Çiçek'ten eleştirilere cevap
TBMM Genel Kurulu 2010 yılı bütçe görüşmeleri sırasında hükümete yapılan eleştirilere, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek cevap verdi. Çiçek, Anayasa'nın ilk 3 maddesinin herkesin ortak paydası olduğunu, ne yapılıyorsa bu 3 madde çerçevesinde yapıldığını ifade etti.
cumhuriyet.com.trDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Başbakanlık merkez teşkilatı ile Başbakanlığa doğrudan bağlı Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK), Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) bütçelerinin üzerinde, eleştirilere cevap vermek üzere Hükümet adına söz aldı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, Anayasal bir devlet olduğunu, Anayasanın ilk 3 maddesinin herkesin ortak paydası olduğunu kaydeden Çiçek, ''Bu ülkede reform adına, açılım adına veya adına ne denilirse denilsin ne yapılacaksa ne yapılıyorsa bu 3 madde çerçevesinde yapılacaktır. Bunu defalarca söyledim. Belki programlarımız, düşüncelerimiz, dünya görüşlerimiz, iktidara geldiğimizde uygulayacağımız politikalarımız farklı olsa bile bu ilk 3 maddedeki husus, bu ülkenin ortak paydasıdır. Bunları tartışmayız, bunları tartışmaya da açmayız'' diye konuştu.
Çiçek, bazı milletvekillerinin laf atması üzerine, ''Ben burada Cemil Çiçek olarak değil, Hükümet adına, Başbakan adına konuşuyorum'' karşılığını verdi. Bu konunun yüzlerce kez konuşulduğunu, bir daha tartışma konusu yapılmaması gerektiğini dile getiren Çiçek, şunları kaydetti:
''Bu ülkenin bir Cumhuriyet olduğunda hiç tereddüt yok. Yaptığımız iş, Cumhuriyeti daha kökleştirmek, daha da derinleştirmek. Bu, milletin en önemli kazanımıdır. Bunu vurgulamaya çalışıyoruz; bu devletin laik, sosyal hukuk bir devlet olduğunu açıkça ifade ediyorum. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu devletin dili Türkçe'dir, bayrağı Anayasada yazıldığı gibidir, İstiklal Marşı milli marşımızdır, başkenti de Ankara'dır. Bunda tereddütümüz yok. Eğer ortaya atılan projelerde, görüşlerde, fikirlerde bunlara aykırı bir şey varsa bunu, şu veya bu şekilde değerlendirme konusu yapabiliriz. Ama 'biz bunlara inanıyoruz, iktidar partisi inanmıyor' tarzında bir şey söylersiniz bu çok doğru olmaz, bühtan olur, bununla da bir yere varamayız. Ben burada bir şey söylüyorum, Hükümetin adına söylüyorum, eğer bunun arkasında önünde bir şey arıyorsanız o zaman bu güveni nasıl temin edebiliriz. Siz bizden biz sizden eğer güveni esirgeyecek olursak, o zaman bu konuşmaların da çok fazla yararı olmaz.
Biz hepimiz, görüşlerimizin farklı olmasını değerlendirme konusu yapabiliriz ama hiçbirimiz diğerimizden daha vatan sever olduğumuzu tartışma konusu yapmayalım. İşi vatanseverlik meselesine götürmeyelim. Biz ülkemizi seviyoruz, devletimizi seviyoruz, buradaki değerleri seviyoruz, böyle bir millete mensup olmaktan dolayı da bin defa, yüz bin defa ebediyete kadar da gurur duyuyoruz. Daha bunun ötesinde ne istiyorsunuz? Kimsenin vatanseverliğinin kantarı yok ki... Bunun bir kantarı mı var yani 'biz az seviyoruz, siz çok seviyorsunuz' diye. Gelin tartışmayı bu noktaya götürmeyelim. Bunun dışında her türlü tartışabiliriz.''
Çiçek, yine laf atılması üzerine, bazılarının söylediğinin yanlış anlaşılabileceğini belirterek, uzun süre siyaset yapıp da 'ben öyle demek istemedim' demeyen siyasetçinin olmadığını, zaman zaman bu tür yanlış anlaşılmaların olabileceğini söyledi.
''Gezen tilki, yatan aslandan kârlıdır"
Sadece AKP iktidarı döneminde değil, önceki dönemlerde de Başbakanlığa alınan uçakların eleştiri konusu olduğuna değinen Çiçek, bir Başbakanın uçak almasının eleştiri konusu olmaması gerektiğini, eğer bir Başbakanın, bu uçağı devlet hizmeti dışında kullanıyorsa bunun eleştirilip, tepki gösterilebileceğini ifade etti.
Çiçek, ''Başbakan geziyor'' şeklindeki eleştirilere ''Eee turistik geziye gitmiyor ki... İşi niye böyle bir mecraya sokarak konuyu değerlendirmeye çalışıyorsunuz'' karşılığını verdi.
Türkiye'nin dış politikada haklı olduğu davaların en başında Kıbrıs konusunun geldiğine değinen Çiçek, ''Kıbrıs konusu ne zaman BM'ye gitse 6 oydan fazla alamamış. Demek ki bizden önce konu anlatılamamış. Geçtiğimiz yıl BM'nin oylamasında 151 oy aldık. Nasıl oldu bu? Bir yere gitmezseniz, konuşmazsanız, davanızı anlatmazsanız, kendinizi tanıtmazsanız... Bakın gezen tilki, yatan aslandan karlıdır. Şimdi yattığınız sürece hiç kimse bir şey getirmez. Gezeceksiniz, gideceksiniz, konuşacaksınız, tartışacaksınız, mühim olan ülkemizin bundan neler kazandığı. Bizim petrol gelirimiz yok, bizim öyle avantadan ülkemize aktaracağımız kaynaklar yok. Gidip vatandaşımızın üretimini dış dünyada pazarlayacaksınız ki devletin çarkını döndürebilesiniz. Afrika'ya gitmezseniz, Güney Amerika'ya gitmezseniz, hatta yanı başımızdaki komşularımıza gitmezseniz, o zaman Türkiye'nin çarkını nasıl döndüreceksiniz?'' şeklinde konuştu.
Bu tür tartışmalardan siyaset kurumunun zarar göreceğini vurgulayan Çiçek, ''Ben geçmiş zamanda gördüm bunları. Bütçe görüşmelerinde Başbakana yönelik benzer ifadeler söylendi, kendileri iktidara geldiklerinde söylediklerinin 5 misli fazlasını yaptılar. İnşallah gün olur vatandaşla gönül bağını kurarsınız da vatandaş bizi iktidara getirdi belki sizi de getirebilir. Vatandaş hepimizi izliyor. Geldiğinizde göreceksiniz'' diye konuştu.
Çiçek, Başbakanlık merkez teşkilatı bütçesindeki yüksek artışın Kredi ve Yurtlar Kurumu gibi bazı kuruluşların Başbakanlığa bağlanmasından kaynaklandığını söyledi.
Başbakanlığın kendi bütçesindeki artışın en önemli nedeninin de İstanbul'da yapılmakta olan ''milli arşiv binası'' olduğunu belirten Çiçek, bunun son derece önemli olduğunu ifade etti. Çiçek, ''Hepinizin desteği önem arz ediyor. Çünkü, arşivlerimiz bizim hazinemizdir. Ama çok dağınık şekilde bulunuyor. Böyle bir binanın yapılmasına ihtiyaç var'' dedi.
Başbakanlıkta 3 tane uçak bulunduğunu bildiren Çiçek, bunların bir havuz sistemi içinde Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile ihtiyaç halinde bakanlar ve devletin diğer birimleri tarafından kullanıldığını söyledi.
Çiçek, Başbakanlık bütçesinden herhangi bir dernek ya da vakfa yapılmış yardımın olmadığını da bildirdi. Doğalgaz gibi ürünlerin fiyatlarını hükümetin belirlemediğini belirten Çiçek, şöyle devam etti:
''Bunlar dışardan aldığımız şeyler. Bunların bir fiyat belirleme mekanizması var. Dövizle aldığımız bir şeyin fiyatında artış varsa ister istemez içerde de olacaktır. Bunu belli bir süre sübvanse edersiniz ama ila nihaye bunu devam ettirme imkanınız yok. Uluslararası piyasalardaki fiyatlar neye göre teşekkül ediyorsa ona göre teşekkül ediliyor. Yeri geldi 4 sene, 5 sene zam yapmadığımız oldu. Keyfi olarak zam yapan bir hükümet olmadık. İhtiyaç yoksa, zaruret yoksa, dış piyasa böyle bir fiyat ayarlamasını gerektirmiyorsa fiyat ayarlaması yapılmamıştır. 5 sene elektriğe zam yapılmadığı dönemler oldu. Demek ki ihtiyaç yoktu. Sonra ihtiyaç hasıl oldu zam yapıldı.''
Bakan Kavaf
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf da kadın, çocuk ve özürlü gibi toplumun dezavantajlı kesimine hizmet verdiklerini belirterek, toplumun her kesiminin taleplerini karşılamaya çalıştıklarını söyledi.
Evde bakım hizmetlerinden 204 bin 652 özürlünün yararlandığını, bu özürlülerin aile veya yakınlarına ayda 477 lira ücret ödendiğini kaydeden Kavaf, 2010 yılında 297 bin özürlü ailesine ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi. Kavaf, devletin koruması altındaki çocukların spor aktivitelerine katılmalarını da önemsediklerini belirterek, Galatasaray ile Beşiktaş'ın altyapısına 2 çocuğun transfer edilmesinin sevindirici olduğunu söyledi.
Kavaf, SHÇEK yurtlarında şiddet ve istismarın en aza indirgendiğini, kadının istihdamını artırmak için başlatılan projeler bulunduğunu bildirdi. Kavaf, Özürlüler İdaresi ile TÜİK'in özürlü veri tabanı oluşturmak için bir araştırma başlattıklarını da belirtti.
Şahsı adına söz alan Eskişehir Bağımsız Milletvekili Tayfun İçli, bütçe konusunda halka doğruların söylenmediğini, Türkiye'nin borcunun 600 milyar dolara çıktığını söyledi.
İçli, bütçenin 70 milyar TL açık vereceğini öne sürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün ''2001 yılı krizinde 5 milyar doların Merkez Bankasından hortumlandığını ve dönemin Merkez Bankası Başkanı'nın 'Rahşan Affı'ndan yararlandığını'' söylediğini ifade eden İçli, ''Söz konusu yasa 2000 yılında çıktı. 2001 yılında olan kriz ile ilgili sorumluluk konusunda nasıl uygulanır. Niye hesap sormuyorsunuz, niye yakasına yapışmıyorsunuz? Suçlama zaman aşımına uğrarsa biz sizden Yüce Divan'da hesap sorarız'' diye konuştu.