Cihaner: Kan davasına dönüştü
Yargıtay'ın hakkında zorla getirme kararı çıkardığı İlhan Cihaner, hükümetin Erzincan'dan beri hukuksuzluğa göz yumduğunu vurgulayarak, "Dava, AKP ve cemaat tarafından kan davasına dönüştürüldü" dedi.
cumhuriyet.com.trCHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Yargıtay’ın hakkında çıkardığı zorla getirme kararını başsavcı iken yürüttüğü soruşturmanın hedefindeki cemaatler ile hukuksuzluğa göz yuman AKP hükümetinin olayları kan davasına dönüştürmesi olarak yorumladı.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin hakkında polis zoruyla getirme kararı çıkardığı İlhan Cihaner, bu kararı ve bunun nedenlerini değerlendirdi. Erzincan’da İsmailağa ve Fethullah Gülen cemaati ile ilgili soruşturma yürüttüğünü anımsatan Cihaner, bütün sürecin bu noktadan sonra geliştiğini vurguladı. Türk hukuk sisteminin en üst organı olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kendisi hakkındaki davanın 11. Ceza Dairesi’nde görülmesine karar verdiğini belirterek “11. Ceza Dairesi benim olayımla ve dosyamla Ergenekon arasında bağ olmadığını tespit etti. Buna rağmen paralel bir soruşturma yürütülüyor. Silivri’de benimle ilgili tanıklar dinleniyor. Gizli tanıklar dinleniyor. Oysa bana atfedilen bir suç yok ortada” diye konuştu.
Cihaner bu paralel soruşturmaya ve Silivri’deki tanık dinlemelerine Yargıtay’ın göz yummasına tepki göstererek ayrıca dokunulmazlığı bulunduğuna da dikkat etti. “Bu tabloda yaşananları normal bir hukuk süreci olarak ben nasıl değerlendirebilirim” diye soran İlhan Cihaner, şu değerlendirmeyi yaptı: “Anayasa referandumundan sonra yeniden oluşan HSYK tarafından bir üyesi hariç Yargıtay 11. Ceza Dairesi yeniden kurgulandı, yapılandırıldı. Dehşet bir hukuksuzluk söz konusu. Normal bir hukuk davası olarak değerlendirilemez. Hukuka aykırı delillerin dikkate alınmaması gerektiği halde, hakkımdaki soruşturma aşamasının tamamı böyle.”
Hakkındaki soruşturma dava ve bütün sürecin bir kan davasına dönüştürüldüğünü vurgulayan İlhan Cihaner, “Kan davasının diğer tarafı kim?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Soruşturmalarda en ağır hak ve hukuk ihlalleri olduğu halde bunu yapan hâkim ve savcılar hakkında kimse gereğini yapmadı ve yapmıyor. Soruşturmasını yaptığım cemaatlerle ilgili dosyada siyasilerin müdahalesi dışında ağır hukuksuzluklara yol açan iktidar da var. Başka olaylar da, örneğin Deniz Feneri, MİT Müsteşarı’nın soruşturulması gibi işine geldiği dosyalarda süreci mühadalede cevval davranıyor. HSYK anında soruşturma açabiliyor. Ama benim karşı karşıya kaldığım bunca hukuksuzlukta ne iktidar ne de HSYK kılını kıpırdatmıyor. Onun için hükümet de bu hukuksuzluk sürecinin bir tarafıdır demekte bir beis görmüyorum.”
Cihaner, Erzincan Başsavcısı iken hukuka aykırı biçimde makam odası basılıp tutuklanmasını anımsatarak, benzer bir durumun olup olamayacağı konusundaki düşüncesini sorduğumuzda şu karşılığı verdi: “Hukuki güvenliğin ortadan kalktığı bir dönemde kimin neyle karşılaşabileceğini kimse kestiremez. ”