CHP Sözcüsü Öztrak: "Dünya üzerindeki her 3 Suriyeliden birine, bizim ülkemizin vergi mükellefleri bakıyor."

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, yaptığı açıklamada Suriye'ye ve Suriyelilere değindi. Öztrak, "Bugün 3 milyon 659 bin Suriyeli Türkiye’de yaşıyor. Yine Saray Sözcüsünün verdiği bilgilere göre, 3 milyon Suriyeliye de, sınırın öte tarafında bakıyoruz. Yani dünya üzerindeki her 3 Suriyeliden birine, bizim ülkemizin vergi mükellefleri bakıyor." dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, basın açıklaması yaptı. Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, toplantının gündemini aktardı. 

“HER 3 SURİYELİDEN BİRİNE ÜLKEMİZİN VERGİ MÜKELLEFLERİ BAKIYOR”

Faik Öztrak şunları kaydetti: 

“Bugün Merkez Yönetim Kurulu toplantımızda; ülkemizi yönetemeyen Erdoğan şahsım hükümetinin derinleştirdiği devlet krizini, dış politikada yaşanan U dönüşlerini, milletimizi ezen ekonomik krizi, milletin hiçbir derdine derman olamayan ekonomik paketi, salgın yönetimindeki beceriksizlikleri, aşılamada yaşanan gecikme ve dağınıklığı ele aldık.

Milletimizin, en ağır şekilde hissettiği büyük buhrandan çıkabilmek için, yapılması gerekenleri de kurulumuzda görüştük. Değerli basın mensupları; bugün 15 Mart… Komşumuz Suriye’deki iç savaş, 10. yılını tamamladı. Bu savaşta yüz binlerce insan yaşamını yitirdi. Yaklaşık 13 milyon Suriyeli yerinden, yurdundan oldu. 7 milyon Suriyeli, Suriye toprakları içinde yer değiştirdi. 6 milyon Suriyeli ise ülkesini terk etti, yarıdan fazlası da ülkemize yerleşti.

Bugün 3 milyon 659 bin Suriyeli Türkiye’de yaşıyor. Yine Saray Sözcüsünün verdiği bilgilere göre, 3 milyon Suriyeliye de, sınırın öte tarafında bakıyoruz. Yani dünya üzerindeki her 3 Suriyeliden birine, bizim ülkemizin vergi mükellefleri bakıyor. 

Geçtiğimiz yıl Covid-19 salgınında, milletimize beş maskeyi bedava dağıtamadılar. Pandemiyle mücadele etmek için millete IBAN numarası yollayıp bağış istediler. Devletine 40 yıl vergi ödeyen, işini durdurdukları esnaflarımıza, salgında 40 gün bakamayan şahsım hükümetinin başı, ‘Suriyeliler için 40 milyar dolar harcadık. Bir 40 milyar dolar daha harcarız’ diye hiç utanmadan böbürlendi. Türkiye, bu 10 yılda, Suriye’nin ardından en büyük bedeli ödeyen ülke oldu. Ülkemizin, askeri, ekonomik, siyasi, sosyal yükleri olağanüstü arttı.”

“SURİYE ORDUSUNDAN SONRA EN FAZLA ASKERİ KAYIP VEREN ÜLKE”

Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı illerdeki değişimle ilgili oranları aktaran Öztrak, “Bazı illerimizin nüfus yapısı köklü şekilde değişti. Kilis’in yüzde 74’ü, Hatay’ın yüzde 26’sı, Gaziantep’in yüzde 21’i, Mersin’in yüzde 12’si, Adana’nın yüzde 11’i artık Suriyeli. Şehirlerimizde Suriye mahalleleri oluştu” ifadelerini kullandı.

“Suriye’deki iç savaşta, Suriye ordusundan sonra, en fazla askeri kayıp veren ülke de Türkiye oldu” diyen Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Askerlerimiz Peşaverleşen, perfore hale gelen sınırlarımızı koruyabilmek için, büyük fedakarlıklarla görev ifa ediyor. Bölgedeki operasyonlarda yüzlerce askerimiz şehit düştü. Askerlerimiz en son geçtiğimiz yıl, İdlib’de Rus uçakları tarafından bombalandı, 34 Mehmetçiğimiz şehit edildi. Suriye’deki iç savaş, sadece Suriyeli sivilleri değil, Türkiye’deki sivilleri de vurdu.

Türkiye, Suriye’den sonra, sivil kayıplarda da en ağır bedeli ödeyen ülke oldu. Kaybolan sınır güvenliği nedeniyle yaşadığımız, ülkemizdeki terör saldırılarında, yüzlerce yurttaşımızı kurban verdik. Sadece, Hatay Reyhanlı’da patlayan bombalar 53 yurttaşımızı, Ankara Gar meydanında patlayan bombalar 103 yurttaşımızı, aramızdan aldı. Suriye’deki iç savaş 10. yılını tamamlarken, bu ağır faturayla yüzleşmek zorundayız. Esad rejiminin kendi insanlarına uyguladığı, haksızlıklara, şiddete elbette kızdık, yine kızalım. Ama şu soruyu da kendimize soralım: “Bu kadar ağır insani, askeri ve mali bedeli, Türkiye neden ödedi? Milletimize ödettirilen bu ağır faturanın sorumlusu kim?” Sorumlu elbette Erdoğan şahsım hükümeti ve onun ihvan vesayeti altındaki dış politikası. Ailecek tatil yaptıkları “Kardeş Esad”, bir gecede “Kalleş Eset” oluverdi. Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olduğunu söyleyen Erdoğan’ın, “Emevi Cami’nde namaz kılma” hayali, milletimizi bu ağır faturayla karşı karşıya bıraktı.

Bugün emperyalistler ve işbirlikçileri, Büyük Ortadoğu Projesi’nden mülhem, ülkemizi parçalama hayallerini yansıtan hainlik haritalarını Papa’ya dekor yapıyorsa, bu rezalette bu projenin Eş Başkanlığını yürüten Erdoğan’ın, hiç mi payı yok? Olur, olmaz her şeye atar yapan Erdoğan, neden bu konuda sus pus? Papa hava sahamızı kullandığı için Erdoğan’a teşekkür ediyor, ama Erdoğan bu konuda neden ağzını açıp iki kelam edemiyor? Atalarımızın dediği gibi, ‘Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.’”

ÖZTRAK'TAN BAHÇELİ'YE ANDIMIZ ELEŞTİRİSİ

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Danıştay’ın Andımız kararına ve devlet madalyalarından Atatürk kabartmasının çıkartılmasına da değindi. 

CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın açıklaması şöyle oldu:

“Danıştay aldığı iki ayrı kararla, hem okullarda okutulan Andımızı, hem de devlet madalyalarından Atatürk kabartmasını kaldırdı. Andımızın ve devlet madalyalarındaki Atatürk kabartmasının kaldırılmasını isteyen kim? Erdoğan şahsım hükümeti. Erdoğan’ın karın ağrısının sebebini herkes biliyor. Atatürk demek, Türkiye demektir.

Atatürk demek, bağımsızlık demektir. Atatürk demek, milli şeref, haysiyet ve onur demektir. Beyhude çabalarla Atatürk’ü bu milletin yüreğinden de, zihninden de söküp, atamazsınız. Artık bunu anlayın. Bu milletin sinir uçlarıyla daha fazla oynamayın.

Şimdi size geçmişi bir hatırlatmak istiyorum. Bu nasıl iş Sayın Bahçeli? İktidar ortağınız okullarımızdan andımızı kaldırtmak için başvuruyor. Milli Eğitim Bakanlığı Danıştay’a verdiği dilekçede, Andımız hakkında; ‘21. Yüzyılın Türkiyesinde, 30’lu yılların ritüellerini benimsemek, çağ dışı bir yaklaşımdır’ diyor.

Aynı Milli Eğitim Bakanlığı, ‘Gerek faşizm, gerekse komünizm öğrenci andı benzeri uygulamaları, sıkça kullanmıştır’ diye ahkam kesiyor. Siz, Cumhur İttifakı’ndaki ortağınız bu itiraz dilekçesini verirken neredeydiniz? İttifakınızın bu resmi görüşüne neden itiraz etmediniz? Yoksa, bülbül suyu mu içmiştiniz? Karar çıkmış, şimdi anca Danıştay’ı eleştiriyorsunuz. Cumhur İttifakı’nda ortaklık kapınca Saray’ın kapısına bekçi olunca, sizin için; Türküm demek, ayıp mı oldu? Doğruyum demek, yanlış mı oldu? Çalışkanım demek, çarpıklık mı oldu? Ne oldu? Yoksa, ‘Kırmızı çizgileriniz’ artık pembeleşti mi? 

Şunu herkes bilsin; Andımız herhangi bir etnik kökeni dışlamaz, Kimseyi ayrıştırmaz. Andımız ülke bütünlüğü içinde, vatan sevgisini, cumhuriyet ideallerini barındırır. Saygı ve sevgi kavramlarını içselleştirir. “Çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma” hedefini simgeler. Cumhur İttifakı ne yaparsa yapsın. Andımızın her kelimesi ve Atatürk sevgisi, bu milletin yüreğinden ve ruhundan silinmeyecektir. Andımız okullarımıza, Atatürk kabartması ise madalyalarımıza geri dönecektir. Milletimiz kimin ne olduğunu ve ne yaptığını görüyor. Notlarını da veriyor. Bu sorumsuzlara hak ettiği cevabı sandıkta verecek. Bunların hepsini evlerine gönderecek.”