CHP’nin umuda yolculuğu
CHP’nin kendi örgütlerini yenilemesi çabası işin yalnızca bir bölümüdür. Aslolan tüm toplumun örgütlenmesidir. Bu bağlamda üretim alanlarını temel alan, günümüzde toplumsal dinamiklerin yoğunlaştığı sanayi siteleri, çarşılar, serbest bölgeler, işlikler, üniversiteler gibi alanlarda örgütlenme çalışmaları yaygınlaştırılmalıdır.
Mehmet Şakir Örs30 Mart yerel seçiminin sonuçları muhalif çevrelerde genel bir karamsarlığa ve umutsuzluğa yol açtı. Bu olumsuz havayı hızla değiştirmemiz gerekiyor. 12 Mart’ları, 12 Eylül’leri yaşamış, pek çok badireden geçmiş ülkemiz demokrasi güçlerinin; içinde bulunduğumuz darboğazı ve karanlık dönemi de aşacağına yürekten inanıyoruz. Biz bu yazımızda, 30 Mart sürecini, ana muhalefet partisi CHP açısından değerlendirmeye çalışacağız.
İdeolojiyi pekiştirmek
Ülkemizde yaşanan karanlık dönemin aşılmasında, CHP’ye önemli görevler düşüyor. İdeolojik duruşunu, politikalarını, projelerini, kadrolarını gözden geçirmek ve ülkeyi yönetmeye hazır olduğunu seçmene kabul ettirmek…
Sol, sosyal demokrat partilerde ideoloji, program önemlidir. Ülkenin güncel sorunlarına bu temel belgelerden hareketle çözümler üretilir. Partinin ideolojisinin, çözümlerinin halka ulaştırılması için öncelikle parti örgütünün ve kadrolarının bu çözümleri içselleştirmesi gerekir. Bu bağlamda CHP’nin merkezi bir teorik yayın organına gereksinimi olduğunu düşünüyoruz. Parti kadrolarının ülke ve dünya sorunları hakkında düşüncelerini tartıştığı, paylaştığı ve ortaklaştırdığı bir yayın organı… Geçmişte yaşanan “özgür insan” örneği gibi, ama günümüz koşullarına uyarlanmış, hem sosyal hem de basılı medyada birlikte planlanıp yapılanacak bir platform...
Partinin ideolojisinin pekiştirilmesinde ve duruşunun netleştirilmesinde düşünülmesi gereken bir başka önemli mecra, parti okulu ve eğitim çalışmalarıdır. Geçen yerel seçim sürecinde parti içi eğitim alanında önemli bir deneyim yaşanmıştır. Önümüzdeki süreçte bu çalışmaları “parti okulu” yönlendiriciliğinde sürekli kılmak yararlı olacaktır. Örgütü yenilemek Sol, sosyal demokrat partilerde örgüt, örgütlenme yaşamsal derecede önemlidir. CHP’de örgütsel bir yenilenmeye, tazelenmeye ve dinamizme gereksinim vardır. Son seçimde ortaya çıkan oluşumlar, platformlar, CHP için yeni bir örgütlenme pınarı olabilir. Gezi süreci de bize bu konuda yepyeni olanaklar sundu. Şimdi önemli olan bunları CHP’ye kazandırmaktır. Bizce, CHP’nin kendi örgütlerini yenilemesi çabası işin yalnızca bir bölümüdür. Aslolan tüm toplumun örgütlenmesidir. Bu bağlamda üretim alanlarını temel alan, günümüzde toplumsal dinamiklerin yoğunlaştığı sanayi siteleri, çarşılar, serbest bölgeler, işlikler, üniversiteler gibi alanlarda örgütlenme çalışmaları yaygınlaştırılmalıdır. Unutulmasın ki demokrasi ve özellikle sosyal demokrasi örgütlü toplumların işidir. Toplumun en geniş şekilde örgütlenmesi, CHP’nin işini kolaylaştıracak ve onu güçlendirip büyüterek iktidara taşıyacaktır. Örgütlenme alanında özel bir dikkat isteyen kesim gençlik ve üniversitelerdir. Bu kesim ülkenin geleceğidir. Son dönemde bu alanda yoğun bir devinim vardır. CHP’nin klasik gençlik kolları çalışmasıyla bu devinimi kucaklaması zor görünmektedir. Bu alanda geçmişte yaşanan Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu (SDDF) deneyimi ve onun yayın organı “Sosyal Demokrat Eylem”den hareketle yeni bir örgütlenme modeli geliştirilebileceğini ve parti dostu yeni bir gençlik örgütlenmesinin gündeme getirilebileceğini düşünüyoruz. Elbette günümüz koşulları ve gereksinimleri dikkate alınarak…
Ütopya yaratmak
Partileri, örgütlenmeleri canlı kılan ve onları en geniş kesimlerle buluşturan temel öğe, onların ütopyalarıdır. Her siyasal örgütlenmenin ve partinin bir ütopyası, bir hikâyesi olmalıdır. Bu ütopyaya öncelikle partinin üyeleri yürekten inanmalı ve dalga dalga tüm topluma taşıyıp yaymalıdır. Bu konuda, Cumhuriyeti kuran ve ülkemizin bugünlere ulaşmasında önemli bir rolü olan CHP’nin engin bir tarihsel birikimi olduğunu düşünüyoruz. Hele yakın siyasal tarih böylesi anlamlı örneklerle doludur. Örneğin 1970’li yıllarda “Toprak işleyenin, su kullananın” ve “Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” belgileri, hâlâ anımsadıkça yürek tellerimizi titretmekte ve siyasal bilincimizde titreşimler yaratmaktadır. Günümüz koşullarında halka götürebileceğimiz
yeni ütopyalara gereksinim olduğunu düşünüyoruz. Bu ütopyaların ortaya konulmasında, Gezi sürecinden ve bu sürecin ortaya çıkardığı yeni düşünsel, eylemsel zenginlikten yararlanabiliriz. Umut ve güven vermek Siyasal sorunlara ülkeyi yönetmeye hazır bir partinin ciddiyetiyle ve sorumluluğuyla yaklaşmak temel olmalıdır. Güncel gelişmeleri değerlendirirken ve iktidarın politikalarını eleştirirken, iktidar olunduğunda o sorunların nasıl çözüleceğini de ortaya koymak gerekmektedir. Halk, seçmen ana muhalefet partisinden bunu beklemektedir. Bu konu ciddi ve üretken bir çalışma düzeneği kurma zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda önümüzdeki süreçte gölge kabineler, gölge bakanlıklar ya da gölge çalışma grupları oluşturmanın ve çözüm politikaları üretmenin yararlı olacağını düşünüyoruz. Halk, seçmen, siyasal tercihlerini değiştirmek için; ülkeyi var olan iktidardan daha iyi yöneteceği iddiasını ortaya koyan ve yalnızca bunu ortaya koymakla yetinmeyip bu konuda güven uyandıran seçeneklerin arayışı içindedir.
Ana muhalefet partisi CHP, ülkeyi ve özellikle de ekonomiyi çok daha iyi yöneteceği umudunu ve güvenini halka vermeli ve inandırmalıdır.
CHP’de sevgiyi, dayanışmayı egemen kılmak “CHP’nin Umuda Yolculuğu” başlığını taşıyan değerlendirmemizde, şimdiye kadar çoğunlukla partinin dışa yönelik çalışmaları ile ilgili konular üzerinde durduk. Oysa siyasal partilerde iç düzenlemeler, örgütsel ilişkiler de büyük önem taşır. Hele bu parti, CHP gibi ülkeyi yönetmeye hazırlanan büyük bir kitle partisi olursa bu ilişkiler daha da önem kazanır. Sevgi ve saygı bizim insana, hayata bakışımızın temelini oluşturur. Dayanışma ve paylaşma da solun, sosyal demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Bu yaklaşımlar, CHP’nin örgütsel yaşamının ve politikalarının da özüdür, özetidir. Ülkeyi yönetmeye aday CHP ve CHP’liler bu yaklaşımları öncelikle birbirlerine ve partilerine karşı göstermek zorundadırlar. Bu konuda en güzel örnek ve kanıt, hayatın bizzat kendisidir. 30 Mart seçim sonuçları bizi umutsuzluğa, karamsarlığa sürüklememelidir. Unutulmasın ki solun, sosyal demokrasinin, CHP’nin umuda yolculuğu sürüyor…
Bu konuda en güzel esinimiz, Gezi sürecinin kulaklarımıza ve yüreklerimize kazıdığı belgidir: “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!..”