Cervantes ve ‘Çingene Kızı’

Preciosa’yla ilahlaşan, Çingenelerin yaşamına sevecenlik ve doğallıkla yaklaşan bir üslup, belki de örnek alınacak bir hikâye... Çingene Kızı, modernitenin gelişini müjdeleyen, sözlerinin büyüsüyle okurunu etkileyen Cervantes’in mizahi / eleştirel diliyle küçük bir yolculuğa çıkmak için iyi bir neden.

Sevda Fidan

İspanyol edebiyatının önemli ismi Miguel de Cervantes, kalabalık bir ailede büyümüştür ve ailesiyle birlikte farklı şehirlere gitmek zorunda kaldığı için düzenli bir eğitim görememiştir. Bunun yanı sıra 1569’da İtalya’ya giderek asker olmuş, İnebahtı Deniz Savaşı’nda Türklere karşı savaşmış, beş yıl boyunca Osmanlı amirali ve Cezayir valisi Hasan Paşa tarafından esir alınmıştır.

İspanyol edebiyatı, Rönesans döneminde en büyük hamleyi destan, roman ve tiyatro alanında yapar. Sekiz heceli mısralarla yazılan eski manzum destanlara da “romancero” denilirdi. “Romans” sözünden gelen bu sözcük, sonradan “roman”a dönüşmüş olan bir türdür.

Yaşamı boyunca onca çile ve yoksulluk çeken Cervantes’i eserleri arasında en büyük üne kavuşturan şüphesiz “Don Kişot”tur. Şövalyelerin maceralarını anlatan kitaplarla alay etmek için yazılan bu kitap, modern romanın da başlangıcı sayılmaktadır.

“Novales ejemplares (Örnek Alınacak Hikâyeler)” adlı eseri ise on iki kısa romandan (romans) oluşur. Bu kısa romanlardan ilki “Çingene Kızı”dır. İçerik - teknik açısından kusurları bulunmakla birlikte Çingenelerin yaşamöyküsünü anlatan ve başkahramanı da bir Çingene olan ilk edebi eser olmasının dışında Çingeneleri aşağılamaya tabi tutmayan ilk edebi eserdir aynı zamanda.

ÇİNGENELER VE ŞÖVALYELER

“Erkeğiyle kadınıyla Çingeneler dünyaya sırf hırsız olmak için gelmiş gibidir” cümlesiyle başlayan Cervantes, onları hırsızlığın ustası olarak nitelese de içten bir sevecenlikle yaklaşır. Yaşlı bir Çingene kadının, küçük bir kızı torunu olarak büyütmesi, adını “Preciosa” (güzel, değerli) koyması, onun Çingene dünyasındaki en iyi rakkase olması, güzelliğiyle, aklıyla ün salmış olması ve aldığı terbiye karakterin idealize edildiğini gösteren ipuçları.

Özellikle de “namus”una dair güçlü bir vurgu vardır. Bunu, hizmetkârın Preciosa’ya romans vermeyi teklif ederken ona ün kazandıracağını söylemesi üzerine Preciosa’nın “...İçlerinde bir bayağılık yoksa veriniz (...)” (s. 45) sözüyle görmek de mümkün. Onu büyükannesi olarak büyüten yaşlı kadın ise Preciosa’nın oyunlarıyla, danslarıyla ve okuduğu romanslarla kendi servetini artıracağını düşünmektedir.

Don Kişot adlı romansıyla, şövalyelerin kahramanlıklarının anlatılarıyla alay eden Cervantes, Çingene kızı Preciosa’nın ağzından şu sözlere de yer veriyor: “...Falınızı söylediğimi farz edin ve kendinize başka bir yüksük bulun (...) Yine geleceğim ve falınıza bakıp bir şövalyelik kitabındakinden daha çok macera anlatacağım size.” (s. 61)

BİR AŞKIN DOĞUŞU VE BİR İFTİRA

Preciosa’nın zekâsını ve güzelliğini duyan ve ona tutulan şövalye Andres ise aşkını ilan eder. (s. 62, 63, 64) Çingene kızımızın da beylik sözlerinin ardından ortaya idealize edilmiş bir aşk doğar. Sevecen âşığı zamanla iyi ve becerikli bir hırsız olur. Öte yandan Clemente ve Andres arasında da bir rekabet yaşanır, aşkları ve kıskançlıkları birbirlerine okudukları romanslara yansır. (s. 124, 125, 126)

Juana Carducha’nın da Andres’e olan aşkı yüzünden onu yapmadığı bir hırsızlıkla suçlaması, olayları çıkmaza doğru sürükler. Preciosa, aşkı için başhâkimin ve karısının önünde diz çöker, ağlar, onlara yalvarır. Amacı ise Andres’in babasına haber salmaktır. Sözleriyle, güzelliğiyle hâkimi ve karısını da etkiler üstelik. Tüm bunlar olurken şaşırtıcı bir biçimde Preciosa’nın, onların kızı olduğu da anlaşılır ve Andres, kefaletle serbest bırakılır. İki âşığın evlenmesiyle de mutlu bir sona ulaşılır.

Daha o zamanlarda modernitenin gelişini müjdeleyen, sözlerinin büyüsüyle okurunu etkileyen Cervantes’in mizahi/eleştirel diliyle küçük bir yolculuğa çıkmak için iyi bir neden.

Çingene Kızı / Miguel de Cervantes / İspanyolcadan çeviren: Adnan Özer / Notos Kitap Yayınevi / 159 s. / 2020.