Cem Adrian: Tek bir dünyanın milliyetçileri olurduk...
Cem Adrian, temmuz ayı boyunca neredeyse her gün bir yerde konser veriyor. Bu akşam, Çeşme'de, 4 Temmuz’da Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde, 7 Temmuz’da Kadıköy’deki Dorock XL’de, 8 Temmuz’da İzmir’de Kültür Park’ta sahne alacak. Yakın zamanda Mark Eliyahu ile Derinlerde şarkısını yayımladı. Sonra, Mehmet Güreli’nin bestesi, başucu şarkılarımızdan Kimse Bilmez’i yeniden yorumladı. Bugün de REMIXES albümlerinden ikincisinde yer alan Değmen Benim türküsünü paylaştı. Biz, Kimse Bilmez vesilesiyle söyleştik.
Hilal KöseSözleri Ömer Hayyam’a, bestesi Mehmet Güreli’ye ait olan Kimse Bilmez, Cem Adrian’ın büyülü sesiyle yeniden kulağımızda. Sony Music Türkiye’nin yayımladığı şarkı, Mehmet Güreli’nin unutulmaz eserlerinin yeniden düzenlenip yorumlanacağı “Mehmet Güreli ile Buluşmalar” projesinin ilk parçası aynı zamanda. Adrian, “Kimse Bilmez, sadece benim için değil, o dönem herkes için özeldi...” diyor.
Bugüne kadar pek çok isimle şarkılar söylediniz. Mehmet Güreli ile buluşmanız nasıl oldu?
Mehmet Güreli çok değerli bir sanat adamıdır. Kendisi için yapılan bir tribüt albüme davet edilmek ve en sevdiğim şarkısını söylemek büyük bir onur oldu.
Kimse Bilmez’i söylemek ne hissettirdi size? Sizde özel bir yeri var mıydı bu şarkının?
Şarkı yıllar önce yayımlanan “Kent Ozanları 1” isimli albümde yer almıştı. O zamanlar bir radyocuydum. Albüm de şarkı da büyüleyiciydi. “Kimse Bilmez” sadece benim için değil, o dönemde herkes için özeldi...
Cem Adrian, çok yakın bir zamanda kamança ustası müzisyen Mark Eliyahu ile yeni bir şarkıya imza attı... Derinlerde... Adrian, yeni şarkı için "Mark ile ilk olarak benim önümüzdeki sonbahar yayınlanacak 'Ah' albümümdeki 'Kül' için beraber çalıştık. Şimdi ise Mark için 'Derinlerde.' 'Derinlerde'nin Türkçe sözlü olması da bence çok değerli..." demişti.
DAHA FORMDA BİR İNSANIM ARTIK
Sanırım müziği en çok paylaşan sanatçılardan birisiniz. Bunun özel bir nedeni var mı?
Kendini bir tarz ya da bir müzik kalıbında görmek istemeyen bir müzisyen olarak, başka insanlarla müzik yapmak, onların hisleri, sesleri ile karışmak güzel bir macera... Dünyada yaşayan her müzisyenle ve her farklı ruhla doğru zamanlarda kesişebileceğimizi düşünüyorum.
Bugüne kadar sizi en çok etkileyen düetiniz?
En çok etkileyene cevap vermek zor. Ancak Ayten Alpman ile onun yaşarken kaydettiği son şarkıyı beraber söylemek... Ve bu şarkının benim şarkım olması... Çok özeldi...
Sahnelerde izleyicilerinizle yeniden buluşmaya başladınız. Nasıl geçti ilk buluşmanız?
Tek kelime ile “mutluyum” ...
Konserleri dört gözle beklenen bir sanatçının konser verememesi ne demek?
Konserler sadece dinleyicilerin kendilerini iyi hissettiği, eğlendiği, başka âlemlere gittiği yerler değildir... İnanın bizim dünyamız bir nevi var olduğumuz yerlerdir... Çok özlemiştik...
Salgının dünyayı ve insanları iyi yönde değiştireceğine dair beklentiler vardı. Özellikle ilk başlarda herkes bunu konuştu. İnsanları değiştirdi mi sizce?
İnsanların “alışma kabiliyetinin” her yeteneklerinden üstün olduğunu düşünüyorum. Bu yaşadığımız bir buçuk seneyi, çok daha kısa süre içinde unutacaklarını ve her şeyin eski haline geri döneceğini düşünüyorum... Olumlu ya da olumsuz bir gelişme göreceğimizi düşünmüyorum...
YALNIZLIK BİR ŞARTTIR
Peki sizi değiştirdi mi salgın?
Ben kötü zamanları iyi değerlendirmek üzerine master yapmış biriyim... Bu zamanı üretmek için kullandım. Başka da bir yol yoktu... Artık düşünsel olarak da fiziksel olarak da daha sağlıklı ve daha formda bir insan olduğumu düşünüyorum.
Müzisyenler, sahne emekçileri çok zor günler geçirdi… Sizde neler oldu? Devletten bir beklentiniz var mıydı ya da neler yapılmalıydı?
Hepimiz “ne kadar yalnız olduğumuzu” anladık... Bu konuda hiçbir şey söylemek istemiyorum.
Sadece müzisyenler değil herkes kendini az da olsa kimsesiz hissetti… Şarkılarınızda işlediğiniz konulardan biri yalnızlık. Yalnızlık korkunç bir şey mi sizce?
Yalnızlık bir şarttır. Buna alışıp, temeli buna göre kurup geri kalanı teferruat olarak görmek gerek ki hayal kırıklığına uğramayalım... Bana göre tabii ki...
Hayattaki en büyük kayıp ne size göre? Mesela toplumumuza baktığınızda ne söylersiniz? Nerede kaybediyoruz en çok?
“Bencillik”... Herkesin hayatı en değerlisi, herkesin zamanı en önemlisi... Bu iş nereye gidecek bilmiyorum.
Ülke gündemini ne kadar takip ediyorsunuz?
Her şeyi oldukça yakından takip ediyorum. Her şeyden haberim var. “Biliyorum”... Konu, ne farkettiği...
Ankaralı olmadığınız halde orada çok mutlusunuz. Neden başka bir yer değil de Ankara?
Ankara benim için, içinde yaşayan birkaç güzel dostluğumdan ibaret... Orası sadece bana kollarını açan, huzur veren insanların içinde olduğu çok değerli bir şehir... Atmosferini, insanlarını, değerlerini ve rengini seviyorum.
Konserlerle çok yere gittiniz, başka çok sevdiğiniz yerler neresi Türkiye’de?
Diğer sevdiğim şehirler Mardin, Diyarbakır ve İzmir...
"Neredeyim bilmiyorum... Ama ben hâlâ müzik konusunda çok hevesli bir yerdeyim... Çok yeni şeyler denemek istiyorum."
TUZ BUZ EN GÜZEL ŞARKIM
Bir söyleşinizde türkü söylemeye bayıldığınızı söylüyorsunuz. Bazı türküleri bence sizden güzel söyleyen yok. Sizin en çok sevdiğiniz türkü(ler) hangileri?
Ben en çok “Gaziantep Yolunda” türküsünü severim... Çok içli gelir bana... Ve Sarı Gelin...
Cem Adrian müziğiyle tanışmamış birinin ilk hangi şarkınızı dinlemesini isterdiniz? Neden?
“Tuz Buz” u dinlemesini isterdim. Çünkü bana göre yayımlanmış en güzel şarkım o...
Bu kadar cesur olmanızın motivasyonu ne sizce? Sistemin dışına çıkmak herkes için kolay değil…
Motivasyonum genetiğimdeki “Arnavutluk” (gülüyor). İnatçılığımla sistemin safsatalarına karşı koymak... Gerçeği bilip bilmemeye çalışmamak... Öyleymiş gibi davranmamak... Yeteneğin gücüne her şeyden çok inanmak...
“Tabuları yıkmak” gibi bir derdinizin olmadığını her fırsatta söylüyorsunuz. “Kendim gibiyim, kendim için müzik yapıyorum” diyorsunuz. Ama bir yandan da devrimler yapıyorsunuz. Albümlerinizi satmıyorsunuz mesela… Niyetiniz tabuları yıkmak olsaydı en çok neyle savaşırdınız peki?
Tüm ülkelerdeki tüm sınırları kaldırırdım. “Tek ve bir dünya düzeni” için savaşırdım. Tüm topraklar herkesin olsaydı ve tek ülke olsaydı... Kimse bir yer için savaşmaz, o yeri korumaya çalışmaz... Tek bir dünyanın milliyetçileri olurduk... İyi bir fikir değil mi?
SANKİ HER ŞEY YENİ BAŞLIYORMUŞ GİBİ
Fazıl Say’la sahneye çıktığınız günden bugüne ya da kendi kayıtlarınızı yaptığınız çocukluk yıllarınızdan bugüne en zor anlarınız ne zamandı? Satır başlarından söz etseniz nasıl bir sıralama yapardınız?
Edirne’den ayrılmak... Bilkent’ten ayrılıp o belirsiz hayata adım atmak... Çok az kişinin geldiği konserler yapıp çok az kişinin bildiği bir müziği sunmak esnasındaki o zor zamanlar... Başka müziklerin de insanı olduğumu, aslında değişmediğimi, içimde hep bunların da olduğunu kemik kitleme anlatmaya çalıştığım zamanlar...
Sanat yolculuğunuzun neresindesiniz şimdi?
Neredeyim bilmiyorum... Ama ben hâlâ müzik konusunda çok hevesli bir yerdeyim...
Bu yolculuğa dair en büyük hayaliniz ne peki?
Çok yeni şeyler denemek, söylemek, yazmak, kaydetmek istiyorum. Bu ilginç bir durum. Sanki her şey yeni başlıyormuş gibi... Oysa 17 yılda 17 albüm kaydettim... Dilerim hayatım, müzik hakkında yapmak istediklerime yeter...