CHP TOKİ için yargıya gidiyor

Cumhuriyet’in gündeme getirdiği üstü örtülen TOKİ dosyası CHP’yi de harekete geçirdi.

Fırat Kozok/Cumhuriyet

CHP, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ın da aralarında bulunduğu 60 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilerek üstü örtülen TOKİ dosyasının yeniden açılması için yargıya başvurdu. Başvurusunda, “Soruşturmanın adeta oldubittiye getirilerek kapatıldığı ortadadır” diyen CHP İstanbul MilletvekiliAykut Erdoğdu, dosyanın üstünü örten savcılığın yasal dinleme kayıtlarıyla elde edilen delilleri “hukuka aykırı” kabul etmesinin yasalar gereği mümkün olmadığını vurguladı. Erdoğdu, “Savcılığın toplanan delillerin hukuka uygun kabul edilmesi halinde dahi mevcut delillerle şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının mümkün olmadığı tespitini yapması ise tam anlamıyla suça kılıf uydurarak soruşturmanın üstünün örtülmesi amacını taşımaktadır” dedi.

Erdoğdu, avukat Haluk Pekşen aracılığıyla Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuruda, oğul Bayraktar hakkındaki delillerin İstanbul 33. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararıyla yapılan 3 aylık yasal dinlemeler sonucunda toplandığı anımsatılırken şu itirazlar sıralandı:

* Öncelikle belirtmek gerekir ki, sayın savcılığın iletişimin tespiti yolu ile toplanan delilleri “hukuka aykırı delil” addetmesi kanunlar gereği mümkün değildir. Kişilerin iletişimlerinin tespiti ve denetlenmesine ilişkin somut düzenleme Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 135. maddesinde yer almaktadır. Madde, anayasamızda ifadesini bulan düzenleme doğrultusunda anılan tedbire başvurulabilmesi için hâkim tarafından verilecek bir kararın varlığı şartını ortaya koymaktadır. Ancak hâkim kararı olmaksızın, yetkisiz kişilerce yapılacak iletişimin tespiti ve denetlenmesi ile toplanan delillerin ceza adaleti sisteminde“hukuka aykırı deliller” sayılacağı şüphesizdir. Bununla birlikte, hâkim kararının varlığı halinde, salt tedbire ilişkin şartların oluşmadığından bahisle bunların “hukuka aykırı delil” olarak kabul edilmesi kanunun ruhuna aykırıdır.

* Her ne kadar savcılık, itiraza konu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda; “...Dolayısıyla soruşturmanın başlangıcında verilen iletişimin tespiti kararı hukuka uygun değildir. Bu kararın hâkim tarafından verilmiş olması, kanun koyucunun aradığı hukuki ve fiili şartların gerçekleştiğine dair kesin karine sayılamaz” ifadelerine yer vermişse de iletişimin tespiti kararının kanuna uygun olmadığını iddia etmek bu surette toplanan delillerin “hukuka aykırı delil” olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Nitekim, iletişimin denetlenmesi kararlarının CMK 135. maddede öngörülen koşullarla şekli ve esas yönünden uyuşup uyuşmadığının denetlenmesi ancak “itiraz” yoluyla mümkündür.

* Kanunen ancak hâkim kararı olmaksızın iletişimin dinlenmesi suretiyle toplanan deliller hukuka aykırı delil sayılmaktadır. Hukuk mantığı çerçevesinde yapılacak yorumların hukuk alanında işlem tesis etme gücü yoktur.

‘Amaç soruşturmanın üstünü örtmek’

* Savcılığın, toplanan delillerin hukuka uygun kabul edilmesi halinde dahi mevcut delillerle şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının mümkün olmadığı tespitini yapması ise tam anlamıyla suça kılıf uydurarak soruşturmanın üstünün örtülmesi amacını taşımaktadır.

* Takipsizlik kararının çeşitli yerlerinde müteaddit defalar “iddiaların tümünün iletişimin tespiti sırasında kaydedilen konuşmalardan çıkartılan yorumlara dayandırıldığı...” şeklinde tespitler yapılmaktadır. Oysa bilinmesi gereken, cumhuriyet savcısının görevinin, iletişimin tespiti sırasında yapılan konuşmaların suç içermesi halinde bunların fiillerle bağlantısının kurulması ve şüpheliler hakkında kamu davasının açılması olduğudur. İletişimin tespiti ile elde edilen ses kayıtlarındaki ifadeleri yorumlamak, iddia ve savunma makamını dinleyecek ve çelişiklik ilkesini hayata geçirecek olan yargılama makamlarının görevidir. Hiçbir cumhuriyet savcısının, kovuşturmaya ilişkin ilke ve kuralların uygulanmadığı soruşturma evresinde yargılama makamlarının yerine tespitler yaparak delillere ilişkin olarak bu denli keyfi davranma olanağı yoktur.

‘Bayraktar’ı aklama çabası’

* Savcı, şüphelinin lehine olan hususları da değerlendirmek zorunda olsa da suç isnatlarını örtecek şekilde şüpheliyi savunma çabasında olması mümkün değildir. Takipsizlik kararının dili dahi bu kararın şüpheliyi aklama ve onları savunma çabasıyla hazırlandığını ortaya koymaktadır.

* Soruşturma devam ederken görevli olan savcının değişmesinin ardından görevlendirilen savcının, önceki savcının iş ve işlemlerini tamamlamayarak hatta kendisinin iddia makamı olduğunu unutarak önceki savcının iş ve işlemlerine cevap verecek şekilde karar tanzim etmesinin hukukta yeri olmamalıdır.

* Yasal ses kayıtları ile desteklenen iddiaların tarafsız ve objektif bir şekilde değerlendirilmediği, soruşturmanın adeta oldubittiye getirilerek kapatıldığı, dahası, pek çok somut delille desteklenen suça ilişkin fiiller hakkında irdeleme dahi yapılmadığı ortadadır. Tüm bu sebeplerle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılarak şüpheli hakkında kamu davası açılması gerekmektedir.