'CHP Genel Başkanı için, dava açtım'
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Deniz Feneri davasına ilişkin, "CHP'nin Genel Başkanı eline altı boş dosyalar verilip onlarla ekranlara çıkmayı çok sever. Bu davanın hiçbir yerinde olmadım. CHP Genel Başkanı için, dava açtım" dedi.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Yardımcısı Beşir Atalay, 2013 Yılı Bütçesinin 1. turunda Hükümet adına konuşma yaptı ve milletvekillerinin eleştirilerini yanıtladı. Vekillerin sorularına yanıt veren Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da, Deniz Feneri'ne ilişkin sorulara şu yanıtı verdi:
"CHP'nin gösterdiği bir acizlik aslında. Konuşulan konularda söyleyecek bir şey olmadığı kendi iftiralarına tekrar Deniz Feneri'ne sarılmak, başka bir şey değil. Sayın Kılıçdaroğlu'nun iftirasıdır. O gün de söyledim. Bugün de söylüyorum. O gün şunu da söyledim, onuruna düşkün olmayanlar başkalarının onuruyla kolay oynar dedim, Genel Başkanınız için. Yine söylüyorum. Benim o davada hiçbir yerinde ismim geçmemiştir. CHP Genel Başkanı'nın, CHP'nin iftirasıdır. İspatlarlarsa her şeye hazırım dedim. CHP'nin Genel Başkanı eline altı boş dosyalar verilip onlarla ekranlara çıkmayı çok sever. Bu davanın hiçbir yerinde olmadım. CHP Genel Başkanı için dava açtım" diye konuştu.
'Bu, onların üslubu'
İki tesisin MİT'in bünyesine katılmasından dolayı MİT bütçesinde bir miktar artış olduğunu belirten Atalay, ''Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı'nın MİT'e katılması, iki kurumun irtibatı ve anlaşmasıyla olmuş bir çalışmadır. Burada ikili bir işlem yürüyordu, bu bir anlamda tasarruftur'' diye konuştu. Atalay, AKP'nin başkanlık sistemiyle ilgili teklifini Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunduğunu, her partinin farklı konularda sunumu olabildiğini, bunların değerlendirileceğini söyledi.
Yapılan konuşmalarda, Cumhurbaşkanı ile ilgili yakışıksız ifadeler kullanıldığını dile getiren Atalay, şunları söyledi: ''Bu sözlerin o arkadaşlarımız da ne kadar yanlış olduğunu bilirler. Bu, onların üslubudur. Burada 'onay merci' gibi nitelemelerde bulunuldu. Cumhurbaşkanlığı illa hükümetten, Meclis'ten gelen kararları, tasarıları reddetme makamı değildir. Cumhurbaşkanı, kendisine yürütmeden imzaya gelen belgeleri, kararnameleri, yasaları, hukuk açısından, Anayasaya uygun olup olmadığı, hukuki açıdan sorun olup olmadığı yönünden inceler. Keyfilik içinde incelemez. Şuna alışıldığı için; gerek Cumhurbaşkanı'nın imzalarında, gerek yargının kararlarında keyifilik arzu edildiği için, zamanında o manada uygulamalar olduğu için, yerindelik kararları verildiği için 'bugün niye bu olmuyor?' diye soruluyor. Yani Cumhurbaşkanlığı makamı kendine gelen belgelerle ilgili yerindelik kararı verme yeri değildir. Hükümet o işin sahibidir, Meclis bu yasamanın sahibidir. Cumhurbaşkanı'nın yerindelik denetimi yapamayacağına dair Anayasa Mahkemesi'nin bir kararı da var. Cumhurbaşkanı o manada gerekeni yapmaktadır. Çankaya ilk defa bu dönemde milletle buluşmuştur. Bugüne kadar 'millete rağmen'lerin odağıydı Cumhurbaşkanlığı. Bugün Cumhurbaşkanlığı milletle buluşmuştur.''
Muhalefet milletvekillerinden ''Turgut Özal'' diye laf atılması üzerine Atalay, ''O bir istisnadır'' karşılığını verdi. Cumhurbaşkanı'nı bundan sonra milletin seçeceğini, bütün bu tartışmaların tamamen biteceğini dile getiren Atalay, ''Cumhurbaşkanı görevini, mevzuatta belirtilen çerçeve içinde halkımızın büyük sevgisine mazhar olarak yürütüyor. Cumhurbaşkanı çok aktif bir görev yürütüyor. Sadece son 30 günde görüştüğü yabancı devlet başkanı sayısı 8'dir'' dedi. Milletin oyuyla 11. yıllarını yaşadıklarını anımsatan Atalay, ''İki kişiden birinin oyuyla. Konda'nın birkaç gün önceki son araştırmasında, AK Parti'nin oyu yüzde 51,5. Aldığımız oyun üzerinde'' bilgisini verdi.
'Tarih böyle anacak'
''MGK acze düştü, zayıflatıldı'' denildiğini anımsatan Atalay, ''MGK Genel Sekreterliği, eskiden alternatif bir hükümetti. 2004 yılında ilk değiştirdiğimiz yasalardan biri olmuştur. Psikolojik hareket birimleri vardı. Bugün sadece MGK'nın sekretaryasını yürütüyor'' diye konuştu.
Meclis'teki milletvekillerine ilişkin ''kirli parmaklar'' ifadesini kınadığını belirten Atalay, şunları söyledi: ''Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi yücelten, yükselten, bu dönemin en başarılı siyasi liderleridir. Tarih bunu böyle anacak. 'Erdoğan korkak' diyor, gülerler buna. Bunu düşünebiliyor musunuz? Ben Erdoğan ile 11 yıldır çalışıyorum. Erdoğan, omurgalı bir adamdır, dik duran bir siyasi liderdir. Biz laf olsun diye söylemeyiz. Biz yaşadığımızı biliyoruz, tespitimizi söyleriz. Dünya bilir Erdoğan'ın dik duran, inandığı yolda korkusuzca hareket eden lider olduğunu. Siz de bunu çok iyi bilirsiniz. Şöyle bir liderimiz olsaydı diye gıpta edersiniz. 10 yıla bakarsanız bunun kararını en iyi siz verirsiniz.''
''Bir gün sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz''
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, sataşma gerekçesiyle söz alarak, Atalay'ın polemik yaptığını, bunda da başarılı olamadığını belirterek, sözlerinin birbiriyle çeliştiğini savundu. Atalay'ın Deniz Feneri davasında ciddi ithamla karşılaştığını, hakkında gensoru verildiğini ifade eden Hamzaçebi, gizli kalması gereken bir bilgiyi hakkında soruşturma açılan kişilerle paylaştığını söyledi.
Hamzaçebi, ''Sizin için çok üzücü bir sıfat kullanıldı. Bundan yeteri kadar üzülmediniz. Bir Cumhuriyet bakanı soruşturma bilgilerini sızdırmaz. Sizler bir gün sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz Türkiye'de. Gelin Başbakan'ınki dahil tüm dokunulmazlık dosyalarını kaldıralım. Aksi takdirde bunlar da haram yemek, günah olacaktır'' dedi.
Kılıçdaroğlu'nun onuruyla siyaset yapan, düzgün bir siyaset adamı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Onun onurunu değerlendirecek en son kişi Bakan'dır. Asrın en büyük yolsuzluğu olan Deniz Feneri'ne konu olan yolsuzlukta Alman makamları karar verdi. Kendi ülkelerindeki sanıkları mahkum ettiler. Bunun asıl elebaşılarının Türkiye'de olduğunu söylediler. Türkiye'de yargı nedense kaplumbağa hızıyla hareket etti. 3 yılda soruşturma tamamlanamadı, iddianame düzenlenemedi. Savcılar görevden alındı, yargılanıp beraat ettiler. Öbür soruşturmada suçun vasfı değiştirildi. organize suçtan bireysel suça dönüştürüldü. Hangi güç bunu başarıyor? Arkasında hükümetiniz, Hükümet'in koruması, kollaması var'' diye konuştu.
Atalay, Hamzaçebi'nin bu sözlerine, ''Hükümetin kolladığı yalandır. Hükümetimiz nerede yolsuzluk varsa onun üzerine gitmiştir'' karşılığını verdi.