Çocukların başına vurulmaz, okşanır
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize'de düzenlenen bir tören sırasında açılış kurdelesini erken kesen çocuğun kafasına vurdu. Paylaşılan görüntüler, sosyal medya kullanıcıları tarafından eleştirildi.
Mustafa Kemal ErdemolKötü bir görüntüydü, kimse inkar etmesin. Öyle "dede, baba şefkati" yle yapıldı edildi diyerek geçiştirilecek gibi değil. Gerçekten kötüydü. AKP'li Cumhurbaşkanı'nın Rize'de Salarha Tüneli ile Çarşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi Açılış Töreni sırasında açılış kurdelesini erken kesen çocuğun kafasına vurması hafifsenemez.
Çocuğun ebeveynleri rahatsız değilse söylenecek bir şey yok dense de "mevzuu" hayli derin. Bizdekilerin de dünyanın başka ülkelerindeki politikacıların da seçim ya da benzeri kampanyalarda "çocuk" bulundurma alışkanlıklarını sevimli bulanlardan değilim. Çocuk, hele kız çocuğu, bulunduğu her yere güzellik, sevimlik getirir elbette ama yine de onları bir olayın özellikle seçim kampanyalarının, törenlerin "dekoru" yapma fikri çok itici. Çünkü onlar çok değerli varlıklar. Biri diğerinden değil, hep birlikte hepsi çok değerli. Çocuk güzellik yarışmalarına karşı çıkan akıllı insanlardan birinin "dünyada tek mükemmel çocuk vardır, ona da tüm anne babalar sahiptir" lafına bayılırım. Çocukları güzellikte yarıştırmamalısınız. Her annenin babanın çocuğu "mükemmeldir, güzeldir" çünkü.
ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ndeki "çocukların, gelişimlerine zarar verecek her türlü faaliyetten korunmaları" maddesi en esaslı kurallardan biridir. Çok tutarım bunu. Şimdi, söz konusu törene katılmakla çocuğun gelişimi nasıl önlenebilir denirse şunu söyleyebilirim; AKP Genel Başkanı'nın yaptığı gibi bu tür törenlere götürülen çocukların, "seçilmiş" çocuklar olduğu duygusunu çok erken tatmaları ileride egoları açısından sorun yaratır. Çocuklar arasındaki "doğal eşitlik" durumunu da bozar bu. İlerleyen yaşlarında eşitsizliğin her türünü tadacak olan çocukların yine de kimi duyguları zamanında tatmalarında yarar var.
AKP Genel Başkanı'nın bir çocuğu "durdurma" ya da terbiye etme metodu, sevmediği deyimle söyleyeyim, "çağdaş" pedagojiye elbette ters. Orta parmağı büküp çocuğun kafasına vurmanın hiç bir "çağdaş" metotta yeri yoktur. Her saat çocuk tokatladığını söylemiyorum tabii ama "Nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir" vecizesinin beyefendinin kültürel kodlarına uyduğunu tahmin edebiliyorum. Bana uymaz kuşkusuz. Her şeye rağmen, "tekrir"de ısrar etmek gerekir. Ne bileyim, annem de babam da bana böyle davranırlardı.
Dünya aslında bu işe kafa yoruyor, biz pek mesele etmesek de. Hatırladığım kadarıyla Hindistan'da bir ara Ulusal Çocuk Hakları Koruma Komisyonu siyasi partilere çağrı yapmıştı. Seçim kampanyalarında çocukları kullanmaktan vazgeçmelerini istediği partilere "çocuk hakkı" diye bir kavramın olduğunu da anımsatmıştı. Ne kadar dinletti sözünü bilemem, ama iyi bir girişimdi. Sanırım ABD'de de buna benzer girişimler olmuştu. Batıda ise çok fazla rastlanmaz kampanyalarda çocuk kullanımına. Bu işin de doğal olanı güzeldir tabii, her şeyin olduğu gibi. Yıllar önce bir Türkiye ziyaretinde dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'un kucağına aldığı bir çocuk tarafından burnundan tutulması çok hoştu örneğin.
TRAVMA YAŞATIR
Çocuklar bu tür kampanyalara sokulduğunda ne oluyor peki? Hep alışık oldukları çevreden, çok farklı bir çevreye, yani seçim kampanyasına, açılış törenine kısa süreliğine de olsa katıldıklarında bazı davranış farklıkları gösterebiliyorlar. Alışmadıkları bir ortam çünkü. Yetişkin insanların arasında tutumlarını onlara göre ayarlama, uyum sağlama yetisi henüz gelişmemiş küçük bireylerin küçük çaplı travmalar yaşamadıklarını kim söyleyebilir?
Büyüklere ait davranışları, yine kısa süreliğine de olsa gördüklerinde bu uyum sağlayamama çocukları anti sosyal bir ruh haline büründürmez mi? Çünkü görüyoruz işte bu tür tören ya da kampanyalarda yetişkinler çocuklara uyum sağlıyor değil. Aksine kendilerine ya da ortama uyum sağlasın diye orta parmağını büküp çocukların kafasına vuruyorlar bir de.
Çocuklar çiçektir ama onlara "hareket eden çiçekler" muamelesi yapmak ne derece doğru? Bir çocuğun tünel açılışında ne işi var? Bu tür tuhaflıklara yabancı değiliz aslında; yıllar önce biri yazmıştı da hak vermiştim; Rodin'in Düşünen Adam heykelini sen kalk, Bakırköy Akıl Hastanesi'nin önüne koy, bir üniversite ya da kütüphanenin önüne koymak yerine. Neyi vurgulamak istemişlerse artık. Çocukların törenlerde kullanımı da böyle bir şey bence. Ha bu arada 23 Nisan'da makamları çocuklara terk ediyor olmanın da öyle sanıldığı kadar sevimli bir yanı yok nazarımda. Son derece plastik bir tutum olarak görüyorum. (Gerçi Bülent Arınç Meclis Başkanı'yken 23 Nisan'da makamını 21 yaşında bir "çocuğa" vermişti, bunu hatırlayınca diğerlerine yarabbi şükür diyor insan).
Çocuk uğur getirir diye mi düşünülüyor acaba? Bilmiyorum geleneğimizde var mı bu tür bir inanç? Ama gerçekten uğur getirir diye inanılıyorsa ,"uğur"un kafasına kafasına vurulur mu?
Akıllarda yer etmeyi yanlış anlamış beyefendi. Parmak kadar çocuğa, parmağıyla vurdun mu parmak kadar yer edersin, kafada da gönüllerde de..