CHP, Üsküdar'da 'gerici müfredata' karşı sınıf kurdu
CHP Üsküdar Gençlik Örgütü, MEB'in açıkladığı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi müfredatında Atatürk’e ilişkin tüm bölümleri kaldırılmasına ve cihatın 'İslamda temel ibadet' olarak eklenmesine karşı Üsküdar İskele Meydanı'nda bir araya geldi.
Deniz IşıkGeçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin ilköğretim ve liselere yönelik müfredata tepkiler çığ gibi büyüyor. Yeni müfredatta ilkokul 4. sınıftan başlayarak lise sona kadar zorunlu ders kapsamında Atatürk’e ilişkin tüm bölümleri ve Atatürk’ün adını müfredattan çıkattı. Laiklik bölümlerini de daraltan MEB, yeni programa cihat konusunu “İslamda temel ibadet” olarak ekledi.
MEB'in gerici müfredatını protesto etmek için bir araya gelen CHP Üsküdar Gençlik Örgütü, Üsküdar İskele Meydanı'na sınıf kurdu. Eğitimde laikliğe ve bilimselliğe dikkat çekilen eylem yurttaşlardan büyük ilgi gördü.
MEB'in cihata yer veren müfredatına karşı imza kampanyası başlatıldı
CHP Üsküdar Gençlik Örgütü'nün açıklaması şöyle:
“Yüzyılların yüklediği derin bir idare ihmalinin devlet varlığında açtığı yaraları gidermeyi sağlayacak çabaların en büyüğünü, eğitim yolunda harcamamız gerekmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk, bu sözleri Kurtuluş Mücadelesi henüz cephede sürerken topladığı 1. Maarif Kongresi’nde sarf etmişti. O günden neredeyse bir asır sonra bugün toplumun geleceğinde yeni yaralar açma hevesinde bir yönetim tarafından karanlığa sürükleniyoruz.
Okullar ve öğrenciler gerici bir saldırı altındadır. 2012 yılında 4+4+4 projesinin hayata geçmesinin ardından bir AKP’li vekilin “Artık bütün okulları İmam Hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız” itirafı bugünkü gelişmelere de ışık tutmaktadır.
AKP yönetimi, eğitim kalitesiyle marka olmuş okulların eğitim kadrolarını "proje okul" girişimiyle dağıtmış, öğrenci ve velilerin itirazlarına rağmen birçok okulu da oldu bittiyle imam hatip okuluna dönüştürmüştür. İstatistiklere göre 100 İHL’den sadece 19 tanesinin Fen Bilimleri alanında 1 sorunun üstüne çıkabildiği göz önünde bulundurulduğunda bu hamlelerin eğitim kalitesini baltalayacağı açıktır. İktidar, sağlık alanında büyük oranda başarılı olduğu piyasalaştırma adımlarını eğitim için de atmakta; devlet okullarını imzaladığı protokoller aracılığıyla tarikatlara ve adı taciz tecavüz skandallarıyla anılan vakıflara teslim etmektedir. Daha önce, cemaat adı altında sinsice devlete sızan, parti olarak defalarca dikkat çektiğimiz FETÖ’nün kurumlarına ve evlerine yönlendirilen çocuklar; şimdi başka dinci yapılanmaların kucağına itilmektedir. AKP iktidarı bir yandan okullardaki eğitim kalitesini düşürmekte, diğer yandan özel okullara kayıt yaptıranlara devlet teşviği sunmaktadır. Hiçbir çocuğun geleceği satılacak/satın alınacak bir ürün değildir. Hepsine eşit, parasız ve bilimsel eğitim sunmak bizzat devletin görevidir.
Milli Eğitim Bakanlığı öğrenci yurdu yapma yetkisini –tüm masrafları Bakanlık tarafından karşılanmak şartıyla- TÜRGEV’e devretmiştir. Bu vakfın bu yurtlardaki misyonu nedir? Bakanlık aynı zamanda dini yatılı kursların yurt denetimini de Diyanet İşleri Başkanlığı’na devretmiştir. Çocuklar yalnızca dini yatılı kurslarda değil, aynı zamanda yeterli yurt olanağı olmadığı için mecburen teslim edildiği yurtlarda ya istismar edilmekte, ya yanarak ölmekte, ya da en iyimser haliyle gerici propagandaya maruz kalmaktadır. Bugün burada karşısında durduğumuz bu müfredat, Milli Mücadele anlatısını kısıtlayarak tarihi yeniden yazma gayretindedir. Bilimsel içeriğin yıldan yıla kısıtlandığı ders içeriklerinin yerini, Ensar Vakfı gibi kamuoyunda çocukların ruhsal ve bedensel sağlığını koruyabilme konusunda kötü bir ünü olan kurumlar aracılığıyla verilen “Değerler Eğitimi” programı almaktadır.
Bizler bugünün ve geleceğin anne babaları olarak; küçüklerimiz, kardeşlerimiz, çocuklarımız için endişeliyiz. Ve onları her fırsatta karma eğitime dil uzatan, yurtlarda 2 öğrencinin aynı odada kalmasını “anlarsınız işte” imasıyla sakıncalı bulduğunu açıklayanların pis ve bulanık zihinlerine teslim etmeyeceğiz. Tüm Türkiye’yi çocukları için bir kurtarıcı beklememeye, itirazını dile getirmeye ve mücadeleye davet ediyoruz."