırını ise “ırkçılık, nefret söylemi, savaş propagandası, şiddete teşvik ve tahrik, ayaklanmaya çağrı veya terör eylemlerini haklı gösterme” şeklinde çizen kararda şunlar kaydedildi: “Kuralın düşünce açıklaması niteliğindeki beyanları nedeniyle milletvekillerinin her an cezalandırılma tehdidi altında kalmalarına neden olduğu, milletvekilleri açısından genel olarak ifade özgürlüğünü, özel olarak ise yasama sorumsuzluğunu kullanılamaz ve anlamsız hale getirdiği sonucuna ulaşılmıştır.”