Cem Yılmaz gişede niye çakıldı?

Kara Komik Filmler 2’nin ilk hafta gişede beklenenin çok altında kalması, niye sorusunu da gündeme getirdi.

Yazgülü Aldoğan

Stand-up gösterileri yüksek fiyata kapalı gişe olan bir sanatçı Cem Yılmaz. Şimdi beş milyona yakın takipçisiyle eskisine göre biraz daha fazla paylaşım yapıyor ama bir ara hiçbir paylaşım yapmadığı halde Instagram hesabı en yüksek olan sanatçılardandı! Ama filmi oynuyor, o 5 milyon takipçinin onda biri bile gitmiyor? Kara Komik Filmler 2, tanıtım ve eleştiri yazılarında da, bir iki isim dışında, olumlu eleştiriler almadı. Hayli nesnel yaklaşmama rağmen benim yorumlarıma bile gelen bir iki sert soru, niye daha çok eleştirmediğim üzerineydi.

Herkes sıkkın

Mesele şu: ekonomik kriz herkesin belini büktü. Yoksullukta birleştik, herkes asgari ücretle başını suyun üzerinde tutmaya çalışıyor. Kimi tutamıyor, intiharlar hiçbir dönemde bu kadar çoğalmamıştı. Sadece yoksulluk değil tabii, adaletsizlik, baskı ortamı, özgürlüklerin neredeyse yok olması, ifade özgürlüğünün kalmaması, gençleri yakıp yıkan işsizlik ve en önemlisi umutsuzluk, toplumun tümünü karamsar ve depresif yapıyor. Bu ortamda herkesin aradığı, biraz tebessüm, biraz umut. Bir arkadaşımın görmemi tavsiye ettiği bir tiyatro oyunu, tek kişilik bir dram, orta yaşın üzerinde bir kadının ruh sıkıntıları ve depresyonuydu. Ben de zaten neredeyse bu durumdayım, dünyanın en şahane performansı da olsa gider, seyreder miyim? Cem Yılmaz’ın Kara Komik 2’deki iki filminde de umut yoktu. Bitiş ve son vardı. Üstelik “Deli” de, kendi halinde bir taksi şoförünün hiçbir suçu ve dahli olmadan başına gelmedik kalmıyor, adaletsiz düzenin içinde yok olup gidiyor, sağlığını ve geleceğini kaybediyor, kurtuluşu da yok. Bu durum, şu anda toplumda KHK’liler ve FETÖ suçlamasıyla içeri atılan en alt kesimin tam da başına gelen. Adalet yok, arama şansı yok, umut yok! İnsanlar başlarına gelen ve gelmiş olanı, çıkış umudu da yoksa, hiç de meraklı değil izlemeye. Ama Cem Yılmaz, bunları üzerinde siyah bir tişört, siyah yalın bir dekorda espri yaparak anlattığında gidip seyrediyor. Gidemiyorsa açıyor YouTube’u izliyor, kahkaha atıyor!

Niye çok izlendi?

Gişeye baktığımızda 5 milyonu aşkın gişesiyle en başarılı filmin “7. Koğuştaki Mucize” olması tesadüf mü? Bence Adalet Bakanı’nın, hatta bu ülkeyi yönetenlerin bunun üzerine düşünmesi lazım. Bakmayın G. Kore uygulaması olmasına, yüzde yüz yerli bir film neredeyse. Hiçbir suçu ve dahli olmamasına karşın büyük bir suçlamayla cezaevine düşen ve geri dönüşü olmayan bir biçimde idamla cezalandırılacak olan bir tutuklu, saf ve temiz bir duyguyla bağlı olduğu kızını cezaevinde görmek ister. Ondan sonrası olmayacak şeyler; kızını görür, idamdan kurtulur. Mucizeler olur. Bu film niye en büyük gişeyi yaptı acaba? Adalet isteğini, haksızlığa tepkisini bir toplum başka nasıl gösterebilir? Mucizelerle! Adalet yok ama mucize var. Üstelik filmde her şeye rağmen sevgi var, umut var, bir biçimde sonuç var. Masal var.

Geçmişe nostalji

Filmler böyle, kültür sanat olaylarına baktığımız zaman da karşılaştığımız bit pazarına nur yağmış olması! Eskinin Taksim Gazinosu nostaljisine doyamaz olduk, yakında kadınlar matinesi de yaparlarsa şaşmayacağım. Gönül Yazar, konuşmaya bile sesi yok, sahneye çıkıp şarkı söyledi; Müjdat Gezen, yürümek için yardım alan Cüneyt Arkın ve onlarcasıyla sahnede müzikli komedi yapıyor, Banu Alkan bile Afrodit olarak yeniden sahnede, kitch olarak çıkarılmış ama panayırlarda ucube gösterirler, halk da onu görmeye gider, bu mu yani? Acaba sadece eski sanatçıları mı özler olduk, yoksa şimdi yaşadıklarımızdan o kadar sıkıldık ki eskinin “mutlu” günlerini mi özlüyoruz? Belki çok mutlu değildik ama bundan çok daha iyiydik, orası kesin!