CHP’li Nazlıaka: Bu ceberrut iktidarı gönderen, biz kadınlar olacağız!

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin gün geçtikçe artış gösterdiğini kaydederek, “Hayatını kaybeden kadınların sayıları, yıllara göre birbiriyle karşılaştırılıp istatistiklerde yer alan bir rakam muamelesi görüyor.

İlayda Kaya

 Kadınların yaşam hakkını sağlamayan devlet mekanizmaları, alınmayan önlemlerin hesabını vermeli. İstedikleri kadar kadınları yok saymaya çalışsın, yükselen bu kadın gücü karşısında hiçbir iktidar ayakta kalamaz. Bu ceberrut iktidarı gönderen, biz kadınlar olacağız!” ifadelerini kullandı. Nazlıaka, CHP kadın örgütleri olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında yarın saat 11.00’da 81 ilde eşzamanlı olarak ortak basın açıklaması yapacaklarını da duyurdu. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Nazlıaka, şunları söyledi:

-25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla çalışmalarınız olacak mı?

25 Kasım, kadınların her yıl bir araya gelip seslerini yükselttikleri ve mücadeleyi büyüttükleri gündür. Diktatörlük rejimine karşı demokrasi ve hak talebinden vazgeçmeyen Mirabel kardeşler, tüm dünya kadınlarına örnek olmuştur. Onlar, yalnızca demokrasi, eşitlik, özgürlük ve insanca bir yaşam talep etmişlerdi. Bu talepler, tarih boyunca kadınların mücadele ekseninden hiç çıkmadı ve çıkmayacak. Şu bilinen bir gerçek: toplumun yarısını kadınlar oluşturur, kalan yarısını kadınlar dünyaya getirir. Bu nedenle kadınlar mücadeleyi bıraktığı an, yaşam biter. 25 Kasım sadece şiddete karşı kadınların bir araya geldiği bir mücadele günü değil, birbirlerinin seslerini duyduğu ve yalnız olmadıklarını hissettikleri bir dayanışma günüdür. Bulunduğumuz her il ve ilçede kadın kolları örgütlerimiz, ortak açıklamalara katılacak ve dayanışmayı büyütecektir. Türkiye’nin her ilinden kadınların talepleri, sesleri gür bir şekilde yükselecektir. Biz yarın sabah saat 10.00’da, çalıştığı hayvan hastanesinde tecavüze uğrayan Ç.B.’nin Ankara Adliyesi’ndeki duruşmasına katılacağız. Ardından CHP kadın örgütleri olarak saat 11.00’de, 81 ilde, eş zamanlı ortak basın açıklaması yapacağız. Gün boyunca tüm illerde, kadın dernekleriyle, kadın platformlarıyla birlikte ortak eylemler yapacağız. 

“BOYNU KESİLEREK ÖLDÜRÜLEN EMİNE BULUT İSYANIMIZDIR”

-İçişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklama ile 2020 yılının ilk 10 aylık döneminde kadın cinayetlerinin, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27 oranında düştüğünü açıkladı. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Sadece Kadın Destek Uygulaması (KADES) üzerinden verilen oranın gerçeği yansıttığını düşünmüyorum. Her gün sırf basına düşen iki üç kadın cinayeti haberi aldığımız bir ortamda, şiddetin azaldığından bahsedebilir miyiz? 2018 yılında KADES’e 45 binden fazla kadın ihbarda bulunmuş. Yarım milyondan fazla kadın, uygulamayı indirmiş. Bu bile korkunç bir rakam. Üstelik de bu buz dağının sadece görünen kısmı. 

Akıllı telefonu olmayan, tehdit ve şiddetle her hareketi kontrol altında tutulan, saldırgan ile aynı evde yaşamak zorunda kalan kadınları nereye koyacağız? Devlet tarafından beslenme, barınma, güvenli bir yaşam alanı ve istihdam olanakları sunulmadığı sürece, hiçbir kadın ve çocuk şiddetten korunamayacaktır. Bize hangi önlemleri hayata geçirdiklerini anlatsınlar.  

Öte yandan; önleme, koruma, cezalandırma ve kadını güçlendiren bütüncül politikalar üretme konusunda yetersiz ve bilinçsiz bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Toplumu kutuplaştıran, şiddet ortamını kışkırtan, mafya bozuntularına meydan bırakan bir anlayış hakim. Cezasızlık politikaları katilleri cesaretlendirirken, yetkililer failleri telkin etmekle meşgul. Hayatını kaybeden kadınların sayıları, yıllara göre birbiriyle karşılaştırılıp istatistiklerde yer alan bir rakam muamelesi görüyor. Oysa ki o rakamların her biri, bir “can” demek. Ama artık yeter! İstanbul Sözleşmesi tartışılmaktan çıkartılıp maddeleri hızlıca uygulanmalı. Kadınların yaşam hakkını ve güvenliğini sağlamayan kolluk gücü ve devlet mekanizmaları, alınmayan önlemlerin hesabını vermeli. Hakimler ve savcılar işlenen hak ihlallerinden nasıl sorumlu tutuluyorsa, bu çember genişletilmeli. Sorumluluğu olan ve bu şiddete karşı susarak ortak olan herkes, hesap vermeli. Katili hakkında 23 kez savcılığa suç duyurusunda bulunan Ayşe Tuğba Aslan da, karakolda yardım isteyip 4 saat sonra “herkesin önünde” boynu kesilerek öldürülen Emine Bulut da isyanımızdır. Artık kadınlar haklarında da hayatlarından da bir adım geri durmayacak. Biz de bu kararlı duruşun öncü güçlerinden olacağız. 

“‘BİAT ET RAHAT ET’ KAFASIYLA YOL ALINMAZ”

-Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine karşı iktidar nasıl adımlar atmalı?

Yapılan çalışmalar yeterli, kapsamlı ve hatta samimi değil. İktidar halkın ve kadınların yaşadığı bütün sorunlara karşı üç maymunu oynuyor. Oysaki sorunları öteledikçe, görmezden geldikçe kartopu gibi büyüyor. Biz kadınlar bu hayata birileri tarafında öldürülmek için gelmedik. Eşit koşullarda özgürce yaşayabilmek için hayatımızı mücadele eksenine çevirdik. İstedikleri kadar yok saymaya çalışsınlar, yükselen bu güç ve artan öfke karşısında hiçbir iktidar ayakta kalamaz. İlk seçimlerde gidecekler. Artık saat hakikatten yana işliyor. Eğer iktidar gerçekten kadına yönelik şiddetle baş etme konusunda samimi olsaydı, kadınların sesine kulak verirdi, kadınların haklarını koruyan ve altına imza attıkları sözleşmeleri amasız fakatsız uygulardı, kadınların güçlenmesi ve güvenliği için gerekli politikaları hayata geçirirdi.  “Biat et rahat et” kafasıyla yol alınamaz. Şiddet, eşitsizlikten beslenir. Kadınla erkeğin eşit olduğunu içselleştirmeleri gerekir ve bu yönde ilerlemeli. 

“62 İLÇEDE VE 4 İLDE YENİ KADIN KOLLARI ÖRGÜTÜ KURDUK”

-Peki CHP nasıl çalışmalar yapıyor?

Biz, her hafta kadın odaklı haber yapan basım yayın organlarından ve çeşitli kadın örgütlerinden verileri toparlıyoruz. Yakın zamanda kadına yönelik şiddetle mücadele için bir proje başlatacağız. Partimizin kadın örgütleri kanalıyla şiddet gören her kadına ulaşmayı hedefliyoruz. Yerel yönetimlerle, ilgili derneklerle ve barolarla dayanışarak, zor durumdaki tüm kadınlara nefes olacağız. Artan şiddet ve kadın cinayetlerine karşı ise her dava ve olayı yakından takip etmeye ve veri çıkarmaya çalışıyoruz. Sorunu yaşayanla empati kurmadan çözüm geliştiremeyiz. Bu noktada kadınlar ne yaşıyorsa yanı başında olacağız ve çözüm yollarını birlikte arayacağız.  Ayrıca partimizdeki kadın örgütlenmesinin güçlenmesini çok önemsiyoruz. Göreve geleli henüz üç ay oldu ama ekip arkadaşlarımla birlikte, kısa sürede çok yol kat ettik. 62 ilçede ve 4 ilde yeni kadın kolları örgütünü kurduk. Bunlardan 41 tanesi, parti tarihimizde ilk kez kuruldu. Hedefimiz memleketin dört bir yanında örgütlenerek aktif olmak. 

Bir de kurultayda sloganımız şuydu: “Kotalar bize dar, Rotamız İktidar”. Bu vaadimizin arkasındayız. Partimizin Siyasi Partiler Yasası’nda cinsiyet kotası uygulanması yönündeki çalışmalarını toplumsallaştırmaya ve hayata geçirmeye çalışıyoruz. 

“HER OLUMLU ADIMI KARALAMAKTAN VAZGEÇİN”

-Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bahattin Sungur, İstanbul Sözleşmesi’nin kapsadığı maddeler nedeniyle çok tehlikeli olduğunu söyleyerek, söz konusu sözleşmenin iptal edilmesi yönünde çağrıda bulundu. Nasıl değerlendiriyorsunuz? İstanbul Sözleşmesine ilişkin neler söylemek istersiniz?

Onlar suyu bulandırmaktan bıkmadı. Biz de her defasında tane tane anlatmaktan bıkmayacağız. Kadınların hakkını koruyan, yaşamı savunan ve kalkınmış bir toplum vaat eden bir sözleşmeyi savunmak eğer suçsa, ben bu suçu seve seve işliyorum. Kendi iktidarlarını ve hareket alanlarını kısıtlayacak her olumlu adımı karalamaktan vazgeçsinler! Kadınların hayatlarını bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştırmalarına izin vermeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi kadınların can simididir, tartışmasız bir şekilde uygulanmalıdır. Bu ülkenin yargısı, kolluk gücü, devleti kadınları korumakla yükümlüdür. Şiddeti önleyemedikçe, kadını toplumdan izole eden ve ayrımcılığı arttıran çağdışı politikalar üretiyorlar. Kadın üniversiteleri, kadın plajları, mor taksiler, pembe otobüsler gibi kadını tanımlı alanlara hapseden, geri kalan tüm alanları erkeklere tahsis eden bu negatif ayrımcılığı reddediyoruz. “Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyenlerle sonuç almak imkansız. Bu nedenle ilk seçimlerde bu ceberrut iktidarı gönderen, biz kadınlar olacağız!