Çocuk mahkumlara eziyet
Mardin’de tutuklu bulunan iki çocuk mahkumun, kemik testi gerekçesiyle darp edilerek koğuşlarından çıkarıldığı, çıplak aramaya tabi tutulduğu, elleri kelepçeli şekilde 14 saat ring aracıyla Ankara’ya getirildiği ifade edildi.
Alican Uludağ/Cumhuriyetİki çocuğa ilişkin hak ihlali başvurusu üzerine İHD Ankara Şube Sekreteri Avukat Fatma Güneş ve İHD Cezaevi Komisyonu üyeleri Avukat Dilan Coşkun ve Avukat Hürmüz Biçer’den oluşan bir heyet, Ankara Kapalı Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ne giderek, çocuk mahkumlar M.K. ve F.T. ile görüştü. Görüşmenin ardından heyetin hazırladığı raporda, çocukların yaşadığı hak ihalleri şöyle anlatıldı.
Koğuştan dövülerek çıkartıldılar: 2 Aralık 2013 tarihinde, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan M.K. ve F.T., sabahın erken saatlerinde gardiyanların ani oda baskını ile uyandıklarını belirtmektedirler. İnfaz koruma memurları tarafından M.K. ve F.T.’ye “kemik testi” için Ankara’ya götürüleceklerini belirtilmiştir. Buna karşın çocuk mahpuslar sevk öncesi cezaevi müdürü ile görüşmek istediklerini belirtmişlerdir. Çocuk mahpuslar, 1-2 saat süren bekleme süreci geçirdiklerini; bu esnada cezaevi personelinin tereddütlü davranışlarından dolayı rahatsızlık duyduklarını; Ankara’ya götürülmeye esas gerekçeyi yahut bir açıklama yapması için cezaevi müdürünü beklerken; normalde 8 kişilik kapasiteye sahip olan; ancak 11 kişi olarak kaldıkları koğuşlarına, çocukların ifadesi ile “neredeyse bütün cezaevi infaz koruma memurlarının” dolduğunu belirtmektedirler. Zorla çıkarılmaya direnen M.K. ve F.T.’ye, infaz koruma memurlarının fiziksel şiddet uyguladığı belirtilmektedir. Ayrıca, koğuşta bulunan diğer mahpusların da, şiddet uygulanmasına engel olmak isteyince, aynı kötü muameleye, fiziksel şiddete maruz kaldıkları ifade edilmektedir.
Savcı da tokat attı: M.K. ve F.T., uygulanan fiziksel şiddetin boyutunun ağır olduğunu, tek tek bütün mahpus çocukların darp edilerek koğuştan çıkarıldığını ve geride kalan 9 arkadaşlarının ayrı ayrı hücrelere götürüldüklerini, geride kalan 9 arkadaşlarının bugün dahi hücre disiplin cezasında olduklarını düşündüklerini, belirtmektedirler. Bu olaylar esnasında, Cezaevi I. Müdürünün de hazır bulunduğunu; müdürün M.K.’yı M.K.’nın başını demir parmaklıklara vurmak suretiyle darp ettiğini, M.K. belirtmektedir. Ayrıca F.T’ye tokat atan kişilerden birinin Cezaevi İnfaz Savcısı olduğunu sonradan öğrendiklerini F.T. ve M.K. ifade etmektedirler.
14 saat elleri kelepçili yolculuk: Ring aracına bindirilmeden önce M.K., burnunun gardiyanlar tarafından burkulmak suretiyle kendisine çok ağır şiddet uygulandığını, ellerinin arkasına sabitlenerek yere yatırıldığını, üzerine gardiyanların çullanarak kendisini darp ettiklerini, zorla soyduklarını ve bu şekilde üst aramasına maruz kaldığını belirtmektedir. Çocuk mahpuslar Mardin’den Ankara’ya ring aracı ile getirildiklerini, yolculuğun 13–14 saat sürdüğünü, yolculuk boyunca her ikisinin de ellerinin arkadan kelepçeli olduğunu belirtmektedirler. Ayrıca yolculuk boyunca defalarca talep etmelerine rağmen kendilerine hiç yemek ve su verilmediğini, bütün yolculuk boyunca yalnızca bir kez tuvalete götürüldüklerini ifade etmektedirler.
İhlaller Ankara’da da sürdü: 13- 14 saat süren ring aracı ile yolculuk sonrası Ankara’ya getirilen çocuklar öncelikle, kabul etmemelerine rağmen cezaevi infaz koruma memurlarınca ayrı ayrı kamerasız odalara alınarak çıplak aramaya maruz bırakıldıklarını ifade etmektedirler. Daha önce kendilerine “kemik testi” için Ankara’ya götürüldükleri söylenmesine rağmen; çocuklar, Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’ne sevk amacı ile -kendi tabirleri ile –kalıcı sürgün edildiklerini öğrenmişlerdir. Bu sebepten dolayı çocuk mahpuslar şahsi eşyalarını getiremediklerini, kendilerine Mardin Cezaevinde şahsi eşyaları toparlama imkânı verilmediğini, bundan dolayı getirildikleri Sincan Cezaevi’nde ayakkabı, kıyafet, para yokluğu çektiklerini belirtmektedirler. Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’ne getirildikleri günün ertesi gün olan, 3 Aralık 2013 tarihinde ise; çocuklar, rızaları dışında zorla saçlarının cezaevi görevlilerince asker tıraşı yaptırılarak kesildiğini ve maruz kalmış oldukları bu tür muamelelerin rızalarının dışında olduğunu, bu tür muamelelerle onurlarının incindiğini ayrıca belirtmektedirler.