''Çocukların Cinsel İstismarı ve Adli Tıp Uygulaması''

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usulu Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, ''Uzmanı olunmayan bir sistemde bilirkişilik yapılmasıyla ceza adaletinde reformun yeşermesi mümkün değil'' dedi. Sözüer, Hüseyin Üzmez olayı ile ilgili olarak da, "uzmanı olmayınca verilen raporlara dayalı olarak eğer AİHM'e gidilirse bu kararların birçoğu Türkiye aleyhine sonuçlanacaktır" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye'deki 30 üniversitenin hukuk ve tıp fakültelerine bağlı ana bilim dallarına mensup öğretim üyelerince 22-24 Kasım günleri arasında İÜ Beyazıt Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen ''Çocukların Cinsel İstismarı ve Adli Tıp Uygulaması'' toplantısının sonunda basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda konuşan Prof. Dr. Adem Sözüer, ''Türkiye'de bilirkişilik ve adli tıp hizmetlerinde sanki yeni kanunlar yokmuş gibi davranıldığını, bugün Adli Tıp Kurumu'nun görev dağılımının eski ceza kanununa göre yapıldığını'' iddia etti.

Adli Tıp Kurumu hizmetlerinin uygulanış sisteminin değişmesi gerektiğini dile getiren Sözüer, adli tıp ve bilirkişilik sisteminin mevcut çağdaş tüm kanunlara aykırı olduğunu iddia etti.

Kanunlarda ancak uzman kişilerin bilirkişilik yapması gerektiğine değinildiğini, ancak uzman olmayanların da bilirkişilik yaptığını öne süren Sözüer, ''Uzmanı olunmayan bir sistemde bilirkişilik yapılmasıyla ceza adaletinde reformun yeşermesi mümkün değil. Bu sistem değişmediği sürece Türkiye hukuk reformunda ileriye gidemez. Bu hukuk devleti olma sorunudur'' dedi.

Çocukların cinsel istismara uğraması noktasında sorunun cezaların az olmasından kaynaklanmadığını kaydeden Prof. Dr. Sözüer, bu konudaki cezaların etkin ve adil biçimde uygulanması, muayenenin belli koşullara göre yapılması, cinsel suça uğrayanın uzmanlar tarafından muayene edilmesi gerektiğini aktardı.

Adli Tıp Kurumu uzmanlarının Türkiye'nin birçok bölgesinde bulunduğunu, ancak buralardan yararlanılmadığını ifade eden Prof. Dr. Sözüer, ''Bilirkişilerin tarafsız ve bağımsız olması gerekiyor. Siz sadece şuraya buraya bağlı bilirkişilik kurumu oluşturup ve Yargıtay'ınız da 'ben sadece onun dediğini kabul ederim' derse orada yargı bağımsızlığı yoktur. Sorun şu veya bu rapor değil, bir rapor olayı değil. Sorun sistemdir. Yargı bağımsızlığı sorunudur. Yargı bağımsızlığı içinde adli tıp sisteminin yeniden yapılandırılması gerekir'' şeklinde konuştu.
 

Hüseyin Üzmez olayı

Bir gazetecinin, Hüseyin Üzmez olayını kast ederek çocuk psikiyatristi olmadan rapor verilmesini nasıl değerlendirdiğini sorduğu Prof. Dr. Sözüer, şöyle konuştu: ''Kanuna göre ihtisas kurullarının, eski ceza kanunundaki suçlara göre oluşturulmuş görevlendirmeleri var. Her kurulda çeşitli uzmanlar var. Her kurul çeşitli suçlara bakıyor. Her kişi kendi uzmanlığıyla ilgili konuya da bakıyor, bunun yanı sıra uzmanı olmayana da bakıyor. Çünkü kanun ihtisas kurulu şu kişilerden kurulur demiyor. Zorunlu olarak kanunun sisteminden dolayı böyle bir yanlışlık var. İhtisas kurullarının hepsi akademisyen değil. Uzmanı olmayınca verilen raporlara dayalı olarak eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidilirse bu kararların birçoğu Türkiye aleyhine sonuçlanacaktır. Bu adil yargılanma hakkının ihlalidir.''