'Cenazeye işkencede ayrı düşüyorsak ya biz insan değiliz ya sen'

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye'de bir rejim değişikliğine ihtiyaç olduğunu belirterek, diktatörlüğü, ayrılığı, federasyonu, özerkliği, otonom yapıları, eyalet sistemini ya da mevcut yönetim sistemini savunmak isteyenlerin bunu demokrasi içinde yapabileceklerini söyledi.

CHA

Demirtaş, "Bir an önce devrilmiş olan müzakere masasını doğrultmak ve öz yönetim, özerklik, başkanlık, parlamenter sistem tartışmalarını barikatta çatışarak, savaşarak değil masada konuşarak, birbirimizi ikna ederek tartışma sürecini başlatalım. Biz bunu söylüyoruz, siyaseten bu noktadayız." dedi.

HDP'nin gelecek hafta yapılacak 2. Olağan Kongresi öncesi, parti politikalarının tartışıldığı 'Yarını Bugünden Kuruyoruz' konulu konferansı yapılıyor. İki gün sürecek konferansa HDP ve HDK eş başkanları da katılıyor. Konferans Divanı Başkanı HDP MYK Üyesi Günay Kubilay, "Sevgili yoldaşımız Abdullah Öcalan'a sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz." deyince, konferansa katılanlar tarafından alkışlandı.

Konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ortadoğu ve Türkiye için tarihi kırılmaların ve tarihi alt üst oluşların yaşandığı bir dönemin olduğuna dikkat çekti. Bu dönemin de kısa bir süreliğine yaşanıp olup bitecek bir dönem olmadığını ifade eden Demirtaş, her gün yeni gelişmelerle daha büyük kan ve gözyaşıyla bir alt üst oluş sürecinin devam ettiğini kaydetti.

"İĞNEYİ ÖNCE KENDİMİZE BATIRMAYA İHTİYAÇ VAR"

60 il ve ilçede büyük konferanslar gerçekleştirdiklerini belirten Demirtaş, bugün partilerinin eksikliklerini, yetmezliklerini, yanlışlarını büyük bir cesaretle tartışacaklarını vurguladı. Türkiye'nin en iyi partisi olduklarını ama aynı zamanda da yeni parti olduklarını ifade etden Demirtaş, şöyle devam etti: "En mükemmel partisi değiliz çünkü kendi gerçekliğimizi görüyoruz. Eş genel başkanı olduğum için söylemiyorum, Türkiye'nin en iyi partisiyiz. Birbirimizi övmek için bir araya gelmiyoruz. Eksikliklerimizi cesaretle tartışamazsak, cesurca ortaya koyamazsak geleceğimizi inşa etmede sıkıntı yaşayabiliriz. Bu konu yeterince açık, delegelerimiz yeterince objektif davranır ve iğneyi önce kendimize batırmayı başarırsak ki buna ihtiyaç var. Biz o zaman yeni yaşamı inşa etme konusunda çıktığımız yolda çok daha büyük hamleler yapabilecek bir partiye dönüşebileceğiz. HDP'nin şahsında Türkiye'de kirli hesaplar frenlendi, Rojava devriminin şahsında Suriye'de kirli hesaplar yapanların hesapları frenlendi."

Karşıdakilerin kim olduğunun kendilerinden çok karşıdakiler tarafından tarif edildiğini dile getiren Demirtaş, "Bizim mevcut AKP rejimini ısrarla tespit ve tarif konusunda bir çabaya girmemize gerek bırakmadan sağ olsunlar pratikleriyle, bizim anlatamayacağımız, kelimelerin anlatmaya yetmeyeceği pratikleriyle kendilerini ortaya koyuyorlar." ifadelerini kullandı.

"CENAZEYE BUNU YAPAN AKADEMİSYENE BUNU YAPMIŞ ÇOK MU?"

Savaşı durdurmanın öncelikleri olduğunu ama durduramadıklarını belirten Demirtaş, mutlaka eksiklikleri olduğu için durduramadıklarını kaydetti. Savaşta ahlaki, evrensel değerlerin ihlal edilmemesi çağrısı yaptıklarını dile getiren Demirtaş, "Baktık ki bunu duyacak insan yüreği yok." dedi.

Demirtaş, şöyle devam etti: "Her konuda bizler çatışabiliriz, farklı düşünebiliriz. Sorunların çözümü konusunda HDP'nin fikri başka, AKP'nin veya hükümetin fikri başka olabilir. Bu çok normaldir ve bunu anlıyoruz, anlayışla karşılıyoruz. İki ayrı partiyiz. Fakat bir cenazeye işkence yapılması konusunda farklı düşünüyorsak ya biz insan değiliz, ya sen insan değilsin. Aynı anda insan olamayız. Ölüye işkence yapan, yani üzerinden hüküm kalmış olanlar, artık tümüyle Yaradan'a emanet edilmiş olandan hesap sormaya kalkan, onun üzerinden geri kalanlara manevi işkence yapan bir anlayış, ötesini tartışmaya gerek yoktur. Böyle bir zihniyet, demokratik midir, yeni anayasa yapar mı, bunlar Türkiye'yi açılıma götürür mü falan; tartışmanın bittiği noktayı ifade ediyorum. Haftalardır hatta aylardır çözülmemiş bir Türkiye'de cenazeye işkence mevzusu var. Şimdi deniyor ya 'akademisyenlere yapılanları aklımız almıyor.' Nasıl aklınız almıyor ya? Benim de bunu aklım almıyor. Cenazeye bunu yapan, akademisyene bunu yapmış çok mu? Benim de bunu aklım almıyor."

"KORKACAKSA EĞER BU ÜLKEDE DİKTATÖR SEVDALILARI KORKMALI"

Demirtaş, "Korkacaksa eğer bu ülkede faşizm taraftarları korkmalıdır, ırkçılar korkmalıdır, diktatör sevdalıları korkmalıdır. Kürt, Türk niye korkacakmış? Alevinin korkması için nasıl bir gerekçe olabilir ki. Ama biz bir araya gelmediğimiz için, gelemediğimiz için birbirimizle bizi korkutmaya devam ediyorlardı. HDP bunun ilk dalgasını kırdı." diye konuştu.

Türkiye Barolar Birliği'nin hazırladığı anayasa teklifini hatırlatan Demirtaş, Barolar Birliği'nin HDP'nin öz yönetim teklifine sert eleştiriler getirdiğini söyledi. Fakat Barolar Birliği'nin 2001 yılında hazırladığı anayasa taslağındaki ilgili kısma göre yerel yönetimlerin, bölgelere, illere, beldelere ayrılmasının önerildiğini hatırlatan Demirtaş, 25 bölge ile bölge meclislerinin önerildiğini ifade etti. Bu bölge meclislerine ayrı yetkilerin istendiğini dile getiren Demirtaş, "O dönem kimse vatan haini demedi. Bu öneri, bizim önerimizden biraz daha ileri öneri. Ben kendilerine gerçekten teşekkür ediyorum. Zaten hukuk dünyasından beklenen bu. Fakat kendi söylediklerine sahip çıkacak kadar cesaretli olmaları gerekiyor. Peki bizimle bunun arasında fark nedir? Birini Kürtler önerdiği için bölücü, diğerini Türkler önerdiği için demokrat oluyorsa; burada Kürtler bölücü değil. Bölücü, bu ithamı yapanlardır." eleştirisinde bulundu.

"BİR AN ÖNCE DEVRİLMİŞ OLAN MÜZAKERE MASASI DOĞRULTULMALI"

Türkiye'de bir rejim değişikliğine ihtiyaç olduğunu belirten Demirtaş, diktatörlüğü, ayrılığı, federasyonu, özerkliği, otonom yapıları, eyalet sistemini ya da mevcut yönetim sistemini savunmak isteyenlerin bunu demokrasi içinde savunabileceklerine dikkat çekti. Bunun da yolunun bir an önce müzakereye dönülmesi olduğunu vurgulayan Demirtaş, "Bir an önce devrilmiş olan müzakere masasını doğrultmak ve öz yönetim, özerklik, başkanlık, parlamenter sistem tartışmalarını barikatta çatışarak, savaşarak değil masada konuşarak, birbirimizi ikna ederek tartışma sürecini başlatalım. Biz bunu söylüyoruz, siyaseten bu noktadayız." dedi.

"Hem bölücü değiliz hem de bölücü olmadığımızı anlatmak zorundayız." diyen Demirtaş, bölücü değil bu ülkenin asli unsurları olduklarına dikkat çekti. Demirtaş, şöyle konuştu: "Ülkemiz, yeni bir anayasaya ihtiyaç duyuyor. Anayasa toplumsal mutabakattır. Yeni anayasa tamam ama oraya giderken yollardaki mayınları temizlemeye de evet demeliyiz."

Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na üye için mektup gönderdiğini hatırlatan Demirtaş, "Öz yönetim önermek suç; ne yapacaksın? Hakkımızda fezlekeler var. HDP, Anayasa masasında özerklik önerdi diyelim. Ne olacak? Başsavcılık harekete geçtiğinde ne olacak? O başkanlığı dile getirecek ancak bizim fikirlerimizi savunma özgürlüğümüz yok. Bu durumda nasıl toplumsal sözleşme yapacağız?" diye sordu.

"DEMOKRATİK REJİM DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYAÇ VAR"

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ise partilerinin yeni ve güçlü iddialarla her dönem ortaya çıktığına dikkat çekti. "Yarını, geleceğimizi bir diktatör zihniyetine teslim etmemiz mümkün değil. Bu yüzden yarını bugünden kuracağız." diyen Yüksekdağ, bugün kritik kavşakta olunduğunu kaydetti. Statükoya demir atmış bir iktidar ve muhalefet gerçekliği olduğunu dile getiren Yüksekdağ, iktidarın değişime direndiğini, muhalefetin ise değişim yapıyor gibi göründüğünü savundu.

Gerçek değişimin kendi görevleri olduğunu belirten Yüksekdağ, "Demokratik rejim değişikliğine ihtiyaç var. Demokratik bir kurucu güce ihtiyaç var. 100 yıl önce olduğu gibi halkların yönetimden dışlanmasına izin vermeyeceğiz; buna emin olsunlar. Cizre'de, Sur'da, Silopi'de, Dargeçit'te, tüm demokratik alanda bunun için direniliyor. Öz yönetim direnişleri işte bunun için. Ortak bir vatanda, eşitlik, demokratik hukuk içinde birlikte yaşayacağımız bir geleceği yarını inşa edeceğiz." diye konuştu.