'Çılgın'lık uğruna geleceğe ipotek
Türkiye’nin en köklü bankalarından PTT ve BOTAŞ’a dek pek çok kamu kurumu Varlık Fonu’na aktarılırken bu kurumların bir arada nasıl etkin yönetileceği belirsiz.
Mustafa Çakır / Pelin ÜnkerVarlık Fonu’nun portföyü genişliyor. Önceki akşam 9 kamu şirketinin Varlık Fonu’na devredilmesinin ardından dün de Türk Hava Yolları (THY) ve Halkbank’ın hisselerinin Fon’a aktarıldığı duyuruldu. Ocak başında ise 680 Sayılı Kararname ile Milli Piyango idaresi ve şans oyunlarının lisans hakkı da 49 yıl süreliğine Varlık Fonu’na devredilmişti. Böylelikle Fon’a geçen şirket ve lisans sayısı 12’yi buldu. Dünkü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında Ziraat Bankası, BOTAŞ, Türkiye Petrolleri AO, PTT, Borsa İstanbul ve Türksat’ın sermayelerinde bulunan Hazine’ye ait hisselerin tamamı, Türk Telekom’un yüzde 6.68 oranındaki Hazine’ye ait hissesi ile Eti Maden ve Çaykur’un TVF’ye aktarılmasına karar verildiği belirtilmişti.
İki dev daha devredildi
Dün sabah ise THY ve Halkbank’ta Başbakanlık Özelleştirme İdaresi’nin sahip olduğu payların özelleştirme kapsam ve programından çıkartılarak Türkiye Varlık Fonu’na devredileceği açıklandı. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi, ödenmiş sermayesi 1.38 milyar lira olan THY’de yüzde 49.12, ödenmiş sermayesi 1.25 milyar lira olan Halkbank’ta ise yüzde 51.11 hissedar konumunda bulunuyor. Bu hisseler Türkiye Varlık Fonu’na devredildi. Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkındaki 680 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de yurtiçinde at yarışları düzenleme, yurtiçi ve yurtdışında düzenlenen at yarışları üzerine yurtiçi ve yurtdışından müşterek bahis kabul etme hak ve yetkilerine ilişkin lisanslar, topluca 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren 49 yıl süreyle Türkiye Varlık Fonu’na devredilmişti. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına at yarışları düzenleme amacına yönelik olarak tahsis edilmiş veya fiilen bu amaçla kullanılan taşınmazlar ile üzerlerindeki yapı ve tesisler, 49 yıl süresince lisans sahibi fonun kullanımına sunulmuştu. Öte yandan karşılığı nakit olmak üzere oynatılan Piyango, Hemen-Kazan, Sayısal Loto, Şans Topu, On Numara ve Süper Loto oyunları ile ilgili mevzuat çerçevesinde izin verilebilecek benzer şans oyunlarına ilişkin lisans da 49 yıl süreyle Fon’a geçmişti.
Sayıştay denetimi yok
Yakında şehir hastaneleri gibi kamu özel ortaklığı yatırımları ile Üçüncü Köprü vb. mega projeler de Varlık Fonu’nda toplanacak. Bütçeye büyük bir yük oluşturacak bu projeler bütçe dışında görünecek. Fon’a Sayıştay denetiminin olmaması da diğer bir endişe kaynağı. Türkiye Varlık Fonu ve kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabi. Öte yandan Varlık Fonu tıpkı Hazine gibi iç ve dış borçlanma da yapabilecek.
Yönetimin etkinliği soru işareti
Atılım Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Ümit Akçay, halkın vergileriyle oluşturulan kamu kurumlarının Fon’a devredilmesiyle devasa bir yapının ortaya çıktığını belirterek “Geçenlerde 680 sayılı KHK ile Milli Piyango, şans oyunları ve Türkiye Jokey Kulübü’nün yetkisinde olan at yarışları lisansları Fon’a devredilmişti. 24 Ocak’taki Bakanlar Kurulu kararı ile Fon’a devredilen kurumlara baktığımızda kapsamın giderek büyüdüğünü görüyoruz. Teknik olarak Ziraat Bankası gibi Türkiye’nin en köklü bankası ile PTT’nin ya da BOTAŞ’ın yönetimi çok farklı uzmanlık gerektirir. Son durumda at yarışları düzenleme ile bankacılık faaliyeti aynı çatı altında birleştirilmiş olacak. Bunun yönetiminin nasıl etkin bir şekilde yapılacağı konusu büyük bir soru işareti durumunda” dedi.
Şeffaflık sorunu
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş ise “Büyük bazı kamu şirketlerinin Varlık Fonu’na devri ile daha etkin yönetilmelerinin amaçlandığını” söyledi. Varlık Fonu’nda herhangi bir demokratik denetim mekanizması olmadığına işaret eden Akçay şöyle devam etti: “Bağımsız denetim olsa dahi, bu denli büyük kamu kaynağının demokratik kamusal denetim alanından çıkarmak, hesap verilebilirlik ve şeffaflık açısından büyük sorunlar yaratmaya aday bir durum ortaya çıkarıyor. Bu denli büyük fonların bütçe denetimi dışında kullanılabiliyor olması, demokratik kurum ve kurallar açısından sorunludur.” Akçay, Türkiye ekonomisinin yaşadığı yapısal sorunların Varlık Fonu gibi uygulamalarla çözülemeyeceğinin altını çizerek, Fon’un kısa dönemli, ekonomik durgunluğu önlemeye yönelik ya da büyük ölçekli altyapı projelerine destek vermeye yönelik kullanılmasının ise kamu kaynaklarının özel sektöre transferinden başka bir anlama gelmeyeceğini vurguladı.
Burada da Türk tipi
Ulusal Varlık Fonu (Sovereign Wealth Fund) kavramı Türkiye’de yeni dillendirilmeye başlansa da geçmişi yaklaşık 70 yıl öncesine dayanıyor. Ülkelerin resmi rezervleri dışındaki birikimlerinden oluşturulan bu fon, daha çok cari fazla veren veya emtia zengini olan ülkeler tarafından kullanılıyor. Türkiye’nin herhangi bir emtia geliri yok ve cari açık problemi yıllardır sürüyor. Bu noktada Türkiye’nin bu fona aktardığı kaynak kamunun varlıkları oluyor. Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Norveç, Rusya gibi ülkelerin petrole dayalı varlık fonlarıyla dünyada ilk sıralarda yer alırken, yüksek ihracat nedeniyle cari fazla veren Çin, Singapur, Hong Kong gibi gelişen ülkelerin emtia dışı kaynaklardan elde edilen fonları göze çarpıyor. Dünya sıralamasında Norveç 847.6 milyar dolarla ilk sırada. Onu 813.8 milyar dolarla Çin izliyor.
Kural da vergi de yok
Hükümet geçen ağustos ayında yasasını çıkardığı Türkiye Varlık Fonu’nu faaliyete geçirdi. Peki nedir bu fon? Ne yapacak, nasıl çalışacak, denetimi nasıl olacak? İşte yanıtları:
-Sınırsız yetki : Kurulan Türkiye Varlık Fonu ile alt fonlar, Başbakanlığa bağlı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi AŞ tarafından yönetilecek. Şirket, yerli ve yabancı şirketlerin paylarının ve diğer araçların alım satımını, her türlü proje geliştirme, projeye dayalı kaynak yaratma işlemlerini, ticari ve finansal faaliyetleri ulusal ve uluslararası piyasalarda yapabilecek.
-Taşeron çalıştıra bilecek : Şirket faliyet konularına ilişkin hizmet alımı da yapabilecek. Yani taşeron da çalıştırabilecek.
-Eğitim şartı yok: Şirketin en az 5 kişiden oluşan yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdürü başbakan tarafından atanıyor. Bu kişilerin ekonomi, finans, hukuk, maliye ve bankacılık alanlarından en az birinde 5 yıldan az olmamak üzere tecrübe sahibi olmaları gerekiyor. Yani üniversitelerin ekonomi bölümünden mezun olma gibi herhangi bir şart yok.
-Her kaynak fona: Özelleştirme kapsamında bulunun kuruluşlar fona aktarılacak. Bunun yanı sıra Özelleştirme Fonu’ndaki nakit fazlası da Fon’a gidecek. Kamu kurum ve kuruluşlarının tasarrufu altında bulunan ihtiyaç fazlası gelir, kaynak ve varlıklar da Fon’a aktarılacak.
-Göstermelik denetim : Yasada, şirket, şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve bu fon kapsamında kurulacak alt fonların “bağımsız denetime tabi oldukları” savunuluyor. Sayıştay denetimi yok. Bağımsız denetimden geçmiş yıllık mali tablolar ise başbakanın görevlendireceği en az 3 merkezi denetim elemanı tarafından denetlenecek.
-Vergi yok: Şirketler ve fonlar gelir ve kurumlar vergisinden muaf olacak. Şirket ve fonlar, damga vergisinden, banka ve sigorta muameleleri vergisinden, her türlü harçtan, kredi kullanım işlemleri kaynak kullanımı destekleme fonundan da istisna olacak.
18 yasaya uymayacak
Şirketler ile fonlar kamu kurum ve kuruluşlarına uygulanan mevzuat, uygulama ve kısıtlamalara tabi olmayacak. Bunun yanı sıra tam 18 yasaya da uymayacak. Şirket ve fona uygulanmayacak olan yasalardan bazıları şöyle: Sayıştay Yasası, Devlet Memurları Yasası, KİT’ler Hakkında KHK, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Hakkında KHK.