‘Çıplak’ dizisinin başrol oyuncusu Müge Bayramoğlu: İsyan etmek geliyor içimden

BluTV’nin sevilen ve bir o kadar da tartışılan dizisi “Çıplak” 2. sezon bölümleriyle izleyiciyle buluştu. Can Evrenol’un yönettiği dizide Eylül karakterini canlandıran genç oyuncu Müge Bayramoğlu ile hem diziyi hem de hayata dair gözlemlerini konuştuk. Başroldeki Müge Bayramoğlu’na bu sezonda Taro Emir Tekin, Umut Kurt, İpek Erdem ve Murat Kılıç gibi isimler eşlik ediyor.

Emrah Kolukısa

İnsan her gün bir şeyler öğreniyor... Mesela ben Müge Bayramoğlu adında iki kişi olduğunu ve konservatuarda okuyanın aslında BluTV’nin “Çıplak” dizisinde başrol oynayan Müge Bayramoğlu değil de diğeri olduğunu bilmiyordum. Gerçi bu hatayı yapan tek kişi değilmişim. Müge ile buluştuğumuzda “Hakkımda internette çok karışıklık var ve bir sürü bilgi doğru değil” dedi. Hatta adaşı daha önce Deniz Celiloğlu ile de evliymiş ve iki Müge’yi bu konuda da çok karıştıranlar oluyormuş. Oysa “bizim” Müge, Sinan Bey ile evli ve daha önce de başka bir evlilik yapmışlığı yok. Kamuoyuna buradan duyurmuş olalım.

Gelelim şu sıralar ikinci sezonu yayımlanmakta olan “Çıplak” dizisine... Can Evrenol’un yönettiği, Merve Göntem ve Can Evrenol’un senaryosunu birlikte kaleme aldıkları “Çıplak”ın merkezinde bir seks işçisi, daha yaygın terimle bir eskort bulunuyor. İlk sezonuyla bir hayli ses getiren ve hatta kimi sansür tartışmalarını da gündeme taşıyan dizinin ikinci sezonu sessiz sakin bir şekilde başladı.

“Çıplak” muhtemelen şimdiye kadar çekilmiş en cüretkâr dizilerden biri. Bir eskortun başından geçenleri konu alan dizi ana akım kanalların hiçbir şekilde yayımlamaya cesaret edemeyeceği unsurlar ve sahneler barındırıyor. Size bu proje hangi açılardan çekici geldi? Ve Can Evrenol ile yolunuz nasıl kesişti?

Aslında Can ile 2016 yılında tanıştık. Onun ilk uzun metrajı olan Baskın’ın başrolü Görkem Kasal benim de çok yakın arkadaşım. O yıl Görkem ile bir tv filmi çekerken setimizi ziyarete gelmişti. Ben de tam o dönemlerde Baskın’ı yeni izlemiştim. O günden sonra işlerini merakla takip ettiğim bir yönetmen oldu. Seneler sonra bu işin cast çalışmasını yaptıklarını bir de üstüne Görkem’in bu işin cast direktörü olduğunu öğrendiğimde audition (oyuncu seçmesi) vermek istediğimi söyledim. Ama projeye de o kadar hakim değildim tabii. Aslında tek derdim bu projeye sadece audition vermekti. Asla Eylül olabileceğimi hayal dahi etmemiştim. İşin içinde bu kadar merakla takip ettiğim bir yönetmen olmasaydı muhtemelen audition vermeye bile cesaret edemezdim. Böyle bir karakteri oynamak neredeyse her kadın oyuncunun hayalidir ama genellikle cesaret edilemez. Benim için de öyleydi.  

O KARAKTERLER VAR

Birçok oyuncunun aslında zorlanacağı sahneler, başa çıkamayacağı duygular var dizide... Sizin zorlandığınız anlar hangileri oldu daha çok?

Açıkçası hiç bir sahne benim için kolay değildi. Sete çıkmadan önce stresliydim ve ne olacağını tam kestiremiyordum. Ama her anına çok çalıştım. Eylül’ün babaannesi öldükten sonra babasıyla konuştuğu o sahneyi çekmek beni psikolojik olarak zorladı mesela. Çünkü iki gün önce çok sevdiğim dedemi kaybetmiştim.

Role nasıl hazırlandınız peki? Özel bir çalışma yaptınız mı?

İlk sezona oyuncu koçum olan Süreyya Güzel ile hazırlandım. Süreyya bu süreçte beni karaktere hazırlamakla kalmadı, psikolojik olarak da çok rahatlattı. Çünkü sete çıkmadan önce çok stresliyim. Yönetmenimiz Can, yazarımız ve genel koordinatörümüz Merve ile sürekli Eylül hakkında konuştuk. O kadar verimli geçti ki bu süreç 3, 2, 1 kayıt dendiğinde Eylül’ün ta kendisi olmuştum.

Eylül ile benzer yanlarınız olduğunu düşünüyor musunuz peki, duygu dünyası, hayalleri, travmaları ya da küçük zevkleri gibi?

Eylül ile en gurur duyduğum ortak noktamız hayatında yaşadığı büyük olayları, hüzünleri kendi içinde yaşayıp travmatize etmemesi. Bir de ben de Eylül gibi hayatımdaki insanlara “Beni seviyor musun” diye sormayı çok severim.

Dizi anlattığı çevreyi ve o gençliğini ne kadar doğru yansıtıyor sizce?

Toplum olarak görmezden gelmeyi tercih ediyoruz ama dizide gördüğümüz her karakterin gerçek hayatta bir karşılığı var. Eylül’ün de Engin Bey’in de... Sadece daha önce yolumuz kesişmemiş olabilir.

2. sezonda Eylül’ün geçmişine dair daha somut bazı ipuçları öğreniyoruz ve eski sevgilisiyle olan hikâyesini izliyoruz. Bu geçmiş hikâyesi ilk sezonda da siz ve yönetmen tarafından bilinen bir geçmiş miydi, yoksa ikinci sezonda mı çıktı ortaya?

İlk sezonda telefonda devamlı küfür ettiği kişinin ve Eylül’ü vuran kişinin aynı insan olduğu ve eski sevgilisi olduğunu biliyordum. Ama 2. sezonda geri kalan çoğu şey benim için sürpriz oldu. 

Bursa doğumlusunuz ve anladığım kadarıyla üniversiteye kadar da orada yaşadınız. Oyuncu olmaya ne zaman karar verdiniz?

Evet üniversiteye kadar oradaydım. Çocukluğumun sakin olduğunu söyleseler de ergenliğim biraz zor geçti. Ablama ve kardeşime göre daha bela bir gençliğim oldu. Lisede çalışkan bir çocuk değildim ama tembel de sayılmazdım. Hep sosyal ve tanınan bir öğrenciydim. İlgilendiğim, okuduğum kitaplara göre meslekler seçerdim hep kendime. Avukat, psikolog, siyasetçi olmak istediğim zamanlar oldu. En son üniversiteye hazırlanırken medya okumak istediğime karar verdim ve asıl hayalim spiker olmaktı. Bir gün ilk işim olan Pis Yedili dizisinin setine ziyarete gittim ve o gün bu macera benim için başladı. Oyuncu olmasaydım da mutlaka medyayla alakalı bir şeyler yapardım herhalde.

Oyunculukla ilgili bir yola yöneldiğinizde ailenizden destek gördünüz mü?

Ben çok mutlu ve aile bağları çok kuvvetli bir ailede büyüdüm. Bizim evde ne yaşanırsa yaşansın, kimse kimseden bir şey saklamaz, her konu konuşulur, tartışılırdı. O yüzden ben oyuncu olacağım dediğimde de kimse buna karşı çıkmadı. Benden tek istedikleri okuduğum bölümü (Görsel İletişim) bitirmemdi.

İÇTEKİ MUHAFAZAKÂR

“Çıplak” dizisine yönelik tepkiler toplumdaki muhafazakârlaşmayı da bir kez daha gösterdi bize. Siz, nasıl bakıyorsunuz bu duruma? Örneğin böyle bir Türkiye’de yaşamaktan memnun musunuz, yurtdışına gitmeyi ister miydiniz?

Tabii ki canımı sıkan ve Türkiye’deki her kadın gibi çocukluğumdan itibaren hayatımı sürekli etkileyen bir durum bu. Ben de bazı içime işlemiş -gereksizce- muhafazakâr yönlerimi “Çıplak” sayesinde törpüleyebildim ve bakış açımı değiştirebildim. Ancak daha fazla insanın benzer farkındalıkları yakalayabileceği ortamlar maalesef sürekli olarak azalıyor ve daralıyor gibi hissediyorum. Yine de bu sebeplerden yurtdışına gitme ihtiyacı henüz duymuyorum. Aktivistliğe soyunma noktasında değilim ancak yaptığımız işin yayımlanması ve tanıtılmasında yaşadığımız zorluklar bazen isyan etme ihtiyacı yaratıyor. Yine de yalnız olmadığımızı hissettiren insanlar olduğu sürece üzerimize düşen, işimizi yapmaya devam etmek.

CAN EVRENOL: ‘MÜGE İLE UZUN UZUN SOHBET ETTİK’

Müge Bayramoğlu’nun “Çıplak” için seçilmesi sürecini dizinin yönetmeni Can Evernol bakın nasıl anlatıyor:

“Müge, modu yerinde olduğu zaman, en garip ve en uç sahneleri bile çok basit bir şeymiş gibi oynayabilen bir oyuncu. Onun en büyük özelliği bu bence. İngilizcede "çok kolaymış gibi gösteriyor" denir ya. Aynen öyle. 

Merve Göntem ile “Çıplak”ın senaryosunu bitirip önümüze aldığımızda, "bu çok küçük bütçeli ve gerilla bir proje olabilir ama haftalarca tadını çıkartıp eğleneceğimiz audition'lar ve provalar yaptığımız bir iş olacaksa bir değeri olacak" diyorduk. Öyle de oldu. Eylül'ü çok aradık, çok düşündük, çok endişe ettik ve sonunda ancak Müge'yi bulunca kafamızda taşlar yerine oturdu. Önce Müge'nin rahatlığı, doğallığı ve cesurluğu bizi etkiledi. Burada cesaret derken daha önce hiç bilmediğin bir sahnede seyirci karşısına çıkma cesaretinden bahsediyorum. Yanlış anlaşılmalar ve önyargıların karşısına çıkma cesareti. Bana, Merve'ye ve bu yapıma güvenme cesareti. 

Müge'nin fiziksel olarak tam da istediğimiz gibi, bir odaya girdiğinde hemen ilgi çeken, ama aşırı iddialı olmayan doğal bir güzelliği var. Eylül'ün bir Fashion TV cazibesi değil, sıradışı bir girl-next-door cazibesi olmasını, içimizden biri olmasını istiyorduk. Müge'nin tipinde, tavrında ve oyunculuğunda bunu yakaladığımıza inandık. Uzun uzun sohbetler ettik. Merve, Orkun, Tanay, Ece, ve abartmıyorum bütün ekip arkadaş olduk. Yoksa 2. sezon diye bir şey de mümkün olamazdı bu şartlarda. Sadece Müge değil, neredeyse bütün ekibi bu manada "arkadaş" olabileceğimiz ve beraber risk alacağımız insanlardan seçmeye çalıştık. “Çıplak”ın benim için en değerli detayı bu olabilir. Son olarak, tabii ki iş disiplini olarak da hayran olunacak biri. 

Müge, bundan sonra bir çok karakteri başarıyla oynayabilir, ama Eylül'ü bu şekilde kimse kolay kolay oynayamaz ve oynamazdı diye düşünüyorum.”