'Cep telefonları fotoğrafı yozlaştırdı'

"Her fotoğraf çekişimde imtihana girmiş gibi hissediyorum" diyor İzzet Keribar. 73 yaşındaki fotoğrafçı "Dünyaya vizörden bakarken transa girmiş durumdayım" diyerek yaptığı işi anlatırken birçok genç insana örnek olacak sözler de sarfediyor: "Akşam yatmadan önce iyi ki yarın fotoğraf çekeceğim diyorum."

cumhuriyet.com.tr

Kendisini fotoğrafçı diye tanımlayan usta İzzet Keribar, daha büyük mutlulukları ve heyecanı aramaya devam ediyor. Fotoğrafın getirdiği heyecanı hayatına sığdıramayan İzzet Keribar, hayattan kareleri yakalamayı sürdürüyor. 1936 yılında İstanbulda doğan Keribar, 1957’de askerliğini yapmak için gittiği Kore’de sürekli fotoğraf çekerek, tekniğini, deneyimini geliştirmiş.

Türkçenin yanı sıra İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca ve Rumca bilen Keribar, dünyanın çeşitli kentlerinde fotoğrafla iletişimini kuruyor. Kendini tanıtırken fotoğraf sanatçısıyım demiyor fotoğrafçıyım diyor ustafotoğrafçı. Siyah-beyaz kareleri kovalamış önce; yağmur, kar demeden fotoğraf yolculuğunu sürdürmüş. Kim bilir kaç kez gidip geldi parmağı deklanşöre, objektifi kaç insanın, kaç şehrin, kaç ülkenin üzerine odaklandı. Fotoğrafın getirdiği heyecanı aramaya devam ediyor, daha büyük mutlulukları yakalamak, gelişimlere ve değişimlere tanıklık etmek için. 72 yaşında şövalye, ekselans, uluslararası fotoğrafçı ödülü ve İFSAK`ın onur üyesi. Ama o fotoğrafçıyım diyor, sanatçılığısanatçı olanlara bırakarak.

 

Transa girmiş gibi

- Fotoğrafın hayatınızdaki yeri nedir?

Doğuştan sanata yöneliğim. Hayatım boyunca ticaret yaptım, hiçbir zaman tüccar olamadım. Belki antikacı, tarihçi ya da mimar olabilirdim ama tüccarlık için yaratılmamışım. Fotoğrafçılık size bir şeyi mükemmel hale getirmeniz için çaba sarf ettiriyor. Devamlı olarak özveri, sevgi ve yetenekleriniz birleşince bir aşama kaydedebilirsiniz. Fotoğraf hayatımız boyunca daima daha iyiyi üretmenin yollarını öğretiyor bize. Fotoğrafa ilk başladığım günden beri bir şey fark ettim. Fotoğraf çekerek insanların sevgisini kazanabiliyorsunuz. Fotoğrafçılık size birçok kapı açıyor. Farklı çevrelerden dostlar ediniyorsunuz.

- Dünyaya vizörden bakmak nasıl bir duygu?

Beni sonsuz heyecanlandırıyor. Her fotoğraf çekişimde imtihana girmiş gibi hissediyorum. Seyahate gittiğimizde herkes tarihi mekânlar hakkında bilgi edinmek için rehber olsun istiyor. Bir fotoğrafçının rehberi dinleyecek kadar vakti olamaz. Rehberin yerine gideceğim yerle ilgili kitapları okuyup araştırırım. Dünyaya vizörden bakarken transa girmiş durumdayım. Fotoğrafı yaşamanız için onu hissetmeniz gerekir. Akşam yatmadan önce iyi ki yarın fotoğraf çekeceğim diyorum. Sağlığım müsaade ettiği süre içinde deklanşöre dokunmayı sürdüreceğim.


Kalıcı olmak

- Fotoğraf sanat mıdır, yoksa tarihi belgeleyen bir unsur mu?

Sanatçılığın ilk vasfı yaratıcılık ve kalıcı olması. Yapılan şeylerin bir bölümü sanat olarak kalacak bir bölümü ise yok olacak. Kendi fotoğraflarımda o seviyeye ulaştığımı sanmıyorum. Çok iyi gözlemciyim, iyi açılar bulabiliyorum, teknik konusunda 10 yıldır ders veriyorum en iyilerinden biri olabilirim. Ama yaratıcı olduğumu düşünmüyorum. Kendimi tanıtırken fotoğraf sanatçısı demiyorum fotoğrafçıyım diyorum. Ne kadar iyi bir gözün var diyorlar. Bu sanatçı olmakla aynı şey midir? Kalıcı olan, zihnimizde iz bırakan, bir ok gibi delip geçen fotoğraflar kesinlikle sanattır. Öyle fotoğraflar vardır ki aradan kırk elli yıl geçtikten sonra bile unutamazsınız. Sanat kalıcı olan güzelliklerdir. Günümüzde sanatla uğraşan kişiler var. Fakat sanatla uğraşan herkese de sanatçı diyemeyiz.