Cesur Dâhiler!
Başka insanların göremediklerini görmek, bilinmeyeni öğrenmek ve doğru bildikleri şeyi söylemek için. İnsanların göremediklerini görmek, göstermek, bilinmeyeni öğrenmek için gereken şey “cesaret”tir. Sean Carroll’ın Cesur Dâhiler adlı kitabını, çevirmeni Ülker İnce ile konuştuk.
Turgay Fişekçi / Cumhuriyet Kitap EkiFotoğraf:
KURTULUŞ ARI
-
Cesur Dâhiler
adlı yeni bir çeviriniz yayımlandı. Kim bu cesur dâhiler?
Camus
ile Monod. Albert Camus ülkemizde iyi tanınan, kitapları okunan, felsefesi
bilinen bir edebiyatçıdır, Monod da RNA aracılığıyla genlerin nasıl çalıştığını
bulan bilim adamı olarak tanınır. Rastlantı ve Zorunluluk adlı kitabı dünyada
çoksatar olmuş, 70’lerde dilimize de çevrilmiş, çok ilgi görmüş, okunmuş,
tartışılmıştır.
Bir
yazar, bir felsefeci, bir sanatçı, bir bilim adamı niçin vardır? Başka
insanların göremediklerini görmek, bilinmeyeni öğrenmek ve doğru bildikleri
şeyi söylemek için. Yani ortak bir yazgıya sahiptirler. İnsanların
göremediklerini görmek, insanlara göstermek, bilinmeyeni öğrenmek için hepsine de gereken şey “cesaret”tir elbette, her türlü tehlikeyi
göze alma cesareti.
‘BİLİM
ADAMI FİLDİŞİ KULEDE OTURMAZ’
Camus
ile Monod’nun hayat öyküsü bize her şeyden önce bir yazar olmak için, bir bilim
adamı olmak için fildişi kulede oturmak gerekmediğini gösteriyor.
Tam
tersine bir yazarın, bir bilim adamının, kendilerinden sonra başka yazarların
ve bilim adamlarının var olmasını istiyorlarsa, bildikleri en doğru şeyi
söylemelerinin şart olduğunu gösteriyor.
Politik
bir savaş vermekten geri durmamaları gerektiğini, özgürlük, eşitlik, kardeşlik,
yaşama saygı savaşı verdikleri zaman gerçekten çok etkili olabileceklerini
gösteriyor.
Örneğin;
dünya ülkelerinin yasalarından ölüm cezasının kaldırılması mücadelesini başlatan
kişi Camus’dür. Camus, İkinci Dünya savaşının, o savaşta yaşanan insanlık dışı
korkunç vahşetin, işkencelerin, sürgünlerin, baskıların, korkuların, toplu
katliamların ve soykırımlarım insanları nasıl etkilediğini fark etmiş,
sevdikleri kişileri kaybeden insanların bu arada din ve tanrı inançlarını da
hızla kaybettiklerini, daha da kötüsü hayatı anlamsız, yaşamaya değmez bulmaya
başladıklarını görmüş, hayatı yaşamaya değer kılmanın yollarını gösteren
felsefesiyle insanların karşısına çıkmıştır.
Hayatını
nihilizmle savaşmaya adamış, hayatı anlamsızlıktan kurtaracak şeyin, insanın bu
anlamsızlığa baş kaldırması olduğunu ileri sürmüştür. Hayat nedir? Onu
anlatmaya çalışmıştır.
FELSEFEDE
CAMUS, BİLİMDE MONOD!
Camus
yaşamak için gerekli felsefi araçları açıklarken Monod da bir bilim adamı
olarak -arkadaşlarıyla birlikte- hayatın biyolojik sırlarını araştırıyordu.
DNA’nın ve genlerin keşfinden sonra, yanıtlanması gereken sorular vardı: Monod
genlerin nasıl çalıştığını buldu.
İşte
Camus ile Monod’nun hayatlarının kesiştiği noktalardan biri buydu, hayatın
sırları konusuydu. Bir başkası da Alman İşgali sırasında Hitler’e karşı savaş
veren Fransızların direniş örgütünde de yolları kesişmişti.
İkisi
de İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler Fransa’yı işgal ettiği zaman oturup
seyretmediler, Direniş Örgütü’ne katıldılar. Hiç izlerini belli etmeden gizli
gizli çalıştılar.
Hele
Monod, direniş örgütü içinde üst düzey bir yönetici, planlayıcı, sabotajcı
olarak çalışırken bir yandan da Pasteur Enstitüsü’nün tavan arasındaki
laboratuvarında bilimsel araştırmalarını sürdürüyordu.
Akıl
almaz bir şey. Bu kitapta anlatılanların yüzde doksan dokuzunu bilmiyoruz.
Öğrenmek ve nefsini eğitmek gerek.
İKİNCİ
DÜNYA SAVAŞI VE DİRENİŞ!
-
Bir yanda bir edebiyatçı ve edebiyat, bir yanda bir bilim adamı ve biyoloji
bilimi, bir yanda da tarih, İkinci Dünya Savaşı. Kitabın yazarı Sean B. Carroll
bu alanların hepsinin hakkını vermeyi başarıyor mu sizce?
Sean
B. Carroll bir moleküler biyolog ve genetikçi, ayrıca üniversitede bilim eğitimi
veren, bilim tarihi öğreten bir kişi. O bakımdan kitapta konu edilen bilimsel
araştırmaları, deneyleri, tartışmaları, bilimsel terimceyi çok iyi bilen biri
ve alabildiğine ayrıntılı biçimde anlatıyor.
Öte
yandan üniversite öğrencisiyken ikinci bir dal olarak Fransızca bölümünde de
okumuş, “Bu sayede Diderot’dan Voltaire’e, elbette Sartre’dan Camus’ye kadar
büyük Fransız düşünürlerini” tanıdığını söylüyor. Bu bilgilere bir de özel
olarak İkinci Dünya Savaşı merakını ekliyor, “bu savaşla ilgili onlarca kitap
okumuş, çok önemli çeşitli muharebe alanlarını, müzeleri ziyaret etmiştim,”
diyor.
Gerçekten
de kitapta, İkinci Dünya Savaşı çok ayrıntılı şekilde anlatılmakta. İnsan bu
kitabı okuyunca, hem İkinci Dünya Savaşı konusunda, hem Almanlar tarafından
işgale uğrayan Fransa’nın işgal dönemi tarihi ve o ünlü Direniş Örgütü konusunda
ne kadar üstünkörü bilgilere sahip olduğunu anlıyor.
DEHA
NEREDEN GELİR?
-
Bütün bunları bilmek günümüz okurunun ne işine yarayacak?
Dönüp
İkinci Dünya Savaşı’nı, o savaş sırasında yaşananları ayrıntısıyla hatırlamak,
bir yurdu savunmanın, özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşturmanın ne büyük bir
cesaret ve fedakârlık istediğini, ne soylu bir iş olduğunu hatırlamak çok ilham
verici.
Sean
B. Carroll bu iki kahramanın hayat öykülerinde bilimi, edebiyatı ve tarihi,
Camus ile Monod’nun hayatlarının arkasına gizlememiş, hayatlara ayırdığı kadar
geniş yer ayırmış bunlara.
Dahilik
konusunda Monod’nun söylediği bir şey var:
“Deha
nereden gelir? Biz dehanın çoğu kez zihnin benzersiz, olağan dışı, gizemli bir
yeteneğinden geldiğine inanırız. Oysa Pasteur örneğinde, onun dehasının,
çoğunlukla zekâsına, kişiliğine ve yaradılışına aykırı çok sayıda yetenekten
kaynaklandığını açıkça görürüz. O bir sanatçıydı, düşleri olan bir insandı. Her
zaman bilginin sınırlarının ötesine geçen hayal gücünün serapları genellikle
onu büyülerdi. Tutkuluydu, baskın bir kişiliği vardı, ancak gerçek ve kusursuz
zaferler onu sevindirirdi.”
Dehanın
neredeyse sıra dışılıkla bir ilgisi bulunmadığına bizi inandırıyor kitap ama
dehayı harekete geçirecek şeyin cesaret olduğunu vurgulamaktan da geri
durmuyor.
Bu
kitapta nelerin anlatıldığını yazar kendisi şöyle özetlemiş: “Olağan dışı
olaylar sonucunda sıradan hayatların sıra dışı hayatlara dönüşüşünün öyküsüdür
bu.”
Cesur Dâhiler / Sean B. Carroll / Çeviren: Ülker İnce / e yayınları / 623 s. / Aralık 2019.