Çiller: Amaç beni bitirmekti

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, eski başbakanlardan Tansu Çiller'i dinledi.

cumhuriyet.com.tr

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, eski başbakanlardan Tansu Çiller'i  Yeniköy'deki yalısında dinledi.

Görüşmenin ardından açıklamalarda bulunan Tansu Çiller, "Aslında 28 şubat bir darbedir. Ama farklıdır. Ezber bozan bir darbedir" diye konuştu. '28 Şubat'ın 'tankla' ve 'tüfekle' yapılmadığını söyleyen Çiller, Meclis'in kapısına kilit vurulmadığını belirterek, "28 Şubat'ın amacı beni bitirmekti" dedi.

Çiller şunları söyledi:

- Bu süreçte Tansu Çiller hedef alınmış, yanlış mesajlar verilmiş, halkın yanlış karar verilmesi sağlanmıştır. 28 Şubat'ta asıl bedel millete çıkmıştır.

- Milletvekilleri korkuyla DYP'den koparıldı. Tansu Çiller siyaseten bitirilmiştir. Ama esas mağdur millet olmuştur.

Bütün batan bankaların, krizin toplam bedelinin 251 milyar TL olduğu resmi kayıtlara geçmiştir. Bu rakam o günün milli gelirinin 1,5 katıdır. 251 milyar TL olan krizin bedeli millete çıkarıldı. 2 milyon kişi işsiz kalmıştır.

- Meselenin sorumlusu sadece TSK değildir. Herkesin öz eleştiri yapmasına gerek var. Ülke yeterince bölünmüştür. Türkiye tektir ve birdir.

- Yeni ayrışmalar, yeni nifak tohumları atmadan demokrasinin evrensel değerleri içerisinde konuşmak, buluşmak gelecek nesillerin beklentisidir. Bu nedenle kimseden şikayetçi olmadığımı söyledim. Kişisel bir hesaplaşmaya girmiyorum.

- Darbeler sadece tank ve topla yapılmıyor. Kişisel hesaplaşmaların çok ötesine taşımanın düşüncesi içerisindeyim .

- Tarih yanlış yazılmış. Bu yanlış yazılan tarihin yeniden doğru yazılması hepimizin mesuliyetidir.

Evet siyaseten Çiller çökertilmiştir. DYP parçalanmıştır. Hükümeti düşürmek için yapılmıştır. Bugün kişisel hesaplaşma günü değildir. Bütünleşme ve buluşma zamanıdır.

 

Önder'den görüşme sonrası açıklama

Komisyon üyesi BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Çiller'in Yeniköy'deki evinden ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada, görüşmeye ilişkin değerlendirmede bulundu.

Önder, Çiller'e ''2 Mart Darbesi''ni sorduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Meclis'ten Kürt milletvekillerinin tekme tokat çıkarılmasını, buna Sayın Çiller'in verdiği, 'Bu gölgeyi meclisin üzerinden sileceğiz' demecini sordum. Sayın Grup Başkanvekilimiz Pervin Buldan'ın rahmetli eşinin katledilmesi meselesini... 'Kürt iş adamlarının listesi var', Holiday Inn Oteli'nde verdiği demecin arkasına gelmesi... Bu, Sayın Pervin Buldan'ın sorusuydu, onu yönelttim. Sayın Eşbaşkanımız Gülten Kışanak'ın Özgür Ülke Gazetesi'nde çalışırken gazetenin bombalanması ve bombalanmadan hemen önce Sayın Çiller'in Özgür Ülke gazetesine dönük etkin önlemler alınmasını içeren gizli bir yazısı vardı. O belgeyi kendisine sundum. 'Böyle bir yazınız, talimatınız var. Akabinde bu olmuş. Refah'la asla koalisyon kurmayacağız dediniz, sonra kurdunuz. Kurmanızda yadırgatıcı hiçbir şey görmüyorum demokrasi adına. Ama niye kurmayacağız diye bütün bir dönem gezdiniz' diye, işin bu kısmını sordum.''

Çiller'in başbakanlığı döneminde meydana gelen olaylara da değindiklerini anlatan Milletvekili Önder, ''Bin 500 Kürt köyü boşaltıldı Sayın Çiller'in iktidarı döneminde. Madımak oldu. Gazi Mahallesi katliamı oldu. Bütün bunları sordum. Cevaplarını benim söylemem şık olmaz.'

''Tatmin edici bir yanıt aldınız mı?'' sorusuna Önder, ''Hayır'' karşılığını verdi.
Önder, Çiller'e ''Doğan Güreş Paşa ile aranızda tak-şaklı bir ilişki vardı. Siz tak diye söylüyordunuz, o şak diye yapıyordu'' dediğini ve Çiller'in bunu açıkladığını söyledi.
Refah Partisi'nin mal varlığını araştırma önergesi vermesinin ardından koalisyon kurulması, ardından bu önergenin Refah Partisi tarafından aklanmasının, demokrasinin ''hoş şakaları'' olduğunu ve gülümsenerek hatırlandığını kaydeden Önder, bir dönem ''işlerin böyle çalıştığını''
öne sürdü.

''Duygulandı, yani gözleri yaşardı''

Sırrı Süreyya Önder, ''Yorumunuz nedir?'' sorusu üzerine, şöyle konuştu:
''Sayın Çiller duygulandı, baya duygulandı yani gözleri yaşardı. 'Benim böyle bir şey yapacağımı nasıl düşünebilirsiniz? Ben bir anayım' dedi. Ben de tezgahın böyle çalıştığını, yani sistemi hiç bilmeyen birini sistemin önüne koyduklarını ama hayatın olağan akışında.. 'Kürt iş adamlarının listesi var' dedikten sonra keklik gibi Kürtler öldürülünce sormaz mı insan? 'Ben bunların adını yeni duymuştum o zaman'. Peki bu mazeret mi? Giden canlara ne olacak? Sizin beceriksizliğinizin, sizin acemiliğinizin bu ülkeye daha fazla savaş, kan, gözyaşı olarak fatura edilmesinin hesabını, acemiliğinizdeki masumiyete mi vereceğiz? Hangi anaya bunu kabul ettirebilirsiniz? Bunları konuştuk.''