CHP'den Afrin operasyonu açıklaması: Bir an önce bu harekatın...
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin, "Bir an önce bu harekatın askerimizin burnu kanamadan, mümkün olduğunca kayıp vermeden hedefe ulaşmasını bekliyoruz" dedi.
cumhuriyet.com.tr"Halkların kardeşliğini baltalayan emperyalist bir koridordur"
Tezcan, bölgede esaslı bir emperyalist projenin hayata geçirilmeye çalışıldığını vurgulayarak, "Bölgede oluşturulmak istenen koridor halkların kardeşliğini baltalayan emperyalist bir koridordur. Halkların barışı ve bir arada yaşamasına hizmet eden bir proje değil, tam tersine onların arasında bariyer oluşturacak bir projedir. Bölge içerisinde Suriye'yi, Irak'ı, Ortadoğu'yu etnik ayrışmalar ve inanç ayrışmaları üzerinden atomize edip, yeniden tahrif etmeye çalışan bir emperyalist proje vardır. CHP olarak bu projeye başından beri karşı çıktık. Hedef Ortadoğu'yu etnik veya mezhepsel ayrışmalarla çatışma içine sokup güvensiz bir ortam yaratma ve güvensiz ortamı kontrol etmektir. Bu aynı zamanda Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir projedir. Afrin'deki Zeytin Dalı Harekatı'nda hedef, Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünü sağlayacak bir siyasi çözümün bu harekatın sonunda ağırlıklı olarak gündeme oturması olmalıdır. Bu çerçevede bir siyasi çözüme odaklanmak zorunludur. Bölgede Suriye'nin egemenliğinin tahrip edilmiş olmasının sancılarını yaşıyoruz" şeklinde konuştu.
"Önemli olan Suriye'nin toprak bütünlüğü"
Bu çerçevede Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin önemli olduğunu ifade eden Tezcan, "Bu harekatın sonunda bölgede kesin kalıcı çözüm, siyasi odaklı bir çözüm olmalıdır. Bölgede kalıcı barışı sağlayacak olanda bunu sağlayan siyasi adımlar olmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da şudur; etnik ve mezhepsel çatışmalar dili bölgeyi parçalayan bir dildir. Dolayısıyla Afrin harekatı sürecinde bir şeye hassasiyetle dikkat etmemiz gerekiyor. Bu, bir terörle mücadele eksenidir ve burada sınırlıdır. Bununla sınırlı kalmalıdır. Herhangi bir şekilde ırkçı bir dile, söyleme ve savrulmaya fırsat vermemek zorundayız. Hangi taraftan, nereden olursa olsun dilimize, tutumumuza özen göstermek zorundayız" ifadelerini kullandı.
"Millet biliyor ki FETÖ ile mücadele etmek için OHAL’e ihtiyacınız yok"
FETÖ tarafından kurulan "proje davaların" halen devam ettiğini savunan Tezcan, Enes Berberoğlu davası ile Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri davalarının birer proje dava olduğunu iddia etti. OHAL’in FETÖ ile mücadele için ilan edildiğini hatırlatan Tezcan, “18 ayda bu örgütle hala mücadeleyi nasıl bitiremediniz? Hala OHAL yetkilerine niye ihtiyaç duyuyorsunuz. Millet biliyor ki FETÖ ile mücadele etmek için OHAL’e ihtiyacınız yok. Bunu iktidar da çok iyi biliyor. Mesele OHAL’le mücadelede OHAL yetkilerini istemede asıl ihtiyaç duydukları şey FETÖ ile mücadele değil, iktidarın kontrol edilemez sınırsız yetkilerine hala ihtiyaç olmaları. Önümüzdeki süreçte OHAL’in olmadığı, hukukun üstünlüğünün sağlandığı bir Türkiye’yi hep birlikte kuracağız” dedi.
"30 Ocak’ta bilgi vereceklerini söylüyorlar, niye 30 Ocak’ı bekliyorsunuz?"
Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Tezcan, Zeytin Dalı Harekatı sırasında Meclisin bilgilendirilmemesi ve kapalı olmasıyla ilgili soru üzerine şunları kaydetti:
“Bu kabul edilebilir bir şey değil. Daha önce de söyledik. Zeytin Dalı Harekatı bir parti operasyonu değildir, bir siyasi parti harekatı değildir, bir iç siyaset malzemesi değildir. Bunu tek bir partinin merkezindeymiş gibi gösterip parti kongrelerinde açıklamak ve parti kongreleri üzerinden ülkeyi bilgilendirmek kabul edilebilir bir şey değildir. Yapılması gereken şey milletin temsilcisi olan TBMM’yi derhal toplantıya çağırıp orada bilgi vermekti. 30 Ocak’ta bilgi vereceklerini söylüyorlar. Niye 30 Ocak’ı bekliyorsunuz? Bu kadar önemsiz bir mesele mi? Hem soruna 'milli sorun' diyeceksiniz hem de milletin Meclisini bilgilendirmek için harekatın üzerinden neredeyse 10 gün geçtikten sonra Meclise konuyla ilgili bilgi vereceksiniz. Başından itibaren düzenli olarak TBMM’nin ve muhalefetin bilgilendirilmesi gerekirdi. Başbakan, Genel Başkanımıza ve diğer muhalefet partisi liderine bu konuda bilgilendirme yapmıştır. Ama parlamentonun hızla bilgilendirilmesi gerekirdi. 30 Ocak’ı beklemenin bir anlamı yoktur. Meseleyi bir siyasi parti meselesi tekeline sıkıştırmamak gerekir.”