CHP'den hakimlik-savcılık mülakatları için araştırma istemi
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, yargıda kadrolaşma ve akraba kayırmacılığı iddiaları konusunda Meclis'e araştırma önergesi verdi. Özel, “Hakimlik ve savcılık mülakatlarıyla yargı politize edilerek bir siyasi partinin güdümüne sokulmak isteniyor. Bu süreçteki ısrar ülkemizi uçurumun eşiğine sürükler” dedi.
ANKACHP, yargıda kadrolaşma ve akraba kayırmacılığı iddiaları ile hakimlik ve savcılık mülakatlarıyla yargının politize edilerek, bir siyasi partinin güdümüne sokulmak istendiği iddialarının araştırılması için Meclis Araştırma Önergesi verdi.
“HAKİMLİK TEMİNATI, SARAY REJİMİNİN BAŞINDAKİ KİŞİNİN İKİ DUDAĞI ARASINDA”
CHP Grup Başkanvekili, Manisa Milletvekili Özgür Özel, önergesinde yargıda kadrolaşma ve akraba kayırmacılığının ciddi sorunlar yaratacağını belirtilerek, “Hakimlik teminatı, saray rejiminin başındaki kişinin iki dudağı arasına sıkışmıştır. Türkiye tarihinin en ağır yargı krizlerinden birinin içinden geçtiğimiz bu süreçte, yargının politize edilerek bir siyasi partinin güdümüne sokulma çabalarının merkezine, hakimlik ve savcılık mülakatları yerleştirilmiştir. Bu mülakatlarla, liyakatli ve başarılı gençlerimiz elenmekte, iktidar partisine yakın aile ve çevrelerin işaret ettiği isimler hakimlik ve savcılık görevlerine getirilmekte, liyakat ilkesi yerine sadakat ilkesi konulmaktadır” dedi.
Özel, yargıda yaşanan sorunların önüne geçilebilmesi, hakimlik-savcılık mülakatlarında nesnel, şeffaf ve tarafsız bir yöntemin hayata geçirilebilmesi için önerge verdiklerini vurguladı.
Önergenin gerekçesinde şöyle denildi:
“LİYAKAT İLKESİ YERİNE SADAKAT İLKESİ KONULMAKTADIR”
“Mahkemelerin bağımsızlığı Anayasa tarafından güvence altına alınmış olsa da, Yürütme organının telkinleriyle kararlar verilmekte, bu durum da yargıya olan güveni zedelemektedir. Yargı bağımsızlığı sağlanmadan, Türkiye’de hiç kimse kendisini güvende hissetmeyecektir. Hakimlik teminatı, saray rejiminin başındaki kişinin iki dudağı arasına sıkışmış, beğenilmeyen kararlara imza atan hakimler başka illere atanmakta, dosyadan el çektirilmekte ya da son anda heyetler değiştirilmektedir. Türkiye tarihinin en ağır yargı krizlerinden birinin içinden geçtiğimiz bu süreçte, yargının politize edilerek bir siyasi partinin güdümüne sokulma çabalarının merkezine, hakimlik ve savcılık mülakatları yerleştirilmiştir. Bu mülakatlarla, liyakatli ve başarılı gençlerimiz elenmekte, iktidar partisine yakın aile ve çevrelerin işaret ettiği isimler hakimlik ve savcılık görevlerine getirilmekte, liyakat ilkesi yerine sadakat ilkesi konulmaktadır.
“ÜLKEMİZİ UÇURUMUN EŞİĞİNE SÜRÜKLEYECEK”
Yandaş kayırmacılığı olarak kullanılan Nepotizm kavramı, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının 18’inci yılında tüm alanlarda büyük bir sorun olarak önümüze çıkmaktadır. Ancak yargıda liyakatli isimler yerine yandaşların kayırıldığı bir sürecin başlaması ve bu süreçte ısrar edilmesi, yargı bağımsızlığının sonunu getireceği gibi ülkemizi de uçurumun eşiğine sürükleyebilecektir. Kaldı ki Kamu Denetçiliği Kurumu’nun hakim ve savcı mülakatlarına ilişkin bir başvuru üzerine, 'Sözlü sınavların iyi yönetim ilkelerinden olan nesnellik, tarafsızlık, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve kararların gerekçeli olması ilkelerine uygun yapılmasını teminen idarenin bundan sonra düzenleyeceği sözlü sınavlar öncesinde bilgi soruları yanında cevap anahtarlarını hazırlaması, sınavlara giren adaylara verilen puanların gerekçelerini ortaya koyacak tedbirler alması' yönünde tavsiye kararında bulunmuş ancak bu karar yerine getirilememiştir. Mayıs ayında gerçekleştirilen hakimlik ve savcılık atamalarında akraba ve yandaş kayırmacılığına yönelik çok sayıda örneğe rastlanmış, eski milletvekillerinin, yüksek yargı temsilcilerinin, üst düzey bürokratların yakınlarından oluşan atama listesi basına yansıyan haberlerle kamuoyunun gündemine gelmiştir.”