CHP Wikileaks Birimi çalışmaya başladı
CHP Wikileaks İzleme Birimi Başkanı CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Oyan, iktidar partisiyle ilgili iddiaların Meclis'e taşınacağını belirterek, "Başbakan açıklama getiremiyor, medyayı tehdit ediyor" dedi.
cumhuriyet.com.trCHP Wikileaks belgelerini izleme birimi, Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Oğuz Oyan başkanlığında çalışmalarına başladı. Wikileaks belgelerini izleme biriminde Genel Başkan Yardımcısı CHP Milletvekili İsa Gök ile CHP Milletvekili Atilla Kart ve ve teknik çalışma için 3 uzman da görev yapacak.
İzleme Birimi Başkanı CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Oyan, Başbakan Erdoğan hakkındaki iddiaların ilk kez somut olarak gündeme geldiğini, iktidar partisiyle ilgili iddiaların Meclis'e taşınacağını belirterek, "Başbakan açıklama getiremiyor, medyayı tehdit ediyor" dedi. "Wikileaks belgeleri nasıl değerlendirilmeli" başlıklı yazılı bir açıklama yapan İzleme Birimi Başkanı Prof Dr. Oğuz Oyan, "Gizli belgelerin henüz binde biri açığa çıkarılmış olmasına rağmen, yaklaşık 40 yıl önceki Watergate skandalını aşan bir medya olayıyla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor" dedi.
Başbakan Erdoğan'dan gelen ilk tepkinin, belgeleri önemsizleştirme ve değersizleştirme kampanyasının ne kadar üst perdeden açılacağını gösterdiğini, belgeler hakkında açıklama getiremeyen Başbakanın, muhalefete yüklenmeyi ve medyayı tehdit etmeyi tercih ettiğini öne süren Oyan, şu iddialarda bulundu:
-ABD'nin PKK'ya yardım ettiğine dair belgeler Türkiye'nin siyasi ve istihbarın yetkililerine hatta konunun uzmanlarına yeni bir şey öğretmeyebilir; ama bu bilginin alenileşmesi halkın tepkisine neden olur.
-Belgeler, bazı ülkelerin iç siyasetinde de deprem etkisi yaratabilecek cinstendir, özellikle de siyasetçilere ilişkin somut örnekler etrafında aktarılan yolsuzluk iddialarını Türkiye açısından bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Başbakan Erdoğan'ın İsviçre'de 8 banka hesabı olduğundan bahseden belge bunlardan en önemlileri arasındadır. Türkiye'nin en büyük şirketi Tüpraş'ın özelleştirilmesi sürecinde Hükümete uzanan komisyon alma iddiası ile Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı dönemindeki ihalelerde benzer yöntemlerin kullanılmış olduğuna dair iddialar ilk kez ortaya atılmıyor belki ama bu somutlukta ilk kez gündeme geliyor. (Bilindiği gibi Tüpraş ilk özelleştirme girişiminde adresi bir posta kutusundan ibaret olan bir Rus firmasına 1.3 milyar dolara satılmak istenmiş, Petrol-İş Sendikasının başvurusu üzerine son anda Danıştay kararıyla satış durdurulmuştu. Daha sonra bu şirketin payları 4 milyar doların üzerinde fiyatla özelleştirilmişti.)
-Türkiye kamuoyu şimdi tüm bunları yeniden tartışacak ve muhalefet de peşini bırakmayacaktır. Türkiye'de AKP iktidarının ayrıca İran'a yapılan nükleer malzeme kaçakçılığıyla ve silah satışıyla ilgisi veya El Kaide ile ilişkisi gibi iddialar, bu bakımdan hükümet açısından baş ağrıtacak ek sorunlar olarak gözükmektedir. Başbakan Erdoğan'ın belgeler konusunda 'önce eteklerindeki taşları döksünler, sonra bunların ciddiye alınıp alınmayacaklarına bakarız' yolundaki sözleri, bir kaygıyı olduğu kadar bir yalanlama hazırlığını da göstermektedir. Nitekim Başbakan Erdoğan'ın 1 Aralık günü yaptığı açıklama, gelen ilk tepki, belgeleri önemsizleştirme ve değersizleştirme kampanyasının ne kadar üst perdeden açılacağını göstermiştir, Ama daha önemlisi, belgeler hakkında açıklama getiremeyen Başbakanın, muhalefete yüklenmeyi ve medyayı tehdit etmeyi tercih etmesidir.
Belgeler konusunda "En iyi savunma saldırıdır" silahını kullanan iktidarın asıl hedefinin anamuhalefet partisi olarak belirlendiğinin görüldüğünü kaydeden CHP'li Oyan, "Bu büyük bir sıkıntının ve aczin ifadesidir. İktidar partisinin kendisiyle ilgili iddiaları/suçlamaları yanıt vermeden geçiştirmesi ve dokunulmazlık zırhına sığınarak hesap vermekten kaçınması, ana muhalefet partisinin göz yumabileceği konular değildir. Bu konular TBMM'nin ve halkın gündemine taşınacaktır" dedi.
'Belgeleri ABD yayınlattı' iddiası temelsiz'
ABD'nin bu belgelerin yayımlanmasını dış politika manipülasyonu için kullanmış olduğu iddialarının temeli olmayan bir komplo teorisi olduğunu belirten Oyan, "Çünkü ABD bu yolu kullanmak isteseydi bunu kontrollü belgeler üzerinden yapmayı tercih ederdi. Böylesine uluslararası ilişkilerine çok yönlü zarar verecek bir yolu seçmezdi, denetimi altında tutması mümkün olmayan 250 bin belge üzerinden yapmazdı" dedi.
Davutoğlu, Clinton karşısında 'üç maymun'u oynadı
Oğuz Oyan ABD'nin AKP ve Erdoğan hakkındaki düşüncelerinin bilindiğini belirterek, "Ama kişiler hakkında kullanılan sıfatların bir bölümünün, yolsuzluk iddialarının açıklanması, ABD'yi özür dilemeye götürecek bir süreci başlatmış görünmektedir. Nitekim Bayan Clinton ilk özürünü Türkiye'ye dilemiştir" dedi. Türkiye dâhil birçok ülke yönetiminin ABD ile ilişkilerini kalıcı olarak bozabilecek bir dış politika tercihini sahip olmadığını savunan Oyan, bu nedenle Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun ABD Dışişleri Bakanı karşısında "üç maymunu" oynadığını iddia etti.