'Çocuk istismarında ivedilikle hareket edilmeli'

Türk Psikologlar Derneği Genel Başkanı Nedret Özkan, istismara uğrayan çocuğun ruh sağlığının bozulup bozulmadığına bakılması sürecinden bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini belirterek, ''İstismar yapan kişinin davranışına ilişkin yargılama sürecinin ivedilikle başlatılmalı'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Türk Psikologlar Derneği Genel Başkanı Nedret Özkan, toplumların geleceklerinin sağlam temellere oturtulmasının, çocukların beden ve ruh sağlığının erken dönemden itibaren korunmasına ve nitelikli eğitimine bağlı olduğunu söyledi. ''Son günlerde kamuoyunda derin yaralar açan çocuk istismarı olaylarının çocukları yeterince koruyamadığımız hatta onları ihmal ettiğimiz gerçeğini gözler önüne sermiştir'' diyen Özkan, istismarın fiziksel, cinsel, duygusal ve ihmal şeklinde ortaya çıkabilen ve çocuğun büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkileyen evrensel bir suç olduğunu vurguladı.

Çocuk istismarına insanlık tarihi boyunca her kültürde rastlandığını ve sanıldığından çok daha yaygın olduğunu ifade eden Özkan, buna rağmen sorunun, ancak çok ciddi boyutlara geldiğinde kamuoyunun gündemine yansıdığını, tanısında ve ilgili uzmanlık dallarıyla işbirliğinde çoğu kez güçlükler yaşandığını kaydetti. Çocuk istismarının yol açtığı bedensel, zihinsel ve psikolojik bozuklukların yaşam boyu süren fiziksel ve ruhsal sorunlara, işlevsellik yitimine ve topluma yönelik olumsuz davranışlara neden olabileceğine dikkati çeken Özkan, soruna çözüm bulabilmek için hem önleyici uygulamaların yaygınlaştırılması hem de yapısal-yasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.

Cinsel istismarın önlenmesi amacıyla çocuklar için önleme eğitimi yapılması gerektiğine işaret eden Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Çocuklara ve gençlere istismarın ne olduğu ve kendilerini buna karşı nasıl koruyacakları, nasıl hayır diyecekleri, 'iyi dokunma' ile 'kötü dokunma' arasındaki farkı nasıl ayırt edecekleri, bedenlerinin bazı yerlerinin çok özel ve kendilerine ait olduğu yaşlarına uygun biçimde öğretilmelidir. Bir yetişkinin bir çocuğa kesinlikle yapmaması gereken, çocuğun seçim hakkı olmayan, büyüyüp bir yetişkin olmadan önce onun iyiliği için olmayan davranışlardır. Çocuklarla ilgilenen uzmanların örneğin; öğretmenler, rehber öğretmenler, psikolojik danışmanlar, sosyal hizmet uzmanları, hekimler, psikiyatristler, psikologlar ve diğer yetkililerin çocuk istismarının değerlendirilmesi, tanı, tedavi, bildirim yapılması ve izlem sürecinde ahlaki ve yasal yükümlülükleri olan çocuk istismarının belirtileri konusunda eğitimlerinin gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Bugüne kadar eğitilen öğretmenler, psikolojik danışman, ve rehber öğretmenlerin sayısı acilen arttırılmalıdır.''

Kreşlerde, okullarda, yatılı bölge okullarında, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumlarına bağlı yuva, yurt, çocuk evleri, sevgi evleri gibi kurum bakımında çalışan personelin yanı sıra, koruyucu ailelere, evlat edinen ailelere yönelik destekleyici eğitim programlarının hazırlanmasının önemine değinen Özkan, kurum ve kuruluşlarda çocuklarla çalışacak her türlü personeli belirlerken yetkililerin çok dikkatli olunması gerektiğini kaydetti.
 

'Bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmeli'

Anne babaları eğitecek programlara da ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Özkan, gebelik süresi boyunca anneye destek vermenin, anne babanın ruh sağlığını korumanın, şiddete karşı bilinçlendirmenin, onları anne babalığa hazırlamanın ve sosyal destek sistemlerini tanıtarak uygun koşullarda doğum yapmasını sağlamanın genç anne babaları güçlendireceğini vurguladı.

Bebeğin doğup büyümesiyle ilgili süreçte anne babanın bebeğe bağlanmasını sağlayıcı destekleyici yaklaşımlarda bulunmanın, ana-babalık becerilerini arttırmanın ve ailenin güçlü yanlarını desteklemenin, ihmal ve istismar olguları azaltılabileceğini belirten Özkan, şunları kaydetti: ''Bebeklik ve erken çocukluk dönemlerinde ihmal ve istismarın görülme sıklığının yüksek olduğu bilinmektedir. Anne babalık becerileri her yaş grubu çocuğu olan ailelere öğretilmelidir. Kamuoyunu bilinçlendirme kampanyalarıyla sorunun ciddiyetinin farkındalığı sağlanıp sorunun önlenebilir olduğu konusunda bilinçlendirme çabaları yapılmalıdır. Bir yandan önleyici hizmetleri sağlamanın yollarını ararken bir yandan da kuşkusuz istismara uğramış çocuklara yardım etmenin yolları aranmalıdır. Üçüncül önleme ile sorunun tekrar oluşumunu önlemek, İkincil önleme ile yüksek risk gruplarını belirlemek ve birincil önleme ile herkesin sağlıklı olmasını sağlamak önemli adımlardır. Tanı, tedavi, bildirim, izlem ve adli işlemlerden oluşan süreçte istismara uğrayan çocuğun yaşantılarını tekrar tekrar dile getirmeye zorlanması uğradığı travmayı şiddetlendirmektedir. Bu nedenle gerekli adli ve tıbbi önlemler alınmalı, kolluk kuvvetler bu sürecin çocuğu daha fazla zedelemeyecek şekilde nasıl yönetileceği konusunda eğitilmelidir.''

'Çocuk pornografisinin ulaşılabilirliği engellenmeli'

İstismara uğrayan tüm çocuk ve gençlerin ruh sağlığı olumsuz etkilendiğini belirten Özkan, ''İstismara uğrayan çocuğun ruh sağlığının bozulup bozulmadığına bakılması sürecinden vazgeçilmeli, istismar yapan kişinin davranışına ilişkin yargılama sürecinin ivedilikle başlatılmalı'' diye konuştu. Bu konuda ''çocuk merkezli yaklaşımın'' benimsenmesini öneren Özkan, çocukların kendi yaşamları hakkındaki kararlara katılmaya hakkı olan bireyler olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguladı.

İstismarın aile içinde çözümlenebilecek bir durum olarak görülmeyeceğine işaret eden Özkan, ''Çocuk kendi başına bir bireydir ve hakları yasalarla, gerektiğinde ailesine karşı da korunmalıdır'' değerlendirmesinde bulundu. Çocuk pornografisi yaygınlığının ve ulaşılabilirliğinin çocuk istismarını arttıran bir olgu olduğuna dikkati çeken Özkan, bu konudaki engelleyici çalışmaların daha ciddi şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade etti.