Cevat Çapan: Ruhi Su’yu ilk dinlediğimde hayret etmiştim
Şair ve çevirmen Cevat Çapan, müziğimizin benzersiz sesi Ruhi Su'yu anlattı...
ORHUN ATMIŞBu yıl 2’ncisi düzenlenecek Ruhi Su Şiir Ödülü ve Ruhi Su’yu anma etkinliği 21 Ekim Cumartesi günü saat 14.00’te Bakırköy’deki Leyla Gencer Kültür Merkezi’nde başlayacak. Bakırköy Belediyesi’nin ortaklığıyla gerçekleşecek etkinliklerde bir sempozyum ve konser de yer alıyor. Ödül töreni ve anma etkinliği öncesinde Şiir Ödülü’nün seçici kurulu başkanı Cevat Çapan ile hem ödülü hem de Ruhi Su ile ilgili anılarını konuştuk.
- Törende Ruhi Su nasıl anılacak, sizden öğrenebilir miyiz?
Türkülerle ve Ruhi Su’yu sadece bir ses sanatçısı, türkücü, opera sanatçısı olarak değil, bir insan olarak ve bir çeşit eğitmen olarak gündeme getirecek bir tören olacak. Şiir Ödülü’nde geçen yılın ödül kazananı Asuman Susam’la ilgili bir sempozyum yapılacak. Orada, sempozyuma katılanların bildirilerinden kitap yayımlanacak. Bu da Su’yu sevenlerin onu hatırlamaları için, onu yaşarken tanıyanların yeniden tanımaları için bir fırsat olacak.
- Siz, Su’yu yaşarken tanıyanlardansınız... Onunla ilgili hatıralarınız vardır mutlaka.
Ben onu yaşarken tanımak mutluluğuna eriştim. Benim için çok değerli bir dostluktu. Ruhi Su’yu ben ilk defa Ankara Radyosu’ndan duydum; orada söylediği birtakım türküleri ve öyle bir ses nasıl oluyor da bizim radyolarımızda yayımlanıyor diye hayret etmiştim. Sonra öğrendim ki opera sanatçısıymış. Bu 52 yılından önceki durum. Sonra biliyorsunuz, bir tutuklama hikâyesi var. Sonra 50’lerin sonuna doğru Ruhi Su tekrar duyulmaya başladı. Küçük Sahne’de tekrar konser verdi. Derken, değişik yerlerde geceleri türkü söylemeye başladı. O sıralarda bir tanışma fırsatı oldu. Ve bayağı yakın bir dostluk kurduk. Bizim eve gelir, biz onun evine giderdik. Bizim evde türkü seansları olurdu. Hem arkadaşlar, hem de öğrencilerinden bazıları Ruhi Su’yu canlı dinleme şansı buldular. Türkiye İşçi Partisi’nin kurulduğu yıllarda da çok yakın ilişkilerimiz oldu. Hem parti yakınlığı yüzünden hem de o çevrenin insanlarıyla olan dostluğu yüzünden bu daha yakın bir dostluk haline geldi.
- Anlattıklarınızdan Ruhi Su’nun gönlü bol olduğunu rahatlıkla çıkarabiliriz sanırım...
Tabii, dostlarına karşı son derece cömert bir insandı. Diyelim ki onu dinlemek isteyen bir grup var. Karşıda (Anadolu Yakası) bir eve çağırıyorlar, rica ettiğimiz zaman kırmazdı. Hep beraber gider, orada da türkü söylerdik. Böyle birkaç defa benim de katıldığım toplantılar oldu. Onun dışında Sabahattin Eyüboğlu’nun evi, her pazartesi dostlarına açık bir evdi. Oraya da Yaşar Kemal, Melih Cevdet,
Ruhi Su kitabı
Söyleşi devam ederken Cevat Çapan yanında getirdiği bez çantasından görünümü pek de eski olmayan ama baskısı 1985 yılına ait bir kitap çıkartıyor ve anlatmaya devam ediyor:
“85 yılında da onun kitabını çıkardık (Ruhi Su - Ezgili Yürek). Ben o sırada Adam Yayınevi’nde editörlük yapıyordum. Mekin Dinçer, hanımı Evinç Dinçer ve ben, TİP’in kültür bölümünde çalışıyorduk. Dinçer’in evinde de Ruhi Su arada toplanır ve türkü söylerdi. Mekin Dinçer’in çok zengin bir arşivi vardı, bu kitap Mekin Dinçer’in arşivinden yararlanılarak basılmıştı. John Berger geldiğinde İstanbul’a, Ruhi Su’yu Mekin Dinçer’in evinde dinleme fırsatı buldu.”
Ruhi Su Şiir Ödülü, İsmail Mert Başat’ın Ruhi Su’nun kültür mirasını yeni insanlara ulaştırmak amacıyla ilk kez 2016 yılında verilen Ruhi Su Şiir Ödülü bu yıl “Külde Kor İzleri” adlı kitabıyla İsmail Mert Başat’ın oldu. Cevat Çapan başkanlığında, Ahmet Telli, Latife Tekin, Hüseyin Ferhad, Asuman Susam, Haydar Ergülen ve Mehmet Gözen’den oluşan jüri; şiirin dilini ve yapısını, insanlık tarihinin köklerinden itibaren yoklayıp, tarihsel ve mekânsal bir toplamdan süzerek kurduğu bir şiir dili ile yazması; şiirini, dünyanın tüm sömürülen ve ezilenlerinin özgürleşeceği kardeşçe bir varoluş coşkusuna adaması; kalemini, yarım yüzyıldır, her türlü zulme ve tahakküme karşı direnci yeniden üretmek için kullanması ve bu tutumunu hep şiir estetiğinin içinde kalarak, direnme estetiğinin zenginleşmesine katılarak sürdürmesi nedeniyle İsmail Mert Başat’ın “Külde Kor İzleri” kitabını ödüle değer buldu. |