Çelik Gülersoy Atatürk'ü Anlatıyor (11.07.2010)

Yaşamını İstanbula ve Cumhuriyetin kazanımlarına adayan, bilge insan Çelik Gülersoyun Atatürk Atatürk başlıklı kitabını bugünlerde yeniden okumaya başladım. Aydınlanma devriminin unutturulduğu, Mustafa Kemale yönelik acımasız saldırıların her geçen gün yoğunlaştığı bu duyarlı dönemde, başta gençlerimiz olmak üzere, vatan sevgisiyle yoğrulmuş gerçek yurtseverlerin okuması gereken bir yapıttır Atatürk Atatürk”.

6 Temmuz 2003 günü yitirdiğimiz Kalpaksız Kuvvacı Çelik Gülersoy -ölümünün yedinci yıldönümünde değerli bilgeyi saygıyla anıyorum- Büyük Kurtarıcının izinde yürüyen, Cumhuriyeti sahiplenmiş İstiklal Savaşı kahramanlarını, Kuvayı Milliyecileri bakınız nasıl anlatıyor: Vatanlarını savunmak için savaştılar. Bu uğurda sırtlarındaki tek elbiseyi, yıllarca giydiler. Cepleri para görmedi, pabuçlarındaki deliği, içine mukavva keserek örtmeye çalıştılar.

Çelik Gülersoy, Atatürkün Sevgililerini de şöyle tanımlıyor: Temiz ahlaklı, barışçı, çalışkan, aydınlanmayı ve yükselmeyi hedef seçmiş, içi vatan sevgisi ile dolu, tutkulu gençlerdir Atatürkün sevgilileri.

Çelik Gülersoyun Atatürk ile ilgili şu sözlerine nasıl katılmazsınız?

En ileri toplumların bile ancak birkaç yüzyıl sonunda başarabildikleri bir düzeni, Atatürk, olağanüstü iradesi ile Türkiyeye birkaç yıl içinde sundu. Hangi ülkede, kanlı bir savaşın hemen ardından, ateşten çıkmış bir komutan, her biri bir barış, sanat ve güzellik bahçesi olan müziğin, tiyatronun, operanın, perdelerini açabilmiştir?

Çelik Gülersoy, günümüzün kimi entellerini Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan 3 Nisan 1995 tarihli yazısında şöyle eleştirmişti:

Bu genç adamın unuttuğu şey, 1920lerde bu topraklarda bir holdingin değil, bir devletin kurulması savaşının verildiğidir. Kalpaklılar, o devletin tarihte ilk kez ulusal ve uzun yıllar sonra ilk kez bağımsızolması için ortaya canlarını koymuş idealistlerdir.

Atatürk, gençlerimize bağımsızlık ve başını dik tutabilme duygusunu aşılayan, insan ve ulus sevgisi ile dolu, halkla bütünleşen, onların sorunlarını yürekten paylaşan gerçek bir önderdi.

Şeriata özlem duyan karşıdevrimciler, Cumhuriyeti acımasızca çökertirken kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen, hazıra konmuş tatlısu liberalleri, sözde yazarlar, sanatçılar, ne acıdır ki her şeylerini borçlu oldukları Atatürke, onun devrimlerine, Kuvayı milliye ruhuna, ulus devlete, ulu önderin anti-emperyalist çizgisine sırt çevirdi. Egemenlerin sömürü düzenine ortak oldular. İhanetin böylesi görülmemiştir.

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en zorlu dönemini yaşamaktadır. Ülkemiz, bu duyarlı dönemde, ne acıdır ki Atatürk gibi bir önderden yoksundur. Onu, bugünlerde, her zamankinden daha çok özlüyoruz. Atatürk içimizdedir.